Çetin Ünsalan: Yabancı sermaye beklerken
3 Kasım 2025Hayaller aleminde gezen bir ekonomi yönetimi, insansız ve firmasız bir ortam yaratan yaklaşım, kapı kapı dolaşıp para bulamayan bir eylem ve temenniler manzumesini ekonomi programı zanneden bir eylemsizlik içinde ülkeye serseri paralar ya da yok pahasına pazarıyla birlikte şirket alanlar dışında yabancı sermaye gelmiyor.
Her gittiği yerde açık davet yapan Bakan Şimşek’in sözleri ne yazık ki sonuç vermiyor. İktisadi olarak zaten sorunların olduğu, ama hukuksal sıkıntılar dile getirilince TÜSİAD yönetimini nasıl susturacağını bilemeyerek ülkeyi daha zor duruma sokan bir görüntüyü yok sayamayız.
Aslında olaylardan veya ekonomik tablodan çok, tavır ve keyfiyet görüntüsü bu ülkeden sermayenin uzaklaşmasına neden oluyor. Daha tehlikeli olan ise sadece yabancı sermaye elde edememek değil, yerli sermayenin de doğrudan ya da finansal olarak kaçtığı bir görüntü vermeye başladık.
Kapı kapı para ararken, tekrar maliyetini bilmediğimiz swap anlaşmaları ile, carry trade tarzı serseri paralara sığınan bir ekonomi anlayışının, içerideki firmaları da ‘haliniz nedir’ diye sormadan sıkboğaz etmeye devam ederseniz, öte yandan kuru baskılamak adına TL yakar, bunu da satın alma gücünü yitirmiş insanlara ödetmeye kalkarsanız kimse o pazarda yer almak istemez.
Çünkü hiçbir yabancı sermaye sadece sunduğunuz olanaklara gelmez. Türkiye gibi hub olma özelliğine sahip ülkeler önemli midir? Elbette önemlidir. Ama yatırımcı bir ülkeye giriyorsa, o ülkenin iç pazar hareketliliği olup olmadığına da bakar.
An itibariyle Türkiye’de iç pazar tamamen tıkanmış durumda. Dönen ekonomi de ya kredi ile ya da beyaz yakanın yatırım yapma umudunu yitirmesiyle günlük tüketime yönelmesiyle idame oluyor.
Ayrıca buradaki aşırı borçlanmanın, gelecekteki iç tüketim özelliğini de ortadan kaldırdığını göz ardı etmemek lazım. Daha basit bir sağlamasını yapalım. Türkiye’de sanayiyi neden Anadolu’ya kaydıramıyoruz?
Tüm teşviklere rağmen, Anadolu’daki firmalar neden büyükşehirlere doğru kayıyor. Elbette çok sebebi var. Ama temel sebeplerinin başında gittiğiniz ilde de bir ekonomik döngünün olup olmadığına bakarsınız.
Şayet o il göç veriyorsa, ki bu da ekonomik yaklaşım olarak sergilendi, iç pazardan personel ihtiyacının karşılanamamasına kadar bir dizi problemi önünüze getireceği için, üretimlerinizi de tüm teşviklere rağmen taşımaktan imtina edersiniz.
Peki sizin kendi memleketinizde yapmadığınızı, hangi koşulların daha büyük bir resim verdiği yapıda, yabancı yatırımcılar sizin ülkeniz için yapar mı? Mesele burada da bitmiyor. Hukuk ve hukuka güven zannedildiğinden önemli.
Bunu dile getiren TÜSİAD yönetimine yapılmayan kalmadı ama, bakın raporlar ne diyor? “Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project – WJP) yayımladığı 2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü alanındaki performansında son on yılın en düşük seviyesine gerilediğini ortaya koydu.
Rapora göre Türkiye, 143 ülke arasında 118’inci sırada yer aldı. Böylece Türkiye, 2024’teki 117’ncilik derecesinden bir basamak daha gerileyerek küresel sıralamada alt sıralara indi. Bu, 10 yılda 38 basamaklık gerileme anlamına geliyor.”
Yabancı sermayeyi ararken bu fotoğrafın etkili olmayacağını mı düşünüyorsunuz? Öyleyse yine hayaller alemindesiniz demektir.
