Sosyal Medya

El Aşıyla Öğün Olmaz O da Vaktinde Bulunmaz: Mehmet Şimşek ve Onun Sözüm Ona Dezenflasyon Politikası

6 Mayıs 2025

Sayın Şimşek diyor ki programımız o kadar başarılı ki iki büyük şoku da batmadan atlattı. Neymiş iki büyük şok? Ticaret savaşları ve İmamoğlu’nun hapse atılmasının ardından gelen siyasi ve ekonomik karışıklık.

Geçen yazıyı şöyle sonlandırmıştım:

“Yani Trump ticaret savaşı başlatmamış olsa, iktidar da İmamoğlu’nu hapse atmasa program başarılı olabilir miydi?

Buna iki sebepten çok net bir şekilde “hayır” demek zorundayız!”

Ve bu “hayır”ın sebeplerini bu yazıya  bırakmıştım.

O zaman kaldığım yerden devam edeyim.

Öncelikle “İmamoğlu şoku”nu bizzat kendi mensubu bulunduğu iktidar kasten yarattı. Madem bunun ekonomiye ciddi zarar veren bir şok olduğunu düşünüyordu Sn Şimşek, o zaman bunu engellemek için ama içeriden ama açıktan müdahale etmeliydi; yok sözünü dinletemiyor ve bu olayın artık kendi ismiyle anılan bu ekonomik programı tehlikeye attığını düşünüyordu, o takdirde istifa diye bir müessesenin varlığını hatırlayabilirdi. O zaman en azından ahlaki ve iktisadi sorumluluğu üzerinden atmış olurdu. Şimdi bu “şok”un kendisi de bizzat ortağıdır.

Trump meselesine gelince…

Kusura bakmasın ama bunun neresi öyle beklenmedik bir şok ki?..

Trump yıllardır, iktidara gelince bu gümrük vergilerini getireceğini söyleyip duruyordu. Ötesi birinci başkanlık döneminde de zaten Çin’le 1. Ticaret Savaşı’nı başlatmıştı.

Yani bunun böyle olacağı malumdu. Buna karşı alınmış tek tedbir borç alınan fonlarla rezerv satın almak olabilir miydi?

Bunun ne denli çürük bir tedbir olduğunu bizzat Şimşek kendisi nisan sonunda çıktığı Habertürk televizyonunda itiraf etti: “Rezerv kaybı tabi ki söz konusu. Bu rezervleri biz cari fazla vererek kaydetmedik. Bu rezervler yurt dışı yatırımcı portföy kaynaklı.”

Deek ki neymiş yüksek faiz-düşük kur makasını sömürmek için gelen sıcak para, en lâzım olduğu zamanda işte böyle kaçarmış ve Sn. Şimşek bunun böyle olduğunu zaten biliyormuş.

Eh ne demiş atalarımız: “El aşıyla öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz!”

“PROGRAM”I KURTARAN OLUMLU ŞOKLARDI

Aslında Mehmet Şimşek’in güya “dezenflasyon” politikası çok önceden çökerdi ama arka arkaya gelen “olumlu” şoklar bu programı yaşam destek makinesiyle de olsa yaşattı.

Olumlu şoklar mı, o da ne diyebilirsiniz?

Hemen birini sayalım petrol fiyatlarındaki çok şiddetli düşüş.

Şimşek göreve gelmeden tam 1 sene önce Brent Petrolü yaklaşık 120 $’lık zirvesinden aşağı kaymaya başladı. Kendisinin göreve gelmesinden sadece 3 ay sonra eylül 2023’te 93 $’dan ikinci bir dip dalga daha başladı ve bugün o petrol 61 $.

Türkiye’de bir enflasyonla mücadele programı için bundan âlâ bir nimet, adeta bir piyango bulunamaz. Düşünün; ya petrol fiyatları zavallı Nebati dönemindeki gibi 43 $’dan 120 $’a yükselseydi. O zaman Sn. Şimşek’ten ne mazeretler dinlerdik değil mi ya!

Peki başka olumlu şok yok mu?

Olmaz olur mu?

Dünya genelinde enflasyonun düşüş eğilimi de bir başka olumlu şok…

Çok fazla grafiğe boğmak istemem, ABD’de enflasyondaki düşüş malum. Trump da o yüzden boyuna faiz indirimi için Fed’i sıkıştırıyor. AB’deki enflasyonun seyri ise şöyle:

Mart 2025’ten itibaren “Gelişmekte Olan Ülkeler”deki öncü göstergeler enflasyonda Gelişmiş ülkelere nazaran daha da hızlı bir düşüş öngörüyor.

Dünyada bu gidişin 5-10 tane istisnası var biri de Türkiye! Peki ya enflasyon, -Nebati dönemine denk gelen büyük COVID-19 krizinin de etkisiyle olduğu gibi- bütün bu ülkelerde patlasaydı ne olurdu?

O zaman herhalde Sn. Erdoğan’dan zaman zaman duyduğumuz, “ne yapalım yurtdışındaki enflasyon bizi de vurdu” mazeretini (Yurtdışının %10 enflasyonu bize vurunca nasıl %100 oluyorsa artık!) Şimşek’ten de duyardık.

Yurtdışında gerileyen enflasyon ve sadece petrolle de sınırlı olmayan hammadde fiyatlarındaki düşüş Türkiye’ye ucuz yatırım malları ve hammadde ithalatı için müthiş bir fırsattı.

Sn Şimşek bu fırsattan yeterince yararlanabildi mi?

Bizce hayır!

Çünkü sıcak para çekmek için TL’yi gereğinden daha hızlı devalüe etmeliydi. Faizleri de daha çok arttırmak…

Böylece sanayi o düşen hammadde imkanlarından yararlanamadı; zira devalüasyon nedeniyle hammaddeler TL cinsinden suni olarak pahalanırken, yüksek faizlerle yeni yatırım yapacak hali de pek kalmamıştı.

Burada hemen Sn. Şimşek’in geldiği Haziran 2023’te takvim etkilerinden arındırılmış ve arındırılmamış Sanayi Endeksi’nin rakamlarını verelim: Sırasıyla 110,6 ve 101,4. Ya en son açıklanan Sanayi Endeksi kaç? Yine sırasıyla 96,3 ve 97,7.

Yani sanayi Şimşek’in döneminde yerinde bile sayamamış!

Sn. Şimşek döneminde bir başka “olumlu” şok daha vardı. O da devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı ve Suriye’de rejim değişikliği… Buna İran-Batı gerginliğini de ilave edebiliriz.

Batı’nın 1990’ların tersine Türkiye’ye jeopolitik olarak en ihtiyaç duyduğu dönemlerden birini yaşıyoruz. O nedenle evvelce o kadar da göz yummadığı birçok şeye gözlerini kapatabiliyor: Normalde Gri listeden Kara listeye atabilecek kara para operasyonlarıyla ülkeye gelen giden paralara, kendilerinin açık veya örtülü silah ambargosu koyduğu ülkelere Türkiye’nin silah satma çabalarına, vs, vs…

Böyle faaliyetlere şimdi sadece geçenlerde ABD Hazine Bakanı Bessent’in Şimşek ve TCMB Başkanı Karahan ile görüşmesine yapılan resmi açıklamadaki imalarla yetiniliyor: “Ruslarla tuhaf mali işlere girişmeyin, İran konusunda bize yardımcı olun”

Bütün bu “olumlu” şoklara, göz yummalara rağmen acaba enflasyon neden düşürülemedi. Niçin Şimşek’in enflasyonu 20 puan düşürdük iddiasına rağmen TÜFE kendisinin göreve atandığı seviyede duruyor hâlâ?

(Yeniden hatırlatalım kendisi bu göreve atandığında TÜİK’e göre, mayıs 2023’te TÜFE: 39,59’idi ve o ayın eflasyonu ise 0,04’tü. Yani enflasyon fiilen durmuştu. Üstelik bu o aya özgü de bir şey değildi; enflasyon 6 aydır düşmekteydi.)

Peki, Sn Şimşek ne yaptı? Bu tarihten tam 1 yıl sonra mayıs 2024’te yıllık enflasyon oranını tam %75,45’e, aylık oranı da % 3,37’ye çıkarttı. Şimdi geldiğimiz yer ise yıllık %37,86 ve aylık ise %3!

**

O zaman sormak hakkımız değil mi, sizce de bu nasıl bir enflasyonla mücadele programıdır ki enflasyonu düşüreceğine önce ikiye katlıyor sonra da başladığı yere hâttâ aylıkta çok daha kötü bir yere getiriyor ve bunu başarı olarak kabul etmemizi istiyor.

Dahası bakın yokluk içindeki ahali ile neredeyse alay eder gibi ne diyor: “Milletimizin kaygılarını anlıyoruz. Şikayetlerini dinliyoruz. Ama kolay bir çözüm yok. Olsa ülkeler uygulardı. Enflasyonda şok öncesi dönem öncesine gelmek 3 yıl sürüyor. Bir yıl bitti. İki yıl kaldı.”

Eğer ağzınızda diş, kemerinizde delik kalmışsa ey sayın milletimiz sıkın sıkabildiğiniz kadar şunun şurasında AZI gitti ÇOĞU kaldı, topu topu 2 yıl daha dayanacaksınız!

Peki Sn Şimşek o vatandaşın gırtlağına kadar borçlu olduğunu vatandaş tahammül etse de kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçları nedeniyle yakasına yapışan bankaların sabretmeyeceğini bilmiyor mu?

NEDEN BÖYLE OLDU?

Peki neden böyle oldu?

Kısadan söyleyelim üç sebebi var:

Mehmet Şimşek’in “Enflasyonla Mücadele Programı” 1. “Program” değildi. 2. Asıl hedefi “enflasyonla mücadele” değildi. Hâttâ çok da haksızlık etmeden amaç tam tersiydi bile diyebiliriz.

Peki üçüncü sebep ne?

O sebep de kendisi ve/veya ekibinin biraz savundukları iktisat düşüncesi, biraz da şahsi beceriksizlikleri yüzünden fazla miktarda hata yapmış olmaları…

O nedenle Sn Şimşek’in uygulamaları belli olduğunda ben sosyal medya ve medyada oldukça kapsamlı eleştirilerde bulundum. Pek çok değer verdiğim iktisatçı ise tersine Şimşek’in politikalarını ya övdü, ya da en azından bunları “rasyonele dönüş” olarak niteledi.

Ben ve bir grup başka iktisatçı ise tam tersini söyledi.

Şimdi geldiğimiz noktada bu bahsettiğim 3 sebebin ayrıntılarını tek tek anlatacağım.

Ama gelin onu da bir diğer yazıda anlatayım.

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları