Sosyal Medya

3,2’lik artışa hokus pokus

20 Ağustos 2025

Gerçekten garip bir ülke olduk. Firmalar zorlanmıyor. İnsanlar geçinebiliyor. Enflasyon düşerken işsizlik azalıyor. Kamu eliyle yapılan zamlar ya da vergi arttırımları fiyatlara hiç etki etmiyor.

 

Üreticinin maliyeti birden buharlaşabiliyor. Dolar / TL kuru 40 – 41 arasında dolaşırken, ülkenin ekonomik büyüklüğü artıyor, ama TL yakıldığı için bütçe zararlarında rekora koşulurken, bu da büyük ölçüde çöpe ekmek atıldığı için oluyor. Neden? Çünkü ülkede israfın tanımı bu. Sorun mu? Evet. Ama tarihsel açıkların izahı herhalde bu olamaz.

 

Son olarak işsizlik açıklandı. Geleneksel olarak insanları işsiz saymayan yapıyı elbette sergilediler. TÜİK aynı bülten içinde farklı bilgiler vererek, işsizliği tek hanelerde göstermeyi nasıl başarıyor, şaşırtıcı.

 

Aslında şaşırtıcı da doğru bir tanım değil. Herkes neyin ne olduğunu biliyor. Ne diyordu Kohen şarkısında? “Herkes biliyor geminin su aldığını. Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu.”

 

Düşünsenize bir ülkede işsizlik yükseldi denilerek yüzde 8,6 açıklanıyor ama geniş tanımlı, hatta yeni tanımıyla atıl iş gücü yüzde 32 oluyor. Hem de aynı bülten içinde. İş bununla da bitmiyor.

 

Yine aynı bültende Türkiye’de işsizliğin ikinci çeyrek itibariyle yüzde 0,3 yükseldiği belirtiliyor. Ama işsiz sayılmayanların oranına baktığınızdaki artış yüzde 3,5. Yani sadece insanları işsiz olarak saymamakla kalmıyorlar; bir de yükselişi de yok sayıyorlar.

 

Peki bunun karşılığı ne? Geçinemeyen, evine ekmek götüremeyen insan sayısındaki artış. Hatta bunlar işsiz sayılmadığı için, çalıştıkları dönemde kumbaraya attıkları paradan, yani işsizlik fonundan da yararlanamıyorlar.

 

Bir diğer tanımıyla kendi paralarıyla işsizliklerini tolere edemedikleri gibi, bir de iktidarın akıl almaz harcamalarına finansman veriyorlar. Üstelik sıfır faizle. Kanıtı mı? Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneğini hatırlayın.

 

İşverene verildi değil mi? Yapılan harcamanın tamamı da işsizlik fonundan karşılandı. Olağanüstü dönemlerde kaplar arasında değiş tokuş yapabilirsiniz. Ama sonra kullandığınız parayı mümkünse faiziyle yerine koyarsınız.

 

Bırakın faiz ödemeyi, parayı yerine bile koymadılar. Hokus pokus, fonu kullanıyoruz. Merak etmeyin konu sadece çalışanlarla da ilgili değil. Reel sektörün de durumu sıkıntılı. Belli bir zümreyi kenara ayırırsanız, iflaslar, ödeme zorlukları, konkordato ve zincirleme etkileri sürekli gündemde.

 

Daha garip olan ise, ihtiyacı kadar büyümeyen, büyüdüğü tüketim kaynaklı, reel sektörü kan ağlayan bir ülkede, hem işsizlik sorunu ortaya çıkmıyor; hem de reel sektör bilançolarından oluşan borsa coşkulandıkça coşuyor. Her şey bir garip, ama asla şaşırtıcı değil. Neden mi? Kohen’in sözlerini hatırlayın: Herkes biliyor…

 

[email protected]

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları