Sosyal Medya

Çetin Ünsalan: Çok ılımlı gördüm sizi

2 Haziran 2025

Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde büyüyünce, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten ‘ılımlı büyüme’ yorumu geldi. Hatta ılımlı da olsa büyürken dezenflasyon sürecini de devam ettirdiğini söyledi.

 

Zaten ekonomiyi de astrologlar yorumluyor. Bu ılımlı büyüme hangi gezegenin, yıldızla hasbıhal eden komşusu bilmiyorum ama, işsizlik artarken azaltan, ki son veri öyle de demedi, enflasyon artarken rakamla dezenflasyon yaşatan, dış ticaret açığı patlarken, ihracattan konuşan, firmalar kıvranırken, sanayi alanını çok önemli görmeyen yaklaşım bunu da ılımlı bulmuş çok mu?

 

Hatta ortaya çıkabilecek etkilere yönelik tedbirler de alıyorlarmış. Kimin için: Carry trade camiasına yönelik mi? Çünkü hemen arkasından saydığı ve desteklediklerini söylediği yatırım, üretim, istihdam ve ihracat cephesinden durum pek öyle gözükmüyor.

 

Gelelim ılımlı büyümeye… Öncelikle yüzde 5 ortalamanın altındaki her oran, Türkiye için küçülme anlamını taşır. Ortalama da bu oranı bulup, doğru işler yaparak üzerine çıkmanız gerekirken, bizim adımıza daralma olabilecek oranları, başına ılımlı katarak aklayamazsınız.

 

Mesele burada da bitmiyor. Büyümenin dağılımına baktığınızda tarım ve sanayinin eksi verdiği, inşaat sektörünün anlaşılamaz bir biçimde yüzde 7,3 büyüyerek ortalamayı yükselttiği bir büyümenin neresinde üretim var? Zira inşaatın bu kadar büyümesi için, en azından bunu lokomotif etmiş 250’yi aşkın piyasanın, yani sanayinin de büyümüş olması gerekmez miydi?

 

Maaş ödemelerinin payı yükselttiği, hane halkı harcamalarının yüzde 2 ile artı katkı sağladığı bir ortamda, lego yaparak ve harcamayla büyümüşsünüz demektir. Hatta iş burada bitmiyor. Şayet büyümeniz üretime, tarıma, sanayiye dayanmıyorsa ve tüketim esas ise, orada da insanların satın alma gücünün düştüğünü dikkate alarak yorum yapmanız gerekir.

 

Yani Türkçe tercümesi, insanlar daha çok mal ya da hizmet satın alarak bu tüketimi gerçekleştirmemişler. Daha az ürüne daha çok para ödedikleri için, sanki baz etkisiyle daha fazla tüketim yapmışlar gibi bir yanılsama ortaya çıkarmışlar.

 

Tek bir örnek verelim. OECD Raporu’na göre emeklilerimiz durumuna baktığımızda rakiplerimiz olan Almanya, Fransa, İspanya, İtalya gibi ülkelerin yüzde 15 seviyesine düşmüşsek, dünün Balkan ülkeleri bizim üzerimizde emekli maaşı alır haldeyse, rapora göre Avrupa’da emekli maaşı düşen sadece İrlanda ve Yunanistan ile birlikte üçüncü ülkeysek burada ılımlı bir tanımlama yapmak mümkün mü?

 

Hatta 2016’ya kadar asgari ücretin üzerinde emekli maaşı olan, sonrasında güdükleştirilmiş bir asgari ücretin bile yarısına inen emekli maaşlarıyla nasıl bir büyüme hikâyesi yazdığınızı düşünüyorsunuz. Daha güncel konuşmak gerekirse, ülkedeki açlık sınırının yarısında maaş vermiş insanları görmüyor musunuz?

 

Bu ülkede üreteni de tüketeni de, çalışanı da işvereni de, emeklisi de öğrencisi de herkes sıkıntıdaysa ve geçinemiyorsa, ona ılımlı büyüme diye bir yorum yaparak açıklama getiremezsiniz.

 

[email protected]

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları