Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Bir miktar yükselme…’
19 Eylül 2025Merkez Bankası’nın 250 baz puan faiz indirimi yaptığı toplantının tutanakları geldi. Ön plana çıkarılan okulların açılması, bununla bağlantılı olarak hizmet ve genel anlamda gıda fiyatları kaynaklı enflasyonun eylül ayında bir miktar yükselmesine dair öngörü…
Mesele o kadar garip bir hal aldı ki, rakamın inandırıcılığı kalmamış, ülkeye miktar tartışması yaptırıp, öngörü paylaştırıyorlar. Gerçeklik ilkesinin tamamen ortadan kalktığı bir ortamda, bunun nedenleri üzerinde ise durmaya nedense bir türlü sıra gelmiyor.
Ya gerçekten algıyı değiştirirlerse enflasyon başta olmak üzere ekonominin gerçekten düzeleceğine dair garip bir kanaate kapılmışlar ya da bu rakamları az – çok tartışmalarının gölgesinde normalleştirmeye çalışıyorlar.
Merkez Bankası’nın veri tartışması açmadığı bir ortamda, öngörülerinin ve toplantıda tartışılanların objektifliği ciddi bir soru işaretidir. Fakat vatandaşından sanayicisine kadar tüm kesimlerin derdine yabancılaşmış, rakam tutkusuna kapılmış ekonomi yönetiminin uhdesinde, gerçeklikten uzak bir biçimde değerlendirme paylaşıyorlar.
Konunun kritik yanı, bir istatistikten ya da raporlamadan değil, para politikası kurulu gibi ciddi bir yapıdaki tartışmaların çıktısından bahsediyor olmamız. Şayet burada gerçeklere gözler yumulmuşsa, faturanın daha da ağırlaşacağı su götürmez bir gerçek haline dönüşüyor.
İş bununla da bitmiyor. Yani içeride kendi kendimizi ikna etmenin yoluna gitmişken, Hazine ve Maliye Bakanı yurtdışı toplantılarda, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da Kırgızistan’da rakamlar üzerinden bir başarı hikâyesi yazıyor.
Oysa bilmiyorlar ki, bilhassa Şimşek’in bulunduğu toplantılardakiler, dile getirmeseler de Türkiye ekonomisinin potansiyelini de, risklerini de ondan iyi biliyorlar. Çünkü röntgeni çekmişler, sadece söylemlerde bir değişiklik olup olmayacağına bakıyorlar.
Diğer coğrafyalardaki yatırımcıların da çok farklı bir yapıda olmadığına emin olabilirsiniz. Çünkü bu girişimci, uluslararası yatırım yapma kasına sahipse, açıklananların ötesinde o pazarda yaşananlara da bakar.
Yani rakamları düzeltmeniz bir işe yaramaz. Olan bütün bunun faturasını ödeyen, vergi gideri artarken, hizmet getirisi düşen, satın alma gücünü kaybederken zenginleştiği anlatılan vatandaşa oluyor.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantı tutanaklarına yansıyan, eylül ayının tariflemesindeki ‘enflasyondaki bir miktar yükselme’ zaten yurttaşın iliklerine kadar yaşadığı bir gerçek.
Daha fenası mukayese duygusunu yitirmiş halde. Yani bir ürün ya da hizmetin fiyatının pahalı ya da ucuz olup olmadığını artık tartamıyor. Sadece ürünün etiketindeki rakamın kendi bütçesine uygun olup olmadığına bakar, eğer uymuyorsa ve elzem bir tüketim başlığı ise de, mümkünse kredi kartıyla ödemenin, değilse kısıntıya giderek yoksunluğunu derinleştirmenin peşine düşüyor. Ekonomi yönetiminin ise anlamadığı tam da bu nokta. Gerçekler…