Sosyal Medya

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Boş umut dağıtmayın…’

23 Aralık 2025

Yılın sonuna geldiğimizde bizim boş umut tayfası yine harekete geçti. 2026 yılının ne kadar iyi geldiğini anlatıp, yine boş umut dağıtıyorlar. İnsanların umutlu olmasının, meselelere pozitif yaklaşmasının önemli olduğunu ben de düşünüyorum.

Fakat bunu gerçekçilikten kopmuş bir vaziyette anlatırsanız, dizilerden tarih öğrenmekten çok farkı kalmaz. 2026’nın bu yıla oranla ne kadar iyi geldiğini anlatanlar, önce 2025 yılının hasarlarının ve olası yeni yıl risklerinin üzerinde durmalıdır.

Piyangocu bir kafayla rasyonellikten uzak dağıttığınız umut tacirliğe girer. Bunu pandemi sonrasında Çin’in bütün siparişlerini alacağımızı söyleyerek de yaptılar, sonra buna inanıp kapasite artışına girenler batma gerçeğiyle yüzleştiler.

Avrupa ile Rusya’nın kriz yaşamasından çok fayda sağlayacağımızı anlattılar, sonra hayatın gerçekleri ortaya çıkınca toz oldular. 2025 yılının çıkış yolu olduğunu dile getirdiler, insanlar ve firmalar konkordato ya da icra dosyaları ile yüzleşti.

Elbette süreç önünüze bazı fırsatları getirir. Ama fırsatlar durumu iyi analiz edip, süreci iyi okuyup, sonrasında da gereğini yapanların yararlanabileceği bir başlıktır. Siz yerinizde dururken, zenginlik oluşacağını söyleyenler bilin ki doğruyu söylemiyorlar.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelecek sene yüzde 20’nin altında enflasyon göreceğimizi anlatıyor, ama enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığı tartışmasına girmiyor.

Ortaya çıkan maliyet farkını, kur riskini dile getirmiyor. Bunun nasıl yönetilebileceği, ancak farkındalığınızla sonuç alabileceğiniz bir başlıktır. TİM Başkanı sene sonu ihracattan söz ediyor, rakam yükseltiyor ama dış ticarette çarpık yapının ve aşırı değerli TL’nin ortaya çıkarttığı hasarı nasıl giderecekleri konusuna değinmiyor.

Gelecek yılın reel sektör ve üretime ekonomisi adına reform yılı olacağı anlatılıyor, ama bugüne kadar nasıl bir reform yapılıp yapılmadığının hesabı verilmiyor. İfade ettiğim gibi salt umutlu olmak başka, umudu rasyonel fırsatlarla ve gereğini yaparak beslemek başka bir iştir.

Hayalleri olmak başka, hayalperest olmak başka kavramlardır. İnsanların geçinemediği, satın alma gücünün çöktüğü bir ortamda işine gelince iç piyasadan bahseden, işine gelmeyince ihracattan söz eden, kafası karışmış, programsız ekonomi yönetim anlayışlarıyla bu işin içinden çıkamayız.

Türkiye’nin bir an önce kendi gerçekleriyle yüzleşmesi, elindeki malzemeyi masaya koyması, insanlarının satın alma gücünü esas alan, tercihlerinde üretimi ve bireyleri esas alan bir anlayışa bürünmesi, kumarhane ekonomisinden çıkması ve tüm bunları da envanter çalışmaları başta olmak üzere sağlıklı bir yol haritasına oturması ihtiyacı var.

Aksi takdirde kimsenin inanmadığı verilere tek tarafından bakıp, çocuk oyalarcasına açıklamalar yapmak, boş umutlar dağıtarak insanların kıt kaynaklarını da yanlış kullanmalarına yol açmak iyilik değil, aksine büyük kötülüktür.

[email protected]

 


İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan:  Yüzyılın projesindeki yabancı kim?Çetin Ünsalan:  Yüzyılın projesindeki yabancı kim?

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan:  Tarıma gözümüz gibi bakalımÇetin Ünsalan:  Tarıma gözümüz gibi bakalım

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan:  Vermeden alan el

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan: Yabancı sermaye beklerkenÇetin Ünsalan: Yabancı sermaye beklerken

Çetin Ünsalan:  Vermeden alan el

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları