Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Bir arpa boyu yol alamadık…’
14 Eylül 2025Türkiye’nin dövizle ilgili travmasını, ekonomi politikasını buraya odaklayarak yapılan işlerle birlikte okuduğunuzda, geçen zamanda büyük faturalar ödenmesine rağmen, ilerleme kaydedemediğimizi görüyoruz.
Nedenine geleceğim, ama önce bu tespitimin gerekçesini paylaşayım. Dönemin Bakanı Nebati’nin sonradan bir televizyon programında ‘küçük yatırımcı çarpıldı’ diyerek adeta itiraf ettiği dolar / TL’nin önce 18 sınırına çıkıp, oradan 11 TL seviyesine düştüğü günleri hatırlayın.
Hayatımıza ne girmişti? Kur Korumalı Mevduat… Yani bugün gerine gerine nasıl çıktığımız anlatılan, o dönemin mucize (!) formülü… Hoş çıktık mı, o da tartışılır. Çünkü yerine sabit kur, görece yüksek faiz koyduk. Yani faturayı halen ödemeye devam ediyoruz.
Hedef neydi? Bilhassa yurtiçi yerleşiklerin dövize tuttukları mevduatların, TL mevduatlarına döndürülmesi. KKM öncesi döviz mevduatı neydi? 237 milyar doların biraz üzerinde… KKM ilan edildikten sonra ne oldu?
Merkez Bankası’nın bir hafta sonra açıkladığı verilere göre 1,2 milyar dolarlık yükselişle 239 milyar dolara ulaştı. İş bununla da kalmadı, yine sonraki araştırmalar, KKM öncesi yüzde 50’lerde gezen dolarizasyon eğiliminin, yüzde 75’lere kadar çıktığını ortaya koydu.
Yine o dönemde meşhur 128 milyar dolar tartışmalarını anımsayın. Üzerine kaç 128 milyar dolar gitti bilmiyoruz. Sadece 19 Mart sonrasında bile harcanan para neredeyse bugünkü seviye ile o günkü seviye arasındaki farka yakın. Altını çizdiğim gerekçenin somut çıktısı ne?
Aralık 2021’de 237 milyar dolar olan yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduat rakamı, Eylül 2025 itibariyle yine Merkez Bankası’nın açıklamalarına göre 198,1 milyar dolar.
Üstelik bu rakam dolar / TL’nin baskılanmasıyla elde edildi. Uzunca bir süre yaklaşık 240 milyar dolar ile 210 milyar dolar arasında değişen rakamlardan söz ettik. Bu arada milyarca dolar harcadık. Bununla da kalmadık, bugünkü baskılı döviz, görece yüksek faiz politikasıyla sorunu ve riski tüm haşmetiyle bugüne taşıdık. Arada harcadıklarımız da cebimizden gitti.
Çok gariptir ki, bu fotoğrafın hesabını ise kimse vermedi. Vermediği gibi de bir de ‘KKM’den çıkıyoruz’ nidaları arasında reklamını yaptılar. Süreç içinde tüm verileri tartışmalı hale gelen, kurundan enflasyonuna inandırıcılığını yitiren ve bu nedenle faiz oranlarını tam olarak ‘değerinde’ tanımlamasının neresi olduğunu yapamayan bir ekonomi ile karşı karşıya kaldık.
Yetmedi, halkın fakirleştiği, borç batağına düştüğü, icra dosyalarının arttığı, konkordatoların patladığı, inandırıcı olmayan enflasyon üzerinden koyulan hedef enflasyonla insanların gelirlerinin arttığı, ama giderlerinin açıklanan enflasyonu bile arattığı bir resim içinde, satın alma gücümüzü tamamen yitirirken, fiyatlarla ile mukayese yeteneğimizi yitirdik.
Günün sonunda fakirleştik, borca battık, milyarlarca dolar harcadık ve bu bastırılmış kur ve tartışmalı enflasyon ile geldiğimiz nokta yine 200 milyar dolar sınırında bir döviz mevduat hesabı. Hani ata biniş sırasına göre ağa ile marabanın yürüyüş hikayesinde söz var ya, iş oraya geliyor: Biz bu pisliği niye yedik?