Çetin Ünsalan Yazdı: Harcamadan kasıt, maaşlar mı?
6 Kasım 2025Tasarruf yılı diye başlayan 2024’ten bu yana, bütçeyi de, reel sektörü de, vatandaşı da perişan edip, bütçeyi patlatıp, reel sektörü konkordato rekorlarına ulaştırıp, yurttaşı da sefalet endeksine bağlandıktan sonra iktidarın halen 2026 için anı vaatleri vermesi gerçekliğini kaybettiğini net bir biçimde ortaya koyuyor.
Önce 2026 yılını reform yılı ilan ettiklerini duyurdular. Tıpkı 2024’te emekli, 2025’te aile yılı ilan edip, açlık sınırının yarısında yaşayan insanlar ve patlayan boşanma davaları ve aile içi şiddeti önlemedikleri gibi, sıra şimdi de sanırım bütçeye geldi.
Gerçi bu iki yıl içerisinde onu da Cumhuriyet tarihinin rekor seviyelerine taşıyıp, üzerine vergi gelirlerini de artırmalarına rağmen, yine tarihimizin rekor faiz ödemeleriyle anılır hale getirdiler ama bunların unutulmasını istiyorlar.
Sadece 2026 hedeflerine baksanız 2,7 trilyon faiz ödemesi, 2,7 trilyon TL de bütçe açığı hedefleyen bir anlayışın, şimdi çıkıp 2026’da harcamaları kontrol etmekten ve kamuda tasarruf bahsetmeye hakkı var mı?
Tasarruf yılında memurların servislerinden başka hiçbir alana müdahale edemeyip, zaten patlayan bütçe açığı ile icraatını ortaya koyan bir ekonomi yönetiminin, sokaktaki vatandaşın da reel sektörün de dayanacak gücü kalmadığını görmemesi mümkün mü?
Ya başka bir ülkede yaşıyorlar ya da bizi tamamen gözden çıkarmış olmalılar. Çünkü kamuda tasarruf diye duyurulan bu süreçte, emeklilerden memurlara, çalışanlardan işverenlere kadar yeni salmaların çıkacağını ve maaşlara da kimsenin inanmadığı enflasyon oranı üzerinden hesaplanan hedeflerle artış verecekleri açık.
Anlaşılan o ki, yeni yılın tasarruf aracı biziz. Yani zaten açlık seviyesine ulaşamayan, yoksulluk sınırının yakınından bile geçmeyen hanelerin biraz daha boğazına basacaklar ve bunu da ekonomi yönetmek diye anlatacaklar.
Anlatacaklar diyorum çünkü niyet baştan belli. Siz 2026 yılında tutarsa 2,7 trilyon faiz ödemesiyle Cumhuriyet tarihinin en büyük faturasını ödeyeceğinizi söyleyip, sonra da faiz dışı fazla miktarı üzerinden reklam yapamazsınız.
Bir ekonomi programı olur da, geçiş dönemi diye düşünürüz. Ortada temenniler manzumesinden ve gerçeklere tamamen sırt çevirmiş bir ekonomi yönetiminin, sürekli veren değil, daha çok alan olmaya soyunduğu bir ortamda işin içinden çıkılamaz.
Çıkılamadığı gibi kayıt dışı istihdamı ve ekonomiyi daha çok patlatacağını görmek için de ekonomist olmaya gerek yok. Türkiye’nin bir an önce silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Zira bu gidişle ortada ne vatandaş kalacak ne de ona istihdam sağlayabilecek bir reel sektör.
Ekonomi yönetimi de bu gerçekleştikten sonra, herhalde oturup, kimsenin inanmadığı rakamlarıyla pişpirik oynar.
