Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Politika faizi nüansı…’
10 Kasım 2025Geçtiğimiz cuma günü bir yatırım bankasına tefecilik ve kara para aklama suçlamasıyla operasyon düzenlendi. Olayın detayını bilmiyoruz, mutlaka araştırılıyordur ve zaman içinde ayrıntılar çıktıkça bilgileneceğiz.
Fakat medyaya yansıyan haberlerin içinde, olaydan bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken bir nüans var. Tefecilik suçlamasının gerekçesi olarak, “…5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda tanımlanan yetki dışında ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından belirlenen faiz oranlarının üzerinde faiz uygulayarak…” ifadesi çok dikkat çekici.
Şimdi burada kast edilen ne? TCK 241’e baktığımızda tefecilik tanımı şöyle ortaya konuluyor: “Faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi, tefecilik suçunu oluşturur.”
5411 sayılı kanunla bu alanda yetkili olanlar tanımlanmıştır. Buraya kadar da hiçbir problem yok. Ortada bir yatırım bankası söz konusu olduğunu ve resmen çalıştığına göre bu hakkın verilmiş olması gerekir. Bunun istismarı iddiası başka bir konudur ve o dosyayı bağlar.
İfade ettiğim gibi dosyadan bağımsız değerlendiriyorum. Takıldığım nokta Merkez Bankası tarafından belirlenen faiz oranı vurgusu. Burada politika faizi kast ediliyorsa, durum tüm kredi işlemlerinde tartışmalı hale gelir.
Çünkü politika faizi, bir göstergedir ve yasal olarak açıklanmak kaydıyla, kredinin maliyetini, elde edilen paranın maliyeti belirler. Bu nedenle de zaten yüzde 8,5 politika faizi açıklandığında, piyasa faizi 70’lerde geziyordu.
Bugün de yüzde 50 – 55’den aşağı faizle para bulabilen reel sektör mensubu olduğunu zannetmiyorum. O zaman bu davaya ilişkin bir gerekçe mi, yoksa genel bir uygulamanın ilk adımı mı olacak, yetkililerin açıklaması gerekiyor.
Zira kimse maliyetinin altında kredi olanağı sunmayacağına göre, bu durum da suça gerekçe haline dönüşürse, kredi musluklarının tamamen kesildiği bir sürecin kapısı aralanmış olur ki bu reel sektör için hiç hoş bir fotoğraf vermez.
Politika faizinin belirlenmesinde, kriterin ülkedeki enflasyon olduğunu düşünürsek, enflasyonun da tartışmalı bir başlık olduğunu hatırlarsak, işin renginin karıştığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Zira bu sadece kredi mekanizması içinde değil, firmaların birbirlerine vadeli mal satarken de karşılarına çıkabilecek bir nüans haline dönüşür. En baştan beri rasyonel politikalar için, gerçek bir enflasyon rakamının neden önemli olduğunu anlatmaya çalıştığım gerekçelerden biri de buydu.
Şayet siz politika faizinin, piyasada karşılığını bulamıyorsanız, önce enflasyon rakamınıza, sonra paranın maliyetine ve en son uygulamaya bakmak durumundasınız. Yoksa kilo almış insanların eski giyeceklerine girmesine benzeyen sonuçlar ortaya çıkar.
Yine altını çiziyorum, bu dosyanın ayrıntısını bilmiyoruz. Bundan bağımsız bir konuya dikkat çekiyorum. Tefecilik gerekçesinde kriter politika faizi ise, benim zihnimdeki enflasyonu kabul et diyerek, vatandaşın satın alma gücünü sıfırlayanların, benim hayalimdeki paranın maliyetine göre hareket et mesajı olarak algılanabilir ki, bu da reel piyasalar adına çok hoş sonuçlar doğurmaz. Bence yetkililerin bu konuya açıklık getirmesi gerekir.


