Sosyal Medya

FÖŞ: 2021 Dünya Ekonomisi: PollyAnna’yla Kabusların Freddie’si arasında bir yerde

17 Aralık 2020

Bir süre yazmadım, çünkü yazamadım. 2021’de dünya ekonomisi hakkında tahminler yapma zamanı geldi, aklımda binlerce başka konu var, ama 2021 DÜNYA TAHMİNLERİ sürekli bir kabus, beynimi ve bünyemi esir aldı, “YAZ BENİ! YAZACAKSIN, BENİ YAZMAZSAN, KARA TOPRAĞIN  OLACAKSIN”  diye çığlıklar atıyor, tepiniyor, beynimin içinde.

 

Ben özgüveni %110 yapmış, 7/24 bir performatörüm, ama çılgın bir megalo-manyak değilim, olsaydım, şimdiye kadar siyasete girerdim.   BabaAnnem, nur içinde yatsın Valhalla’da, bana “Oğlum” demişti, “Herkes sana ‘yanılıyorsun’ diyorsa, onlar haklıdır, sen kafayı yemişsindir”.

İşte yine o tür yol ayrımlarından birindeyim. Okuduğum herşey bana 2021’in “PollyAnna Kırlarda Çiçek Topluyor” romanında tasvir  edildiği gibi ballı lokma tatlısı şeklinde geçeceğini söylüyor. Ben etrafa bakıyorum, akademik makaleler okuyorum, tam tersini görüyorum. Ya Odin, bu ne fani çile!

Okuduğum yatırım bankası ve finans basını konsensusunu şöyle özetleyebilirim:

Biden geldi, zulüm (politik  belirsizlik) bitti.

Aşı geldi, salgın bitti.

Yaz gelsin, homo sapiens yine kıra-bayıra yayılıp, koklaşacak,  tavşan gibi çiftleşecek.

Ya olmazsa? Aman boşver, Fed ve AMB var nasılsa, biraz daha idare ederiz.

 

Bu konsensus bana ters düşüyor. Bu makalede sebeplerini anlatıp,  daha makul bir yol haritası çizmeye çalışacağım.

 

Aşı çözüm mü?  Bilmiyoruz:  Aşıların enfeksiyona bağışıklık sağladığı kesin, Çin ve Rus aşıları bile. Gözümü kırpmadan olurum. Velakin, bu bağışıklık ne kadar sürer, Covid-19 mütasyona uğradığında da beni korur mu, aşılı olsam da başkalarına virüs bulaştırabiliyor muyum?  Tıbbın bu sorulara henüz cevabı yok, çünkü aşı yeterince insan üzerinde denenmedi ve uygulanmaya başladığından bu yana yeterli zaman geçmedi. Bir de aşı olmayı reddedenler var. Bir de zengin  ülkelerin 2021’in tüm üretimini kapatıp fakir ülkeleri 2022 sonlarına kadar aşısız bırakmış olması gerçeği.

Salgın bitse de yaraları kapanacak mı? Yatırım bankası ve finans basınının biraz ötesine gidip de akademik makaleleri karıştırdığınızda (sevgili çocuklar, bu terim size yabancı gelebilir, “svipe ettiğinizde olacak”, salgının geride hastayı uzun süre normal bir organizma gibi yaşamaktan alıkoyacak  sürüyle araz bıraktığını görüyoruz. İlkin, uzun süreli işsizlik zaten 2008’den bu yana sorundu, şimdi katlandı. E-siparişe, evden çalışmaya, robatların rahatlığına alışan bir toplum, düşük becerili ya da daralan endüstrilerden kovulan 100 milyonlarca insanı nasıl istihdam edecek?  Edemezse nasıl besleyecek?

Ekonomik büyümenin formülü basit, denklem tutmuyor:   İşgücünde artış çarpı sabit sermaye yatırımları artı teknolojinin katkısı, yani Toplam Faktör Verimliliği (TFV) eşittir Büyüme.

İşgücünde artış olmayacağına göre, dünyanın “eski gücüne kavuşması için” sabit sermaye yatırımları/GSYH oranının hızla artması lazım, ya da TFV’nin yükselmesi. Fakat, 2008’den bu yana özel sektör sabit sermaye yatırımları oransal olarak azalıyor, ya da yatay.  TFV ise tüm dünyada düşüyor, bu teknolojik mucizeler çağında NİYE düşüyor  bilmiyoruz, ama düşüyor işte.

Özel sektörün salgın bitti diye aniden şahlanıp ucuz faizden de yararlanıp sağa-sola yatırım yapması mümkün mü?  Belki, belki insanlık yeşil teknolojiye ve iklim değişikliğiyle mücadeleye geçer de, böyle bir mucize gerçekleşir. Ama, özel sektör yatırımları yalnız faize orantılı değil, bir de fırsat ve moral olması lazım.   Halkın bir kısmı hasta, bir kısmı işsiz, mal ve hizmetinizi kime satacaksınız da yatırım yapacaksınız?

Morale gelince, Biden Çin’le savaşı daha ustaca idare eder, ABD’nin geleneksel liderlik rolünü geri kazanmaya çalışır, ama dünya jeo-politik risk kaynıyor. Bir kere, yaşadığımız ABD-Çin Ticaret Savaşı değil. Çin ve Batı arasında Medeniyetler Savaşı. Buna İslam ve diğer dinler arasında gittikçe çirkinleşen çekişmeyi de ekleyebiliriz.  Bu kaotik ortam fırsat doğurmaz, fırsatlardan çalar.

 

Bir soru işareti daha:  İnsanlık bu salgından ne öğrendi?  Acaba, turizm, sivil havacılık, mağaza perakendeciliği, konaklama-ağırlama gibi yüksek miktarda istihdam sağlayan ve dünya çıktısının %10-15’ni üreten sektörler 2021-2022’de hiç bir şey olmamış gibi eski güçlerine kavuşacaklar mı?

Şu borç meselesi:  Soruları bitiremiyorum  kafamda. Salgınla mücadelenin sosyal bedelini ödemek için tüm devletler borçlandı. Bunlara “gelecek sene işler iyiye gidecek, hadi işletmeyi açık tutalım, kaliteli elemanlarımızı kaybetmeyelim” diyen, ya da “para bedava, bir sene daha yaşar, sonra geberirim” diyen 10 binlerce zombi şirket eklendi.

 

Bu borç iki şekilde ödenir. Bir, faizler çok çok uzun süre sıfıra yakın tutulur. İki, dünya hakkaten en az 5-10 sene %5-6 gibi mucizevi bir hızda büyür. İkincisinin olmayacağını anlattım. İnsan ve makina stoku daralacak, teknoloji de verimliliğini artıramıyor bir türlü. O zaman Merkez Bankaları faizleri 5-10 sene sıfırda tutacak. Ama, o zaman da bir noktada ya enflasyon patlayacak, ya da iyice şımaran şirket ve ödemeler dengesi kırılgan devletler en aptal bankerin bile borç vermeyeceği kadar batacak. Ka-booom. Finansal kriz.

Deflasyon? Bu senaryonun tersi de bir sıkıntı. IMF, OECD, UNCTAD, Dünya Bankası yalvarıyor “Aman sakın ha parasal ve mali destekleri erken kesmeyin” diye. Fide tam genç bir ağaca dönüşürken, suyla gübreyi esirgersen, solar. Dünya da bu durumda. Biliyorum, AMB ve Avrupa ülkeleri ekonomi biraz ayağa kalksın, hemen bilanço daraltıp bütçe açıklarını kapatmaya çalışacak. ABD’de Senato  Cumhuriyetçiler’de kalırsa, onlar da ekonomi iyice toparlanıncaya kadar harcamaya izin vermezler.

Bu manzaraya bakıp akla yakın bir yol haritası çıkartmaya çalışıyorum:

 

Salgın yatışır, ama endemik hale gelir, yani aşı ve korunma tedbirleri aralıklı olarak sürekli devrede kalır.

İnsanların bir kısmi salgından ders alıp, eve yakın yaşarlar, ofis inşaatı, turizm, sivil havacılık, konaklama-ağırlama uzun yıllar atıl kapasiteyle çalışır.

Devletler sürekli işsizliğe mahkum olanları beslemek için daha fazla harcama yaparlar, bu dünya ekonomisine bir miktar ivme kazandırır. Fakat, işsizlerin tüketim kayıplarını telafi etmez.

Merkez Bankaları çok uzun süre faizleri sıfırda tutarlar ve borç bir süre daha yüzdürülebilir.

En büyük risk, kurumsal iflaslar ve riskli varlıkların dünyanın en az 5 sene toparlanmayacağını çakıp, paniğe kapılması.

 

İşte, böyle bir tatlı-ekşi dünya bekliyor bizi. Bir uzman söylemişti, adını unuttum:  “Aşı güzel haber, ama daha karanlık tünelde uzun bir yolumuz var”.

 

FÖŞ

 

Websitemde 2021 Türkiye tahminleri var

 

Bu da basında çıkan yorumlarım

 

 

 

https://twitter.com/AtillaYesilada1

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları