Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Lâklâka tutkusu…’
11 Temmuz 2025Hepimiz ekonomi uykusundan canımız yanarak uyandık. Özellikle 2 binli yıllardaki parasal genişlemenin etkisiyle krediye boğulan, borç batağının tüm olumsuz etkileriyle karşı karşıya kalan bireyler de firmalar da, bugün çaresizlik içinde günü döndürmenin telaşına kapıldılar.
Fakat o dönemde bakanlık yapan, gelen dış kaynağı ülkenin ar-ge ve benzeri noktalarda kalkınması için finansman yapmak yerine, tüketim ekonomisi uygulayarak borç çukurunu derinleştiren Mehmet Şimşek, ne yazık ki halen bu uykudan uyanamamış gözüküyor.
Daha kötü olan ise, o gün bu yaşananları yaptıklarıyla ortaya çıkaran bir ekonomi yönetimi zihniyeti, bugün adeta yaraladığı acı çekmesin diye ötenazi öneriyor gibi bir tavır içinde geziniyor.
Rakamlar üzerinden bir hayal dünyası kuran Şimşek’in bu tavrı aslında biraz hafızası iyi olanlar için şaşırtıcı değil. O dönem de gelen parayı insanlara kazanılmış gibi dağıttırıp, tüketim ile vergi toplayan, bunu da üretim mümkün olamadığı için ithal ürünlerle sağlayan, kamu açıklarını da elde avuçtakini özelleştirme adıyla satıp sözde kapatan bir zihniyet, şimdi de yaşamayın ki rakamlar düzelsin tadında yaklaşım sergiliyor.
Hepsinin bir algı çıktısı olduğunu düşünen ve algıyı düzeltirse ekonomide işlerin rayına gireceğine inanan Şimşek nezdinde ekonomi yönetimi, kimsenin inanmadığı çok açık bir gerçek olan her veri açıklandığında da sosyal medya arkadaşımız olarak ileti paylaşıyor.
Fakat gerçeklikle ilgi kopunca, ‘konuşmasan’ daha iyi noktasına da insanları getirmiyor değil. Mesela yine son açıklanan verilerin ardından açıklama yaptı. Açıklamayı paylaşıp inceleyelim:
“Azalan küresel belirsizlikler ve dezenflasyon sayesinde finansal koşulların iyileşmesi, önümüzdeki dönemde reel sektöre daha destekleyici ortam sağlayacak.”
Sanırım TÜİK rakamlarının inandırıcılığı ile ilgili aynı yaklaşımını dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik yaklaşımlarında da sergiliyor. Öncelikle dünyadaki tüm raporlamalar, küresel belirsizliklerin ya da jeopolitik risklerin artmasına atıfta bulunuyor.
Hatta son FED toplantı tutanaklarına yansıyan fikir ayrılığına bakarsak da bunu görüyoruz. Ama mesele o kadarını bile incelemeye gerek bırakmıyor. O kadar açık bir riskler dönemine giriyoruz ki, Şimşek, azalan küresel belirsizliklere bakınca ne görüyor anlamak mümkün değil.
Gelelim dezenflasyon sürecine… Bakan, gerçekten ülkede bir dezenflasyon olduğunu inanıyor sanırım.
Hem insanların maliyetlerinin fiyatlara yansıtılamaması, hem satın alma gücünün bitme noktasına gelmesi, öte yandan çarkların dönmemesi enflasyon artış hızında elbette yavaşlama yaratıyor. Ama bu sorunun ortadan kalktığını değil, ders çalışılması gerektiğini ve faturanın ağırlaştığını anlatıyor.
Kimsenin inanmadığı bir enflasyon rakamı üzerinden dezenflasyon süreci çıkarımı yapmak da ayrı bir başarı. Finansal koşulların iyileşmesine gelince, defalarca gidip para bulamayan herhalde kendisi değil. Hoş bulunan carry trade paralarının da üretime inanan insanlara bir faydası yok.
Son çıkan Nefes Kredisi mesela. Reklamı kendi varlığından uzun sürdü. Şimdi buradan çıkıp daha iyi koşullar olacağından söz etmek, sadece ‘sıkın dişinizi ölmenize az kaldı’ mesajı gibi bir şey.
Dedim ya bir tarafta görülmeyen sorunlar, öte tarafta bir hayal dünyası ve kimsenin inanmadığı verilerin ardından yapılan, vizyonu ve analizi de tartışmalı açıklamalar ile karşı karşıyayız. Açıklama yapmak için ileti paylaşmasan daha iyi. Eskilerin böyle konuşmalar için bir tanımlaması vardı? Neydi o? Tamam buldum. Faydasız lakırdı anlamına gelen, Lâklâka….