Sosyal Medya

Arda Tunca Yazdı…’Fed Faizi, Enflasyon ve İşsizlik Arasında Sıkışırken’

7 Aralık 2025

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararlarını belirleyen Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC), haftaya kritik bir toplantı ile giriyor. Piyasaların ezici çoğunluğu, üst üste üçüncü kez 25 baz puanlık bir faiz indirimi bekliyor. Bu adım gerçekleşirse, federal fonlama faizi üç yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesine inecek.

Görünürde teknik olan bu kararın arka planında, sert bir iktisadi tartışma yatıyor: Enflasyon mu öncelik olmalı, yoksa zayıflayan işgücü piyasası mı?
ABD İşgücü İstatistikleri Bürosu’na (BLS) göre, Eylül ayında tarım dışı istihdam artışı yalnızca 119 bin kişi oldu. Nisan ayından bu yana istihdam artışı neredeyse durma noktasında. İşsizlik oranı %4,4 seviyesinde. İstihdam artışı sağlık, sosyal hizmetler ve yeme–içme sektörlerinde yoğunlaştı. Taşımacılık, lojistik ve federal kamu istihdamında ise kayıplar yaşandı.

Bu tabloya özel sektör verileri de eşlik ediyor. Son haftalarda özel şirketlerin yayımladığı istihdam göstergeleri, ABD’de işe alımların belirgin biçimde yavaşladığını ortaya koyuyor. ADP verilerine göre, Kasım ayında özel sektör istihdamı 32 bin kişi azaldı. Bu, 2023’ten bu yana görülen en sert aylık daralma. Bu veri kritik. Zira, Fed’in resmi BLS verilerinden önce özel sektördeki eğilimi çok daha erken yakalayabiliyor. Üretken sektörlerdeki çözülme geçici değil, “yapısal bir soğuma” niteliği taşıyor.

Enflasyon Dirençli, Ama Talep Artık Güçlü Değil

ABD’de enflasyon, 2021 baharından bu yana Fed’in yüzde 2’lik hedefinin üzerinde seyrediyor. Buna karşılık, klasik talep kaynaklı enflasyon dinamiği artık belirgin değil. Faizler yüksek, konut piyasası baskı altında, kredi büyümesi zayıf. Buna rağmen fiyatlar yapışkan.
Enflasyonun esas olarak arz kaynaklı, jeopolitik ve şirketlerin fiyatlama gücüyle belirlenen bir yapı kazandığını düşünmek çok mümkün. İstihdam piyasası üzerinde de yapay zekanın artan etkilerini takip edebilmek de mümkün. Bu şartlar altında, “faiz indirimi enflasyonu düşürür” iddiası iktisadi olarak zayıflıyor.
Fed’in görevi iki başlıkta tanımlıdır: fiyat istikrarı ve azami istihdam.
Klasik Phillips eğrisi çerçevesinde, faiz artışları enflasyonu düşürürken işsizliği artırır. Ancak, son on beş yılda bu ilişki bozuldu. Bugün ulaşılan noktada hem enflasyon hedefin üzerinde, hem de işgücü piyasası soğuyor.
Bu durum, klasik para politikasının sınırlarına gelindiğini gösteriyor.

Fed’de Görüş Ayrılıkları 
Bu toplantıyı farklı kılan bir diğer unsur, komite içindeki görüş ayrılıklarının açık biçimde kamuoyuna yansımasıdır. Bir grup, işsizlikteki yumuşak ama kalıcı bozulmaya odaklanıyor. Diğer bir grup ise, enflasyonun hâlâ kontrol altına tam anlamıyla girmediğini savunuyor
Eğer faiz indirimi gelirse, bu karar teknik değil, siyasi-iktisadi bir tercih olarak okunabilecektir.

Çarşamba Günü Açıklanacak Projeksiyonlar Kritik
Fed, faiz kararından bir gün sonra enflasyon, büyüme ve faiz patikasına ilişkin yeni projeksiyonlarını da yayımlayacak. Bu tablo, 2026’ya uzanan dönemde Fed’in nasıl bir yol haritası gördüğünü ortaya koyacak.
Asıl kritik siyasi kırılma ise 2026 Mayıs ayında yaşanacak. Jay Powell’ın görev süresi sona erecek ve yerine Trump’ın belirleyeceği bir isim geçecek. En güçlü aday olarak Kevin Hassett öne çıkıyor. Hassett, Trump’a yakınlığı ve agresif faiz indirimleri yanlısı duruşuyla biliniyor. Durum, 2026 sonrası dönemde Fed’in bağımsızlığına ilişkin yeni tartışmaları şimdiden gündeme getiriyor.

Fed’in Bilançosu: Parasal Sıkılaştırma Sona Erdi
Yakından izlenmesi gereken bir diğer başlık ise Fed bilançosu. Fed, iki yıldır sürdürdüğü niceliksel sıkılaştırma (quantitative tightening) programını bu ay itibarıyla sona erdirdi. Fed, elinde tuttuğu Hazine tahvillerinin miktarını kademeli olarak azaltmıştı.
Yeni bir bilanço genişleme sürecine dönülüp dönülmeyeceği, 2025–2026 döneminin küresel likidite koşullarını belirleyecek ana unsur hâline gelmiş durumda.
Fed faiz indirirse, hisse senetlerinde kısa vadeli rahatlama, Dolar’ın değerinde sınırlı zayıflama ve tahvil getirilerinde düşüş görülebilir.
Orta vadede zayıf istihdam, yapışkan enflasyon, yüksek borçluluk ve verimlilik problemi önemli risk unsurları olarak duruyor.
Bu tablo giderek stagflasyona benzeyen bir geçiş rejimi mi ortaya koyuyor? Cevap için henüz erken. Ancak, bu soruyu aklımızın bir köşesinde tutalım.

Faiz İndirimi Ekonomiyi İyileştirmez, Sadece Zaman Kazandırır

Fed’in önündeki mesele artık yalnızca teknik bir para politikası ayarı değil. Yapısal bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Enflasyon kalıcı, üretken sektörlerde istihdam zayıf, hizmet sektöründe verimlilik düşük, kamu harcamaları yüksek, borç sürdürülebilirliği kırılgan.
Bu koşullar altında yapılacak her faiz indirimi, ekonomiyi iyileştiren bir önlem olmayacaktır. En kitik konu, faizle istihdam piyasası arasında zayıflayan korelasyon. Bunu görmeden atılacak her adımın maliyeti tüm dünya ekonomilerinde güçlü etkiler yapacaktır.

Kaynakça
● U.S. Bureau of Labor Statistics (2025). Employment Situation – September 2025 Report
● ADP Research Institute (2025). National Employment Report – November
● Federal Reserve Board (2024–2025). FOMC Statements and Summary of Economic Projections
● Blanchard, O. (2023). Inflation, Monetary Policy and the Post-Pandemic Economy
● BIS Annual Economic Report (2024)
● IMF World Economic Outlook (2024, 2025)

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları