Sosyal Medya

TCMB Başkanının “Kovulması” Dövizi Olumsuz Etkilemedi, İşte Nedenleri!

11 Temmuz 2019

Geçtiğimiz cumartesi günü bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile TCMB Başkanı Çetinkaya aniden görevinden alınınca piyasalar pazartesi açılışını endişeyle beklemişti. Gerçekten de pazartesi sabahı, aslında Pazar gecesinden başlayan beklenen hareket kendini göstermiş dolar kuru yüzde 3 civarında artmıştı. Sonrasında ise döviz kuru yeniden sakinleşmiş, tıpkı karar öncesinde görülen düşüş trendine geri dönmüştü. Peki bunun sebebi neydi; döviz kurundaki düşüş devam mı edecekti, yoksa bu fırtınadan önceki sükunet miydi? O günden bu yana piyasa sürekli bu konuda doğru bir tahmin yapmak için uğraşmakla meşgul.

Yukarıdaki grafikte bir kısmı görülüyor. Aslında daha Pazar gecesi Uzak Doğu piyasalarında dolar/TL kuru 5,80’i görmüştü. Sabah kurun Türk piyasalarında da adeta 90 dereceyle pike yaptığı grafikten de takip edilebilir. Fakat sonrası özellikle yabancı trader ve analistlerin beklediği gibi gelmedi.

Ne bekliyorlardı denecek olursa aşağıdaki haberde ayrıntıları var. Hızlı bir döviz yükselişinden bir cins yeni kriz dalgasına kadar her olumsuz beklenti sıralanmıştı.

Kimileri ise bu durum karşısında hükümetin ve Erdoğan’ın bir miktar geri adım atacağını düşünmüştü. Belki deniyordu o zaman biraz piyasadaki endişe durulur. Fakat bu konuda da beklediklerinin tersi oldu. Erdoğan hem tutumunu “merkez bankasının bağımsızlığını” umursamadığını düşündüren sözlerle savundu ve gerekirse yeniden yaparım demeye getirdi, hem de TBMM’de çok eleştirilen TCMB ihtiyat akçesi ile ilgili yasa da kabul edildi.

Bütün bunlara yabancı basının yorumu uluslararası Bloomberg’in bugünkü şu başlığında kendini gösterebilir: “Turkey’s President Doubles Down After Defeat” Yani İstanbul seçim yenilgisine rağmen Erdoğan eli yükseltti, bahsi ikiye katladı. Boby Gosh’un yorumu özetle şöyle diyor: Ekonomik kriz ve seçim yenilgisine rağmen Erdoğan, seçmenin aynı şeylerden daha da fazla istediğine karar verdi.

Reuters’ın da konuyla ilgili dünkü haberinin son cümlesi ise şöyleydi: Çetinkaya’nın kovulması S-400’lerin Türkiye’ye kurulmasının hemen öncesine denk geldi ki, bu kurulum ABD yaptırımlarını tetikleyebilir ve TL’nin yeniden baskı altında kalmasına neden olabilir.

Buna karşılık bu “beklentiler” en azından şimdilik –iyi ki- gerçekleşmedi. Döviz kuru sakin hatta aşağı doğru iniyor. Borsa da kendini bir miktar da olsa toparladı. Faizlerde de yukarı doğru bir hareket yok.

Bunun bir sebebi yurt dışında da uygun koşulların oluşu… Powell’ın dün yaptıı konuşma zaten beklenen Fed faiz indirimi ihtimalini arttırarak doları daha da zayıflattı. Nitekim bu sabah dolar/TL 5,68 ile düşüşünü epeyce hız keserek sürdürse de Euro/TL kuru yaklaşık 6,42 ile yüzde 0,40 civarı arttı. Üstelik bir süredir Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) da gevşemeye gideceği beklentileri, uluslararası dış politika tansiyonları (İran vb) bir araya gelince dövizleri düşürüyor, altının ise paralara karşı 1400 dolar üstüne yerleşmesine neden oluyor.

Yani TL’nin direnişinin hemen ilk akla gelen sebebi bu dış gelişmeler.

Fakat bu açıklama tek başına yeterli değil. Hem dış paralardaki düşüş o denli radikal değil hem de Çetinkaya’nın görevden alınmasının sebebi Erdoğan tarafından faizleri indirmediği için diyerek açıklandığından ayın 25’inde TCMB’nin önceden de beklenenden daha radikal bir faizi indirimi beklenmesi normalde TL’yi zayıflatması beklenen bir faktör. Radikal faiz indirimi beklentisi de boş yere değil, daha dün Hak-İş 14. Olağan Genel Kurulunda Merkez Bankası’ndaki görev değişimine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orada tıkanıklık vardı, bedelini tüm ülke birlikte ödüyorduk. Bundan sonraki süreçte faiz politikamızın hangi türde şekillendiğini de en kısa zamanda göreceksiniz” demişti.

Buna rağmen dövizdeki sakinlik neye yorulmalı?

Kimi ekonomi yorumcuları bugün açıklanan cari dengedeki fazlaya atıf yapıyor.

Ekonomist dergisi Yazı İşleri Müdürü Orhan Karaca yıllık cari açığın azalması nedeniyle döviz talebinin azalmasının bunda etkili olacağını yazıyor.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları