Sosyal Medya

FÖŞ: Ekonomi hasta değil, “vaka”

2 Ekim 2020

Eminim her sözümü, jestimi, hatta burun çekmemi nefessiz izleyen onmilyonlarca müridimin dikkatini çekmiştir. YEP hakkında ne konuştum, ne de tek kelime yazdım. Çünkü beni büyüten Anneannem ve Babaannem’in üstünde anlaştığı tek bir terbiyevi konu vardı:  “Birisi hakkında söyleyecek iyi bir şeyin yoksa, çeneni kapat”. Bunun ötesinde Anneannem Türk-İslam sentezi, Babaannem ise  Deist-hedonist sentez ekolünden gelirlerdi. Bu iki zıt terbiyevi ekol arasında gidip-gelen zihni inkişafımın niye bugün asosyalite ve patoloijik nörotizme meyilli olduğunu az-çok çaktığınızı düşünüyorum.

İyi bir aile terbiyesinin önemini çok iyi bilirim. Ben içmeyi Amcam,  “…meyi” Dayım’ın Oğlu’dan, pokeri eniştemden, piştiyi Büyk Dayım’dan, hileli çek yazmayı da yengemin kocasından öğrendim.  Rahmetli Dedem’le kumar borcunu ödemeyen ilk leşimizi birlikte Taşlıtarla’ya gömerken duyduğum heyecanı uzun süre yaşamadım (kendim bizzat ilk leşimi asit havuzunda halledinceye kadar).

Ahh, ahh, bu Ulu Çınar yaşladıkça kendini nostaljinin karanlık ve uçsuz-bucaksız dehlizlerinde buluyor sık sık.  Ama, hemen konuya döneceğim. Bir önceki makalem olan “İkiz-demi Stagflasyonu” Stockholm’de Nobel Komitesi’nin dikkatini çekmiş, bana çok nazik bir whatsapp mesajı atarak “Odin belanı versin, bu salak şeyleri bize gönderme, ulan!” diye iltifat etmişler.

Fakat o makalede  başlattığım analizi sıcağı-sıcağına derinleştirerek, Siz, Değerli ve  Yüzüme Tükürmek İsteyen İzleyecilerime güzel bir hafta sonu havadisi vermek istedim.  Ekonomi kesinlikle hasta değil. Ekonomi, vaka, vaka!

İlkin, turizmden umudu kesin. İngiltere dün gece itibarıyla Türkiye’ye gidenlere karantina uygulama kararı alarak Türkiye’ye karaciğerden Brexit yaptı. Turizm entübe.

Perakende de entübe:  “Kategori Mağazacılığı Derneği (KMD) Başkanı Serhan Tınastepe iç talepte bir düşüş yaşandığını ve bunun canlanması için daha fazla teşvik sağlanması gerektiğini de vurguladı. Okul açılışlarının beklenen gibi olmaması, şehirlere dönüşün yavaşlaması nedeniyle ekonomik aktivitelerde ve müşteri sayısındaki azalmanın sektörü doğrudan etkilediğini belirten Tınastepe, “Kur seviyesinin bu kadar hızlı bir seviyede artması ya da azalması işimize gelen bir durum değil. Yerli ürünlerde döviz etkisi düşükken, ithal ürünlerde ise bunun etkisi yüksek. Sepet ortalamalarındaki büyümede ise kur etkisi görülebiliyor” diye de ilave etti.

Hazır perakendeden başlamışken, anında BloombergHT tüketici güven endeksine canlı bağlanalım:  Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 4,71 gerileyerek 71,27 oldu.  Hmmm…tam YEP açıklanırken rapor edilen bu gerileme milli çıkarlarımıza karşı bir sabotaj mı acaba?  Gerilemenin nedenlerini okuyunca, insanın şüpheleri iyice artıyor, benim de.

“Tüketicinin bir önceki aya göre algısında iyileşme gözlenirken, geleceğe ilişkin beklentilerde hafif düşüş, tüketim eğiliminde ise güçlü gerileme izleniyor. Pandeminin tekrar artış eğilimine girmesi, jeopolitik gelişmeler ile yükselen döviz kurları ve faizler tüketim eğilimini olumsuz etkileyen faktörler olarak görünüyor”. Bak, bak pandemi diyor, ya!  Ooooolum, pandemi yok, vaka var, vaka.

Nedense dünyanın her yerinde PMI anketleri yayınlarken lafını esirgemeyen IHS-Markit, iş Türkiye’ye gelince dut yemiş bülbüle dönüyor. Örnek mi? Hemen dün açıklanan ISO-Markit Eylül imalat sanayi PMI’ya bağlanıyoruz:

“İstihdamda Şubat 2018’den beri en güçlü artış gerçekleşti”..

Vay be, coşmuşuz..diyecek- kene, grafiği aşağıdadır. Entübe değil, ama hastabakıcı respiratörle yanında bekliyor.  Yatağın öte ucunda da Fahrettin Koca Abim, elinde çetele, “sübje”  vakadan hastaya evrilecek mi, elleri tetikte. Bu arada imalat sanayi PMI 2 aydır düşüyor.

 

 

 

 

Garip bir ülkede yaşıyoruz. ISO-Markit raporu nezaketten vıcık vıcık elinizden kaydığına göre, MUSIAD-SAMEKS-PUMAX bileşik PMI haydi haydi acı gerçekleri elma şekeri gibi bala bandırıp verecek. Yorum şu şekilde:

“Söz konusu dönem boyunca SAMEKS Sanayi Sektörü Endeksinin üçüncü çeyrek ortalaması 52,3 puan, SAMEKS Hizmet Sektörü Endeksi ortalaması ise 50,0 puan seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmeler neticesinde, Türkiye ekonomisinin 2020 yılının üçüncü çeyreği itibariyle yeniden pozitif büyüme patikasına girdiğini ve reel sektöre yönelik olumlu görünümün yılın son çeyreğinde de süreceğini tahmin edebiliriz.”

 

Abilerim, nasıl bu tahmini yaptınız? Bakın raporun başında ne yazıyor:  “2020 yılı Eylül ayında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi, bir önceki aya göre 0,5 puan azalarak 50,2 değerine geriledi.

Endekste gözlenen söz konusu ivme kaybında hizmet sektörü endeksinin önceki aya göre 1,0 puan azalarak 46,6 seviyesine gerilemesi etkili oldu. Bu dönemde önceki aya göre 0,9 puan azalarak 50,1 puana gerileyen sanayi sektörü endeksinin de artış hızının düştüğü gözlendi”.

Acaba raporu yazanlar vaka olarak başlayıp, sonunda hasta kategorisine mi göç ettiler?

Ama en kötü haberi en sona sakladım.  Aşadığaki tabloda göreceğiniz gibi, krediler de artık gözle görülür biçimde yavaşladı:

 

 

 

 

Velakin, tüketici kredileri ve kredi kartı harcamaları hala çok hızlı büyüyor. Bunun doğal sonucu olarak da, Ağustos’ta dış ticaret açığı $6.5 milyara fırladı…WOW…durdurun matbaa makinasını! SON BASKI:  Eylül’de dış ticaret açığı SADECE $4.9 milyar oldu. Ticaret Bakanımız Sayın Pekcan şöyle takdim etti verileri:

“Altın ticareti hariç tutulduğunda, 2020 yılı Eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre;  İhracat, % 5,9 artarak 15 milyar 908 milyon dolar,  İthalat, % 9,1 artarak 17 milyar 508 milyon dolar..olmuştur ”.

Abi, altını niye  hariç tutuyoruz? Ulan oğlum, o vaka, hasta değil ki?

Kraliçe Hazretleri turist göndermeyi kesip, Rusya yine Covid-19’dan kırılmaya başladığı için, cari açık en erken yıl sonuna kadar yüksek seyredecek.

EĞER, r.

Nedir “Toplam Girdi (Faktör) Verimliliği” ?  Taha Akyol Üstadımız anlatsın:

“Sermaye bir, iş gücü iki, üçüncüsü zihniyet ve  kurumlar toplamı olarak bu.

Türkiye bu açıdan 2010 yılına kadar başarılı gitmiş. “Toplam Faktör Verimliliği” yılda yüzde 2.7 gibi yüksek oranda artış göstermiş.

Fakat 2010-2018 döneminde ancak binde 6 artmış! Yani performansı düşüş.

AB için bu iktidarın hazırladığı raporda, Toplam Faktör Verimliliği’nin önümüzdeki iki yılda binde 4 olacağı, yani daha da düşeceği yazılı!”

Son olarak da işlerin daha kötüye gideceğine dair bir kanıt arzederek, huzurlarınızından ayrılayım:

Parasal sıkılaştırma daha yeni siftah yaptı:  Türkiye’de Merkez Bankası ortalama fonlama maliyetini sınırlı ölçüde yükseltmeye devam ediyor. TCMB’nin açık piyasa işlemleri yoluyla ortalama fonlama maliyeti %11.12’den %11.20’ye yükseldi. Böylece faiz artışı sonrasında ortalama fonlama faizi 51 baz puan yükselmiş oldu”.

 

Faizlerin %13.25’e kadar yolu var, işte o zaman turbun büyüğü  heybeden çıkıp…bizi vakadan hastaya çevirecek.

 

 

Size yalvarıyorum, kulunuz köleniz olayım, lütfen kurumsal websitemi ziayret edin. Bakın, kolay erişeceğiniz link de verdim burada.

 

TCMB Faizleri Arttırdı – Bunun Döviz, Faiz ve Enflasyona Etkileri Neler Olacak?

 

FÖŞ yazdı:  Ekonomide İkiz-demi stagflasyonu

 

 

 

 

 

https://twitter.com/AtillaYesilada1

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları