Çetin Ünsalan Yazdı: ‘İleriye dönük endekslendik…’
5 Kasım 2025Asgari ücret tartışmalarının başladığı süreçte, komisyonun toplanmasıyla ilgili gündem de kamuoyunda kendisine yer bulmaya çalışıyor. Çalışan tarafı komisyonun yapısıyla ilgili hususu gündeme getirip, aksi takdirde masaya oturmayacağından bahsediyor.
İlkesel olarak iktidarın elbette hakem olması gerekir. Bu nedenle tarafların eşitlenmesinin önemsiz olduğunu söylemek mümkün değil.
Ama herkesin baştan rakam açıkladığı, rakamın masada değil, kulislerde belirlendiğinin artık göze batırarak kanıtlandığı bir ortamda, anlaşmazlık durumunda hakeme gidildiğinde iktidarın isteğinin onaylandığı yapıda, tüm bunları tartışmayıp, sandalye sayısına odaklanmak, en iyi ihtimalle saflıktır.
Yani sandalye sayısını eşitlesek, iktidar kanadı da tek kişiyle hakem olarak gözükse, bu maçın adil oynanacağı anlamına mı geliyor? Ülkede enflasyon başta olmak üzere verileri tartışmaya açmadan, verileri baz alarak oluşturulan hedef üzerinden yapılan gelir artışını konuşmadan, ‘gönlümden koptu kriteri’ni eleştirmeden o masadan hakkaniyet çıkması mümkün mü?
Mesela bu hafta yılın son enflasyon raporu Merkez Bankası tarafından açıklanacak. Buradaki rakamların ve hedeflerin tartışmasını bir kenara koyun, onların zaten tutar tarafı kalmadı. Hayaller üzerinden gerçek dizayn etmeye çalışıyorlar.
Ama sizleri bu toplantının öncesinde geçen yılki toplantıda yapılan açıklamaları hatırlamaya davet ediyorum. Yine ücret tartışmalarının alevlendiği günlerdi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, ücret belirleyen tarafta olmadıklarını ve etkileri de bulunmadığını söyledi.
Ne garip, aynı savunmayı TÜİK de yapıyor ama, onun açıkladığı verilere göre ücret artışı belirlenmemesi gerektiğini söylemiyor. Şayet burada baz alınan kriter sizin veriniz ise, asgari ücret başta olmak üzere tüm ücret artışlarına müdahilsiniz demektir.
Düne kadar durum böyleydi. Ama artık ekonomi yönetimi nezdinde Merkez Bankası da buna dahil olmadığını iddia edemez. Neden? Dönelim Kasım 2024 enflasyon raporu açıklanan toplantıya…
Orada Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay ne diyor? “Geriye dönük endekslemeler sürekli kendi kendini yaratan bir süreç doğuruyor. Bir noktada ileriye dönük endeksleme hem kamuda, hem özel sektörde devreye girmek zorunda. Ben yine bu konjonktürün bunun için uygun bir dönem olduğu kanaatindeyim. Bunu bu dönemde başlatabilirsek hem bunun asgari ücretle düşük vasıflı çalışan ücretlerinin dağılımda darbe yemediği bir dönem olma şansı var, hem de ileriye dönük endekslemenin devreye girmesi için uygun bir zaman. Eğer karar alıcılar başlatabilirse iyi olacağı kanaatindeyim.”
2024 yılının sonundan bahsediyorum ama yılın başında enflasyon yüzde 64,7 olarak açıklanırken insanlara yüzde 49 zam verilmesi zaten yılın sonunda vatandaşı yeterince yıpratmıştı.
Hem yılın başından açıklanan enflasyon üzerinden yaklaşık yüzde 16 adeta peşin vergi kesilmiş, hem enflasyon yıpranması verilmemiş, hem de gerçek hayatta açıklananın iki katı enflasyon oranıyla yaşamaya mahkûm edilmişti.
Sistem bu açıklamayı yaptıktan sonra da devam etti. 2025 başında yüzde 44 enflasyon gerçeği varken, yüzde 30 zam verildi, yüzde 14 peşin vergi kesildi ve yine açıklananın iki katı enflasyonla yaşamaya mecbur bırakıldı.
Peki günün sonunda ne oldu? İnsanlarda satın alma gücü tamamen yok olurken, borç batağının boyutu büyüdü; iç piyasa tamamen tıkandı; 24 milyona yaklaşan icra dosyası oluştu ve yine yeni bir yıla giriyoruz.
Şimdi dönüp en başa işin taraflarına soralım: Tüm bunları tartışmadan masadaki sandalye problemini çözdüğünüzde sorun aşılıyor mu? Bırakın eşitliği, o masada daha çok kişi olsanız ne yazar? Tüm bunları görmezden gelip, karnından konuştuktan sonra…


