Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Mesnetsiz temenniler ekonomisi…’
22 Temmuz 2025Koca bir dünyada batıdan doğuya, güneyden kuzeye Trump tarifeleri, jeopolitik riskler gibi bir dizi sorunu önüne koymuş, önümüzdeki süreçte siyasetçilerden arınarak, bilimsel olarak enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceğini tartışıyor, ama bizimkiler konuyu çözmüş olmalı ki, mesele gündemlerinde olmadığı gibi, tahminlerine yönelik etkilenme de söz konusu değil.
Ortada bir program olmayınca, geriye kalan söylemlerin boş laftan ve gereksiz toplantılardan ibaret hale geldiği Türkiye ekonomisinde, gerçeklere gözlerini kapatarak, birbirini inandırma ve kendimize gaz verme modunda ekonomi tartışıyoruz.
Yine bir piyasa katılımcıları anketi ve yine enflasyonda aşağı yönlü beklentiler devam ediyor. Ayrıca yine rakamlardan bağımsız olarak kurun bir miktar yukarı gideceğini ama enflasyonun düşeceğini öngörüyorlar.
Dışarıda ABD’nin gümrük vergilerinin, hiçbir etkisi olmasa, maliyetlere baskı yapacağını biliyoruz. Yani TL bazında kemikleri kırılan üretici maliyetlerinin, en az bu gümrük vergileri kadar olumsuz etkileneceği açık. Çünkü biz ithal ederek üreten bir yapıdayız.
Ayrıca hem dışarıda hem de içeride düşen iş hacimlerinin birim maliyeti yükselteceğini de biliyoruz. Tüketici enflasyonuna etki etmeyen üretici enflasyonu yarattıkları için, sanırım bunun enflasyonist bir etki yaratacağını da göz ardı edebilmişler.
Yine baktığınızda içeride ÖTV’sinden yeni zamlara kadar, hepsinin enflasyonist etki yaratmayacağını nasıl düşünüyoruz? Düşünmüyoruz temenni ediyoruz. Bir rakamın oluşturulması, onun ekonomik olarak gerçek olduğu anlamına gelmiyor.
Fakat ekonominin kendisinden kopmuşların, rakamla algı yönetme sevdasına kapılan piyasa katılımcılarının, kendi şirketlerine de aynı raporlamayı, bu öngörülerle yapıp yapmadığı konusunda ciddi endişelerim var.
Neye göre enflasyonun düşeceğini öngörüyorlar? Açıkçası bunun tabanı yok. Sadece temenni ediyorlar. Ama ücretler hedefe uygun arttırılırken, giderler temenniyle hareket etmiyor. Yine de bu konuda ısrarlarının inandırıcı olmaktan bile uzaklaştığını göremiyorlar.
Ne dedim? Ortada bir program olmayınca… Bunun en güzel örneği de Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun son toplantısındaki çıktılarda gözler önüne serildi. Yapısal reformlara odaklanacaklarmış.
Bu ülkede 20 yıldır yapılamayan, ne yapılacağı da tam belirlenmemiş, dile pelesenk edilmiş bir yapısal reform kavramı var. OVP’nin bugüne kadar hedef tutturamadığını biliyoruz. Şimdi bunları kâğıt üzerinde tutacağını temenni ederek, ekonomik öngörülerde bulunmak, en hafif tabiriyle ayıp etmek oluyor.
Küresel belirsizliklere ve jeopolitik risklere göre Türkiye ekonomisinin temellerinin güçlendiğinden bahsediyorlar ki, bunu da somut olarak ortaya koyup, kanıtlayacak hiçbir gösterge yok. Peki nasıl? Temenni ediyorlar. Böyle ekonomi yönetimi olmaz. Bu temenniler manzumesi için ancak tek bir şey söylenebilir. Uma uma, döndük muma. Bu kadar boş konuşulan bir ortamın da tek çıktısı ne olur? Ne yazık ki daha ağır fatura.