FÖŞ yazdı: “Mutlak buhtan”ın ötesi ekonomik buhran mı?
30 Haziran 2025Türkiye siyaseti açısından gerçekten tarihi bir haftaya giriyoruz. Bugün Ankara’da bir mahkeme, CHP’nin bir önceki kurultayında usulsüzlük yapılıp yapılmadığına dair davacı ve davalıların argümanlarını dinleyecek. Aşağıda ele aldığım ve gerçekleşme olasılığı %60 olarak görülen kötü senaryolarda, Erdoğan CHP’ye neredeyse ölümcül bir darbe indirmiş olacak; bu da rekabetçi demokrasinin sonu anlamına gelir. Kötü senaryolarda, önce resesyon sonra kış aylarında döviz şoku gündeme gelebilir.
Bu dava aynı zamanda CHP’nin cumhurbaşkanı adayları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel açısından da büyük önem taşıyor; çünkü bu isimlerin adaylıkları engellenebilir ve bu da Erdoğan’ın yeniden seçilme şansını ciddi biçimde artırabilir.
Erdoğan açından büyük risk ise “mutlak buhtan”ın ekonomik buhrana yol açması. Muhalefete yakın duran ekonomistlerin öne sürdüğü bu savı mahkemenin alabileceği kararlarla harmanladım. Evet, Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve dönmesi ve/ya partiye kayyum heyeti atanması hemen değil, ama yıl sonuna doğru ekonomik krize neden olabilir.
Ekonomi yavaşlıyor ama hala güçlü
Önce karar öncesi, ekonominin nabzını tutalım: Adının kullanılmasını istemeyen ama çok güvendiğin bir uzmana göre: “Tüketici güveni hariç tüm göstergeler ikinci çeyreğin birinciden daha zayıf olduğunu ortaya koyuyor. Bununla birlikte, kötüleşme çok dramatik değil. Nisan ayının tamamı ve Mayıs’ın kısmen açıklanmış verilerine dayanarak ikinci çeyrekte sıralı (çeyrekten çeyreğe) %1 civarında bir büyüme hesaplanıyor.
Öte yanda, şu anda nowcast modeline dahil edilmeyen Temmuz verileri, derin bir güven şoku tetikleyerek resesyon/kur şokunu gündeme taşıyabilir.
İmamoğlu’nun tevkif edilmesinde bu yana döviz rezervleri ancak kısmen toparlandı, üstelik Temmuz’a geldik ki, özel sektörden TCMB kasasına döviz akıyor olması lazım. Halbuki : “Rezervler, 20 Haziran haftasında düştü ve günlük verilerin de işaret ettiği üzere, geçen haftanın 4 günü boyunca bu eğilim devam etti. Orta Doğu’daki gerilimin başladığı ve CHP davasının gündem girdiği son 9 gün boyunca, brüt ve net rezervlerdeki kümülatif düşüş sırasıyla yaklaşık 2,7 milyar dolar ve 4,5 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bunun önemli bir kısmı altın rezervlerinin değerlemesinden kaynaklanıyor olabilir.
Gelelim enflasyon cephesine: Koç Ü ve TCMB sektörel anketleri enflasyon beklentilerinin genel olarak yüksek seviyelerde seyrettiği ancak belirli bir yavaşlama eğilimi sinyali verdiği konusunda hemfikir. Hanehalkı ve reel sektörün beklentileri arasında bazı nüanslar bulunuyor. Reel sektör temsilcileri, makroekonomik politikaların ve kur istikrarının etkisiyle daha temkinli bir iyimserlik taşıyor olabilir, ama onların dahi 12 ay sonrası enflasyon öngörüsü ankete göre 35-40% arsında!
Bu girizgahın ardından dönelim mutlak buhtan davasına:
Mahkemenin önünde dört seçenek var ve bunları aşağıda Erdoğan açısından risk-getiri profiliyle birlikte tartışacağım.
Senaryo 1: Sanıkların beraati veya mahkemenin çekilmesi (Olasılık: %10)
Türkiye siyasetinin ilk kuralı: Beklenmeyeni bekle. CHP’yi en zayıf yerinden yakalamışken Erdoğan neden mahkemeye beraat ettirsin? Üç önemli nedeni var:
- Hukuki argüman: Birçok saygın anayasa hukukçusu ile birlikte Yüksek Seçim Kurulu’ndaki (YSK) AKP temsilcilerinden Recep Özel (Özgür Özel ile bir ilgisi yok), bu tür parti içi ihtilafların yalnızca YSK tarafından çözümlenebileceğini, mahkemelerin yetkili olmadığını ve yasada kurultayın “yok hükmünde sayılması”na ilişkin bir düzenleme bulunmadığını savunuyor. Yani hâkimler bu topu YSK’ya atmak üzere davadan çekilebilir.
- Bahçeli etkisi: Bahçeli’nin de katkısıyla Erdoğan, CHP’yi öldürmenin aynı zamanda barış sürecini de öldürmek anlamına geldiğini ve bu nedenle ileride erken seçim kararı alınması gibi konularda CHP’nin işbirliğine ihtiyaç duyabileceğini son dakikada fark edebilir. Ek olarak, şu ana kadar AKP-MHP ittifakı TBMM’de 360 sandalye sayısına ulaşmak için milletvekili transferi yapamadı. Aksine, DEVA Partisi’nden iki vekil istifa ederek muhtemelen CHP’ye geçiyor.
- Ekonomiye etkisi: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Akçay ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, CHP’ye yönelik sert bir saldırının güven kaybı yaratacağını, bunun da yılın en önemli döneminde (turizm gelirleri) ekonomik performansı olumsuz etkileyerek Erdoğan’ın seçilme şansına zarar vereceğini kendisine anlatabilir.
Senaryo 2: Mahkeme kararını sonbahara erteleyebilir (Olasılık: %30)
Bu senaryonun Erdoğan’a sağladığı çeşitli avantajlar var:
- Olumsuz bir kararın yaratacağı güven şoku ötelenir, böylece Merkez Bankası Temmuz ayında faiz indirebilir, yabancı sermaye girişleri ve döviz mevduatlarının TL’ye dönüşü hızlanabilir.
- Özel’in İmamoğlu destekli mitingleri yavaş yavaş ivme kaybediyor ve yaz aylarında halk ilgisini kaybedebilir. Erdoğan daha sakin sokaklar, düşen enflasyon ve güçlü rezervlerle sonbahar-kış aylarında saldırıyı yenbileyebilir.
- Bu arada barış sürecine odaklanabilir. PKK’nın silah bırakmamak için bahanesi kalmaz. Ankara kulislerinde Erdoğan’ın, Trump’ın Suriye’den Amerikan askerlerini çekmesini beklediği, bunun da Türkiye’nin Suriye Kürtleri üzerindeki yaptırım gücünü artıracağı konuşuluyor.
- Son olarak, CHP’ye barış karşılığında anayasa sürecine katılımı teklif edebilir. Özel, İmamoğlu serbest bırakılmadıkça görüşmelere katılmayı reddediyor ama partisinin bütünlüğünü korumak için taviz verebilir.
Dezavantajı, yaz boyunca Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla CHP’ye dönme fikrinden vazgeçebileceği ve böylece parti içi iktidar mücadelesinin sona erebileceği.
Senaryo 3: Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan olur (Olasılık: %35 civarı)
Senaryo 3 ve 4 toplamda %60 olasılık taşıyor ve bu senaryo biraz daha yüksek ihtimalle öne çıkıyor. Ancak bu karardan sonraki süreç o kadar karmaşık ve örneksiz ki, net olasılık atamak güç.
- Bu senaryonun gerçekleşme ihtimali arttı çünkü tabanın baskısına rağmen Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkanlığa dönmeye hevesli görünüyor. Güvenilir muhalif gazeteci Saygı Öztürk’e göre Kılıçdaroğlu, “bir yıl ila bir buçuk yıl” bu görevde kalmayı ve sonra yeni bir kurultaya gitmeyi planlıyor.
- Erdoğan için başka avantajlar da var: Kılıçdaroğlu, İmamoğlu destekli mitinglere gerek olmadığını ve sürecin mahkemeye bırakılması gerektiğini söylemiş. Ayrıca yeni anayasaya karşı olmadığını da belirtmiş.
Ancak bu senaryoda Erdoğan’ın ciddi dezavantajları da var:
- Kılıçdaroğlu, görevi kabul eder ama kısa süre sonra büyük baskı altında kurultay kararı alabilir ve bu kurultayda neredeyse kesin olarak kaybeder.
- Parti tüzüğüne göre, delegelerin beşte birinin imzalayacağı bir dilekçe, 45 gün içinde olağanüstü kurultay yapılmasını zorunlu kılar. Kurultaya katılan delegelerin %50 + 1’iyle genel başkan seçimi kararı alınırsa Kılıçdaroğlu koltuğu bırakmak zorunda kalır, bu da Özel-İmamoğlu ekibine moral ve ivme kazandırır.
Senaryo 4: Kayyum atanır (Olasılık: %25 civarı)
Konuyu derinlemesine araştırdığımızda, mahkemenin kayyum heyetini tarafların önerdiği CHP’liler arasından seçmesi gerektiği anlaşılıyor. Mahkeme bu kurala sadık kalırsa, Erdoğan’ın kayyum heyeti üzerinde etkisi sınırlı olur.
Bu kararın Erdoğan açısından önemli bir yararı daha olabilir. “Legalist” bir parti olan CHP, aleyhe kararı temyize götürecek ve muhtemelen mahkemeden derhal yürütmeyi durdurma kararı talep edecek. Mahkeme bu isteği redderse, dava en üst mahkemede karara bağlanıncaya kadar kayyum heyeti CHP’yi yönetebilir. Baskın seçimdneeçekinen Özel ve ekibi Muharrem İnce’nin Memleket Partisi’ne gçer. Bu sürecin seçmen arasında kafa karışıklığı yaratıp, anket desteğinin kararsızlar lehine düşmesi olasılığı mevcut.
Benim açımdan bu senaryonun en kötü yanı kayyumun ne yapacağı ve ne zaman yapacağının net olamaması. Bazı uzmanlar heyetin 30-45 gün içinde yeni kurultayı toplaması gerektiğini savunuyor. Diğerleri ise sürecin ilçe kongrelerinden başlayıp tüm delegelerin yeniden seçilmesi gerektiğini, bunun da aylar, belki bir yılı bulabileceğini belirtiyor.
İlk sonuç kısa süreli bir CHP krizi anlamına gelir ve bu Erdoğan’ın işine gelmez. İkinci ihtimal ise bir yıl sürecek bir delege savaşını tetikler ve Erdoğan bu kaosu kullanarak baskın seçim kararı alabilir; çünkü kayyumla yönetilen bir parti seçimlere giremez.
Erdoğan için en büyük riskler zaten açık: Kayyum kararı, muhalefetin Özel-İmamoğlu ekseninde birleşmesini ve ülke genelinde, yaz sıcağına rağmen dinmeyecek protestoları tetikleyebilir.
Ayrıca bu karar yaz aylarında yeniden dövizleşmeye yol açabilir ve bu da Merkez Bankası’nın faiz indirim planlarını erteleyebilir. Bu ihtimal, İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası yaşananlarla da örtüşüyor.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir fark var: İmamoğlu’nun tutuklanması tamamen beklenmedik bir olaydı ve Erdoğan’ın CHP’ye yönelik ne kadar ileri gidebileceğini gözler önüne serdi. Mahkeme kararı ise çok önceden belliydi. Belki de kararın yaratacağı şokun büyüklüğünü belirleyecek olan, kararın kendisi değil, sonrasında yaşanacak toplumsal tepkiler olacak.
Yada, yatırımcılar ve mevduat sahipleri, belki de bu tiyatronun tamamını okuyarak şu sonuca varabilir: CHP’ye kayyum atanırsa, sıradaki hedef Mansur Yavaş ve Özgür Özel olur. Yani bu sadece tekil bir şok değil, uzun sürecek bir belirsizlik döneminin başlangıcıdır.
Bu algı yatırımcıların güçlü TL, TL-DTH getiri makası gibi teknik önceliklerinin önüne geçerse, yaşanacak olan şey birkaç ay içinde atlatılacak bir güven şoku değil; siyasi belirsizlik altında yavaş yavaş çöken bir ekonomi, artan dövizleşme, ortodoks politikalara olan güvenin sarsılması ve şirketlerin yatırım iştahının tamamen yok olması olur.
Reisi’me duyurulur.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]