Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Hükümet cüzdanla cenaze arabası arasında sıkıştı

16 Kasım 2020

Bazıları yargı reformunu, TCMB faiz kararını, Eylül sanayi üretimini filan tartışmaya devam edebilir.  Etsinler, insanların boş zamanı çok, o yüzden Yapay Zeka hepsini temizleyecek. FÖŞ açısından tek bir acı gerçek var araştırılması gereken:  Covid-19 hepimizi gebertmeden bu kışı nasıl atlatacağız?

Biliyorum, okumayacaksınız. Çünkü sizde “seçme ayrımcılığı” var. Bir Türk doktor çiftin Almanya’da %90 etkili aşı keşfettiğini okudunuz. Hatta biraz daha bu konuyla ilgiliyseniz, Kıymetli Doktorumuz Uğur Şahin’in “Covid-19’u bitireceğiz” savaş çığlığına da  göz atmışsınızdır. Sonra?  Sonra Esenler’e gidip Uganda güzellik kraliçesini seyredip iki duble içki aldınız.  Bu esnada korona karantinası kaçağı, ya da artık insan ve malzeme bittiği için fililililisyondan yırtmış  bir korona parça tesirli hapşırık bombasıyla 3 saat aynı kapalı mekanda sigara tüttürdürünüz. Şimdi başınız ağrıyor, kuş kalkmıyor, koku alamıyorsunuz ve ciğerleriniz iki ton Kilyos kumu yutmuş gibi ağır. Hiç telaş yok, ge-be-re-cek-si-niz.  Hem de hastanede filan değil, ya test kuyruğunda ya  da hastanede yer kalmadığı için müşfik ailenizin kollarında diyecektimm..

Sonra hatırladım ki, covidliyseniz vebalı gibi herkesin sizden uzak durması lazım. Mezarınıza kireç dökülecek. İnsanlar korkudan “belki Ahret’te bile bulaşıcıdır” diye 4-5 sene kabristanınızı ziyaret etmeyecek.

Eğer bu makaleyle bir tek kişinin hayatını kurtarsam dahi, Ahret günü mahkemede “Ulan, it, ne yaptın öteki tarafta?” diye sorulduğunda…Heh heh, boşverin ya. Benim günahım o kadar çok ki, sol omzuma dün 3cü meleği atadılar. Bana Ahret’te mahkeme filan yok, “Hızlı geçiş” hattından doğrudan Cehennem’de özel inşa edilmiş rezidansıma..  Zaten Cennet’e gidersem, tayinimi isterim. Ne yapacağım lan orada? Bütün dostlarım ve tanışmak istediklerim Cehennem’de:  Von Braun, Marki de Sade, Jimi Hendrix, Michael Burton-Elizabeth Taylor çifti, Nixon…Vur malın dibine….

Siz de gelmek istemiyorsanız aleme, bu yazıyı okuyun.  Çünkü aşı var da yok, bu sene sadece 25 milyon kişiye yetecek kadar üretilecek. Gelecek sene sonunda belki 1 milyar kişilik.  Üstelik aşı olsa da, sizin aşı olacağınız yok. Tüm dünyada vatandaşın aşıya bakışı: “Önce başkaları olsun, Zombi’ye dönmezlerse, ben de olurum” tadında.

Zaten aşı kaç ay bağışıklık sağlar, enfeksiyonu engelliyor da, başkalarına bulaştırmanızı engelliyor mu?  Grip aşısı gibi her sene yeniden olmak mı gerekecek, Fatih Terim aşı olur mu, bilen yok.

Zaten ve zaten, aşı henüz virüsü kapmamış olana, bizde sorun başka, Şekerlerim.  Bizde herkes virüsünü kaptı, şimdi covid-kaçtı oynuyor. Bakın:

“Birgün’den İsmail Arı’nın haberine göre  İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki filyasyon ekibinde görevli olan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir sağlıkçı, şöyle konuştu:

 

“Vakalara ve bize verilen listelere yetişemiyoruz. Filyasyon vakayı bulup evde izole ederek yayılmayı önlemezken biz artık buna yetişemiyoruz. Özellikle son aylarda filyasyon zincirinin bir halkası hep kopuk. Örneğin, bir Covid-19 hastası var ve biz de temaslının temaslısını bulmaya çalışıyoruz  ama bulamıyoruz. Açıkcası filyasyon zinciri aylar önce koptu.”

 

İlçede yaklaşık bin vaka

Avrupa Yakası’ndaki filyasyon ekibinde görev yapan bir başka sağlık çalışanı İstanbul’da bir filyasyon ekibine günde 80 ile 90 arasında vaka düştüğünü kaydetti:

 

“Bazı hastalar çevresindekilerin ekonomik kaygılarını düşündüğü için temaslı olduğu arkadaşlarını, akrabalarını filyasyon ekiplerine bildirmiyor. Günde 800 ile bin arasında pozitif vakaya gidiyoruz bölgemizde. Bu sadece Avrupa Yakası’nın bir ilçesindeki rakam. Hemen hemen her ilçede durum böyle. Ayrıca bazı Covid-19 hastaları da işe gitmek zorunda olduğu, ekonomik kaygıları olduğunu ve geçinmek için işe gitmesi gerektiğini ifade ediyor.”

Yani oyun bitti….Tek bir çare herkesi eve kapatmak.  Asgari 2-3 hafta diyor uzmanlar, ama en ideali 40 gün civarında. Başkanımız Erdoğan yakında bu zor kararı da alacak. Niye hemen almıyor derseniz, maliyeti feci.  Ocak-Ekim’de TL145 milyar açık veren bütçenin altında ezileceği kadar feci.

Özetle, Çok Sevdiğim Hükümet’im cüzdanla cenaze arabası arasında sıkıştı. Biz eve kapatsa, cüzdan yırtılacak. Sokağa salsa, Diyanet’e cenaze arabası için ek bütçe gerekecek. 40 mules, 40 cleavers ikilemi.

Sevgili Abim  Lütfi Elvan’a bir kıyak yapıp, bir kaç gün sonra Sevgili Büyüğüm Erdoğan’ın huzurunda ona sunacağı acı reçeteyi hesaplayıverdim:

Bu konuda Türkyie’de fazla araştırma yok, ama varolanlar zaten Lütfi Abi’yi korkudan titretmeye yeter:

Öncelikle tabii dillere Destan Olan Prof Selva Demiralp ve çeşitli üniversitelerden oluşan ekibinin araştırması:  40 günlük bir eve kapanmanın maliyeti GSYIH’nin %4.5 düşmesi.

Kaynak burada:  The economic impact of COVID-19 on Turkey

 

Prof Dr Ebru Voyvoda (ODTÜ) ve çok sevdiğim Prof Dr. A. Erinç Yeldan (Bilkent Üniversitesi) COVİD-19 Salgının Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri ve Politika Alternatiflerinin Makroekonomik Genel Denge Analizi makalesi var. Alıntı yapalım:

“Model sonuçları Emek Gelir Desteği paketinin mali yükünün 2019 sabit fiyatlarıyla 123.5 milyar TL düzeyinde olacağını ve 2019 milli gelirinin %2.9’una ulaşacağını göstermektedir.

Böylesi bir paketin uygulanması neticesinde  hanehalkları kullanılabilir ücret geliri kayıplarının yüzde 85’i telafi edilmekte ve yurtiçi gayrı safi hasıla Covid-19 salgınının yaratması muhtemel düzeye görece %60’lık bir kazanım sağlamaktadır. EGD programı kamunun bütçe dengelerinde de görece olumlu sonuçlar yaratmakta ve olası Covid-19 altındaki bütçe açığını yarı yarıya azaltmaktadır. Model sonuçları EGD programının özellikle ara ve yatırım malları üreten sektörlerde canlanma yaratacağını göstermektedir”.

Kaynak burada:

 

Hatırlatayım, bu ekonomik zarar, devletin mütevazi de olsa yardım paketi uyguladığı senaryo.

IMF’nin İspanya’da Covid-19’un etkileri hakkında yaptığı bir analiz de bize ışık tutuyor, çünkü iki ülkenin ekonomik yapısı benzerlikler taşıyor.  Buna göre, ikinci kapanmada, hükümet aktif işgücünün %22’sine işsizlik ücreti ödüyor. Türkiye’de bu meblağ 6.5 milyona denk gelir. Bu kişilere çeşitli sosyal yardım seçenekleri arasında en düşüğü olan ayda 1.000 TL ödense, ve bu ödemeler 6 ay sürse, 70 milyar TL civarında bir ek bütçe harcamasından söz ediyoruz. Eğer asgari ücretin netine yakın 2.000 TL ödenecekse, o zaman 130 milyar TL gibi altından kalkılması çok zor bir faturayla karşılaşırız.

 

Ek olarak, IMF İspanya’da kurumsal kredilerin %27’sinin “riskli” ya da “Kategori II” sınıfına yükseleceğini savunuyor. Bu oranın bizim bankalarda karşılığı 1 trilyon TL civarında.

Son olarak da Dünya Bankası Ekim Türkiye raporuna bakalım:   Aşağı yönlü riskler içeren 2021 senaryoları sokağa çıkma yasaklarının uygulanması halinde geçerli olacaktır düşüncesindeyim. O zaman seneye de %1 daralma yaşayabiliriz ki, bütçede açığı finanse etmek ödemeler dengesi sorunlarının önüne geçeceği gibi, bankalardaki “Kategori II” kredilerini kurtarmak da hayal haline gelecek.

 

Berat Abi, nereye gittin ya? Ben nasıl malzeme çıkartayım Lütfi Elvan’dan, Naci Ağbal’dan?

 

FÖŞ

Websiteme bir göz atsanız, eliniz mi kırılır? İşte linki

Salgından Mali Krize Giden Yoldayız

 

Acı Reçeteyi Kim İçecek ?

 

FÖŞ anlattı: İnsanlığı Bekleyen Uzun ve Soğuk Kış

 

https://twitter.com/AtillaYesilada1

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları