Çetin Ünsalan: “Sanayiye tarım muamelesi”
5 Ağustos 2025Bir ülkede sektörlerin birini ihmal edip, diğerini öne çıkabilir misiniz? Şayet öne çıkarttığınız sektör dünyada alternatifsiz olduğunuz bir alan ise kısa bir dönem bunu tartışabilirsiniz. Ama bu şartlar altında bile bunu bir ekonomi modeli olarak uygulayamazsınız.
Nitekim gelişmiş ekonomilere baktığınızda sanayisinden yazılımına, teknolojiden tarıma kadar her alanda eşgüdümlü gelişmelere imza attığını görürsünüz. Bizde öyle bir model oluştu ki, inşaat hariç hiçbir sektörü önemsemez hale geldik.
Hatta olayı abartıp, bu yanlıştan kaynaklanan yapıyı düzeltmek için de tekrar konut projeleri ya da inşaat temelli çılgınlıklar açıklamayı alışkanlık haline getirdik. Fakat şimdi sanıyorum faz atladık.
Eskiden en azından dile getirilmezdi, şimdi açıktan sektörlerin çok da önemli olmadığı ya da gelişmiş ekonominin doğal sonucu olduğu anlatılmaya başlandı. Bunu ilk cari açık meselesinden hatırlıyoruz.
Cari açık, bizim ekonomik yapımız nedeniyle kök neden sayılabilecek dış ticaret açığı dile getirilip, finanse edilmezse büyük sorunlara neden olacağını söylediğimiz yıllarda, bunun gelişmenin bir çıktısı olduğu söyleniyordu.
Neden? Çünkü dünyadaki parasal genişlemeden biz de payımızı alıyorduk. Bu yapı sonsuza kadar devam edecek zannettiler. Sonra işler tersine döndü, bu sefer ekonomi daraldığı için azalan cari açık rakamını, dün artmasını başarı olarak anlatanlar, azalmasını başarı diye konuşmaya başladılar.
Bütün bu sürecin en başında tekstil sektöründen çıkmamız gerektiğini söylendi. Oysa Türkiye’nin dünyada ilk beşe giren başka bir sektörü halen yok. Alternatifini hazırlamadan geçiş yapmaya kalkmak intihardan başka bir şey olmazdı.
Yetinmediler, tarımın çok da önemli olmadığını dile getirmeye başladılar. Hatta köyleri mahalle yapıp, buradan para toplamanın derdine düştüler. Ülkedeki nüfusun yüzde 80’inin büyükşehirlerde yaşamasını gelişmişlik göstergesi diye anlattılar.
Uzunca bir süre mesela yazılımı adam yerine koymadılar. Birkaç oyun şirketi yüksek yatırım alana kadar, tüm bu alanları bile boş iş olarak görüyorlardı. Sonra paranın tadını alınca, gözlerini buraya diktiler.
Şimdi sıra sanayiye geldi. Bugün dönüşen ekonomiye adaptasyonu, verimliliği, sürdürülebilirliği konuşulması gereken bir sektörü gözden çıkarttıklarını anlıyoruz. Önce enflasyondan bahsederken Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, bir konuşmasında maliyet artışının burada olduğunu, bunun da çok abartıldığını söyledi.
Ardından maliyetlerini yok sayılması istendi. Şimdi de talepleri görmezlikten geliniyor. Ama en acısı sanayide insanların çalışmaktan vazgeçip hizmetler sektörüne kaymasını, gelişmiş ülke olmanın gereği gibi anlatıyorlar.