Sosyal Medya

Ekonomi

Marc Faber: “Batı artık düşüşte, Türkiye yönü Asya’ya çevirmeli”

Dünyaca ünlü yatırım gurusu Dr. Marc Faber, Batı ekonomilerinin sağa sola yönlendirildiğini ve Türkiye'nin yönünü Asya'ya çevirmesinin daha faydalı olduğunu söyledi...

Marc Faber: “Batı artık düşüşte, Türkiye yönü Asya’ya çevirmeli”

Dünyaca ünlü yatırım gurusu Dr. Marc Faber, Batı ekonomilerinin sağa sola yönlendirildiğini ve Türkiye’nin yönünü Asya’ya çevirmesinin daha faydalı olduğunu söyledi. Faber’e göre ABD ve Avrupa merkezli sistem iflas ediyor, yeni güç merkezleri ise BRICS ülkeleri ve Türkiye’nin içinde olduğu gelişmekte olan ekonomiler.

Piyasalarda kriz tahminleri nedeniyle “Dr. Kıyamet” olarak tanınan Gloom, Boom & Doom’un hakimi Faber, küresel piyasalarla ilgili değerlendirmelerinde sızıntı tespitlerinde bulundu.

Piyasalarda belirsizliğin her zaman var olduğunu söyleyen Faber, “Eğer ödün vermezse piyasalar zaten çok pahalı olur. Oysa bazı sektörleri baskılayarak ardından toparlanma fırsatı yaratır” dedi.

Ancak bu kez belirsizliğin çok daha derin bir yapısal dönüşümle birleştiğini ifade eden Faber, “Jeopolitik koşullar bozuldu. Dünya ekonomisinin görünümünde de zayıflıyor. Burada özellikle sıradan insanların yaşadığı ekonomik gerçeklerden söz ediyorum. Çünkü artık iki farklı ekonomi var: Varlık sahibi zenginlerin ekonomileri ve geniş halkların ekonomileri” diye konuştu.

“Zengin daha da zenginleşti, geniş kesimler sıkıştı”

Batı dünyasındaki hizmetin yoğunlaşmasının tarihi en yüksek seviyelerine erişimini kaydeden Faber, “Az sayıdaki insan ve şirket neredeyse tüm hizmetleri kontrol ediyor. Geniş ekonomiye bakıldığında işler pek iyi olmuyor. Bu nedenle ekonomi hakkında konuştuğumuz ekonomiden ihtiyacımız olan iyi tanımlamalarımız gerekiyor” dedi.

Faber’e göre ülkelerin gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) verilerine göre büyüme, halkın geneline uzun yıllardır yansımıyor. Geniş kitleler zayıflaşırken, Londra gibi Batı’nın en gözde metropollerinin sokaklarında insanların giderek düşen yaşam standartları artık net bir şekilde görülüyor.

Öte yandan gelişmekte olan bazı ülkelerin büyüme gösterdiğini belirten Faber, “Örneğin Hindistan güçlü bir büyüme kaydediyor. Çin yavaşlasa da büyüyor. Diğer birçok ülke ise ya resesyona girdi ya da uzun süredir çıkamıyor” ifadesini kullandı.

“İngiltere artık bir dünya gücü değil, Hindistan geçti bile”

1970’lerde başlayan kariyerini hatırlatan Faber, o dönemlerde dünya ekonomisinin büyük ölçüde Avrupa ve ABD’den ibaret olduğunu söyledi.

Faber, “Şimdi ise bu ülkeler dünya dünyasının sadece yüzde 12’sini oluşturuyor. Çin ve Hindistan gibi ülkeler, sosyalist sistemden piyasa ekonomisine geçiş dev bir büyüme yaşadı. Bu ülkelerde kapitalizmin yarattığı dinamizmi kullanıldı. Oysa Batı bunu yaşıyorduta gecikti. Belki İngiltere artık bir dünya gücü değil. Hindistan onu geçti bile. Bu, Batı’daki birçok kişi için şok edici bir gerçek” dedi.

“Türkiye, yön Batı yerine Asya’ya çevirmeli”

Faber, Türkiye’nin jeopolitik ve ekonomik tercihleri hakkında da açıklamalarda yer aldı. “Bana kayıtlı Türkiye, bir gün Asya’ya Batı’dan daha yakın olacak. Umarım öyle olur” diyen Faber, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye adaletsiz yaklaştığını savundu: “Ukrayna’yı birliğe almak isteyen AB, Türkiye’yi yıllardır kapıda bekletiyor. Oysa Türkiye her uzunlukta bu birliğe çok daha önce girmeyi hak eden ülke birdi.”

Türkiye’nin BRICS gibi yeni oluşumlarla daha verimli ticari ve ekonomik kalkınmayı geliştirebileceğini kaydeden Faber, “AB, Türkiye’yi yalnızca askeri güç olarak görmek istiyor. Ancak Türkiye, zayıflayan Batı ile daha fazla bütünleşmemeli. Dikkatli olunmalı çünkü Batı artık her yönüyle düşüşe” dedi.

“Batı’nın borç yapısı birikimi, enflasyon bir tür vergidir”

ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi Batı ekonomilerinde görülen yüksek kamu borçlarına ilişkin olarak ise Faber, “Bu borçlar nasıl finanse edilecek? Benim görüşüm şu: Batı demokrasileri borçlarını finanse etmek için sürekli para basmak zorunda. Bu da halktan vergi alınamadığında enflasyon fiilen vergilerin toplanması geliyor” diye konuştu.

ABD’de faiz ödemelerinin hükümetin bütçesindeki en hızlı büyüyen kalem haline geldiğini vurgulayan Faber, “Faiz giderleri her yıl artıyor. Bir yerde tüm vergiler sadece borç faizi ödemelerine gidecek. Bu da çok yüksek enflasyona yol veriyor. Zaten yıllardır uyarıyorum. İnsanlar kendi merkez bankaları gibi davranıyorlar. Altın, gümüş, platin tutmalı” dedi.

Faber, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi durumunda para basımının daha da hızlanacağını belirtti: “Trump, değerli maden sahipleri için Tanrı’nın bir lütfu gibi. Çünkü anında görülmemiş bir borçlanma ve para iade edecek.”

Büyük finansal dalgalanmalar: “Çöküş bir anda değil, yıllara yayılarak olacak”

Piyasalarda ani beklenenlerin dikkatli olması gerektiğini söyleyen Faber, yaşananların klasik bir borsa krizi şeklinde olabileceğini vurguladı: “1987 gibi bir günde %21 düşüş yaşamayabiliriz. Ama yıllar boyunca yayılan bir değerde düşüşler meydana gelir. Para basımıyla bu düşüş, satın alma gücünün arttığı şeklinde.”

Genç kuşakların daha zayıf hale geldiğini ve yaşam standartlarının gerilediğini anlatan Faber, “İngiltere’de tipik bir hane yaşam standardı düşüyor. Aynı şey ABD için de geçerli. Veriler, 35 yaş altı gençlerin kıyaslandığında daha az kazandığını ve daha az servete sahip olduğunu gösteriyor. Reel gerçekten düşen bir refah söz konusu” diye konuştu.

“Altın pahalı diyebilirsiniz ama yaşayabileceğinizi koruyorsunuz”

hızda hane kendini nasıl güvende hissedebileceğine de değinen Faber, borçlanmadan kaçınma ve tasarrufların bir kısmı değerli metallere yönlendirme yaptı: “1970’te altının onsu 35 dolardı, bugün 3 bin dolar vardı. Belki Google daha iyi kazandırdı ama altın da servetini korudu. Bugün altının fiyatı çok yükselmiş olabilir ama platin yenilenmeye başladı. Şu anda altın değil, platin alıyorum. Altınım ve gümüş var ama platin çalışmaya devam ediyorum.”

Marc Faber kimdir?

İsviçreli ekonomist ve yatırımlara izin veren Dr. Marc Faber, küresel finans çevrelerinde uzun yıllardır takip edilen isimler arasında yer alıyor. Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde doktora derecesi ödülü Faber, kariyerine 1970’li yıllarda başladı; UBS ve Drexel Burnham Lambert gibi önde gelen yatırım belgelerinde üst düzey görevlerde bulundu. “Gloom, Boom & Doom Report” adlı aylık analiz raporuyla tanınan Faber, özellikle kriz dönemlerine ilişkin öngörüleri ve merkez bankalarına yönelik eleştirel yaklaşımlarla biliniyor. Hong Kong’da bir ofisi olan Faber, 30. yılı aşkın süredir Tayland’ın Chiang Mai’sinde devam ediyor.

Marc Faber’in kriz tahminleri

Marc Faber, 1987 tarihli “Kara Pazartesi”nin başından sonuna kadar anlatılanların hissinden çıkmamalarını önererek dikkat çekti. 2000’deki dot-com balonunun patlayacağını öngördü ve 2007-2008’in ekonomik krizden bir yıl önce, ABD’deki evlerin aşırı derecede şişmesinin küresel bir açıklığa yol açabileceği uyarısında bulundu. 2008 yılından sonra merkez bankalarının genişlemesici para politikalarına sert eleştiriler getiren Faber, bu politikaların yeni varlık balonlarının yaratacağını ve gelir eşitsizliğini derinleştireceğini savundu. 2010’lu yıllarda ise Çin’deki kredi kredisi ve gelişen piyasalardaki borçlanmaya dikkat edilerek yeni bir küresel finansal gidişat ihtimaline işaret etti.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler