FÖŞ’den Günün Yorumu: BM’den Küresel Ekonomiye Uyarı: Tehlikeli Bir Eşikten Geçiyoruz
17 Mayıs 2025Herkesin bir hobisi var ya? Benimki de boş zamanlarımda kredi derecelendirme kuruluşları ve ulus-üstü kurumların global ekonomik görünüm raporlarını okumak. Analiz felsefem her zaman önce Büyük Resmi görmeye çalışıp, sonra boşlukları ince fırçayla doldurmak oldu. Bu bağlamda kısmen “tarafsız” ya da “menfaat çatışması” içinde olmayan kuruluşların raporları yoluma ışık tutar.
Size yılbaşında bu yana okuduğum raporların kısa bir özetini sunayım: Tarife Savaşları sürdükçe, dünya ekonomisi yavaşlayacak. Bu kaçınılmaz. Ancak, bu gerginliğin küresel enflasyon üzerinde etkisi sınırlı kalacak, çünkü eş zamanlı olarak enerji başta emtia fiyatları düşüyor. ABD dolarının değer kaybı ise “kırılgan” olarak nitelenen, ya yüksek döviz borcu, ya da geniş cari açığı olan ekonomileri kısmen koruyor.
Bence global manzara doğru okunmadan Türkiye için de tahmin yapmak yanlış sonuçlar verebilir. Örneğin, ihracatımız döviz kuru kadar ithalatçı ülkelerin talep büyümesine de endeksli. Enerji fiyatları düşüp, Avrupa durgunlukta kaldıkça, güçlü TL politikasını geride bıraksak da, ihracatı artıramayız.
Elimdeki en yeni global görünüm Raporu BM Kalkınma ve Sosyal İşler Örgütü’nden. Onun bulguları da büyük resmi değiştirmiyor: Büyük belirsizlik, düşük büyüme ve artık gerilemesinin sonuna gelen enflasyon.
Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı, 2025 yılı için küresel ekonomiye dair oldukça karamsar bir tablo çizdi. Artan ticaret gerilimleri ve politika belirsizliklerinin dünya genelindeki ekonomik beklentileri önemli ölçüde zayıflattığı vurgulanırken, özellikle ABD’de yükselen tarifelerin küresel tedarik zincirlerini bozması, üretim maliyetlerini artırması ve yatırımları geciktirmesi bekleniyor.
Küresel Büyüme Yavaşlıyor
BM raporuna göre 2024’te %2,9 olan küresel ekonomik büyümenin 2025’te %2,4’e gerilemesi bekleniyor. Bu oran, Ocak ayı tahmininin 0,4 puan altında. Söz konusu aşağı yönlü revizyon, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomileri kapsıyor. Dış ticarete bağımlı ülkeler için düşen ihracat gelirleri, düşük emtia fiyatları, sıkılaşan finansal koşullar ve yükselen borç yükleri ciddi riskler oluşturuyor.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Tehlikede
Zayıflayan ekonomik görünüm, halihazırda hedeflerin gerisinde kalmış olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SDG) yönelik ilerlemeyi daha da sekteye uğratıyor. Yavaş büyüme ve süregelen hayat pahalılığı baskısı, eşitsizlikleri derinleştiriyor ve özellikle düşük gelirli haneleri orantısız biçimde etkiliyor.
Uluslararası Ticaretin Seyri Değişiyor
2025 yılında küresel ticaretin büyümesi, 2024’e göre %3,3’ten %1,6’ya düşecek. Tarife baskılarının etkisiyle birçok ülke ihracatta daralma yaşarken, bu düşüş dijitalleşme ve hizmetler ticaretindeki yükselişle bir miktar dengelenebilir. Ancak mal ticaretinde ikinci yarıda bir daralma öngörülüyor. Bu da taşımacılık, turizm ve diğer hizmetlere olan talebi olumsuz etkileyebilir.
Yatırım ve Finansman Akışlarında Durgunluk
Küresel yatırım büyümesi, yüksek faiz oranları ve belirsiz ticaret politikaları nedeniyle 2025’te zayıf kalacak. Artan piyasa oynaklığı ve azalan kalkınma yardımları, gelişmekte olan ülkeleri finansal kırılganlık açısından daha savunmasız hale getiriyor.
İşgücü Piyasalarında Direnç Sınırlı
Gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde işgücü piyasaları göreceli olarak dirençli olsa da, büyümenin yavaşlaması ve yatırımların düşmesi istihdam ve ücret artışını baskılayacak. Ayrıca yapay zekâ teknolojilerinin hızla yayılması, işgücü piyasasında daha büyük yapısal değişikliklere neden olabilir.
Enflasyon Düşüyor, Ancak Riskler Sürüyor
2025’te küresel enflasyonun %4’ten %3,6’ya gerilemesi bekleniyor. Ancak bu, Ocak tahmininden hâlâ 0,2 puan yukarıda. Tarife kaynaklı maliyet baskıları, tedarik zinciri şokları ve iklim değişikliğinin etkileri, tüketici fiyatlarında yukarı yönlü risk oluşturuyor. Petrol ve bazı emtia fiyatlarındaki düşüş ise enflasyonu sınırlı da olsa baskılayabilir.
Para ve Maliye Politikalarında Kısıtlar Artıyor
Merkez bankaları, artan ticaret savaşları ve piyasa oynaklığı karşısında zor kararlarla karşı karşıya. 2025’in başlarında gevşek para politikaları sürse de, ilerleyen dönemde artan enflasyon riski bu durumu zorlaştıracak. Gelişmekte olan ülkeler ise daralan mali alan nedeniyle ekonomik şoklara yeterince tepki veremiyor. Zayıflayan döviz gelirleri ve iç talep, kamu borçlarının yönetimini daha da karmaşık hale getiriyor.
Bölgesel Görünüm: ABD’den Çin’e, Afrika’dan Latin Amerika’ya
-
ABD: 2024’te %2,8 büyüyen ABD ekonomisinin 2025’te %1,6’ya gerilemesi bekleniyor. Artan tahvil getirileri ve politika belirsizlikleri yatırım ve tüketimi baskılıyor.
-
Avrupa Birliği: 2025 büyüme tahmini %1’e çekildi. Özellikle ABD’ye yüksek ticaret bağı olan ülkeler daha fazla risk altında.
-
Çin: 2024’te %5 büyüyen Çin ekonomisi, 2025’te %4,6’ya düşecek. Net ihracatta düşüş yaşanacak; iç talebi destekleyici önlemler öne çıkacak.
-
Japonya: 2025’te büyüme %0,7 olarak öngörülüyor. Tüketim zayıf, özel yatırımlar ise sınırlı kalmaya devam ediyor.
-
Bağımsız Devletler Topluluğu: 2025’te büyüme %2,5’e düşecek. Ukrayna savaşının çözülmemesi ve emtia fiyatlarındaki oynaklık kritik riskler.
-
Afrika: 2025 büyümesi %3,6 ile sınırlı kalacak. Ticaret gerilimleri, düşük emtia fiyatları ve kamu borçları büyümeyi sınırlandırıyor.
-
Doğu Asya: %4,9’dan %4,4’e gerileyen büyüme, özellikle ihracata dayalı ekonomileri zorlayacak.
-
Güney Asya: 2025’te büyümenin %5,3’e düşmesi bekleniyor. Hindistan %6,3’lük büyüme ile bölgenin lideri olacak.
-
Batı Asya: Petrol üretimindeki artış ve parasal gevşeme sayesinde 2025 büyümesi %2,8 olacak.
-
Latin Amerika ve Karayipler: 2025’te büyüme %2’ye düşecek. Dış talepteki daralma ve iç tüketimdeki zayıflama temel sorunlar.
-
En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC): Büyüme %4,1’e gerileyecek. ABD tarifelerinden en fazla etkilenen gruplar arasında yer alıyorlar.
Sonuç: Kırılganlık Artıyor, Sürdürülebilirlik Geriliyor
BM raporu, dünya ekonomisinin çok boyutlu krizlerle karşı karşıya olduğunu ve mevcut belirsizliklerin özellikle düşük gelirli ülkelerde eşitsizlikleri ve kalkınma açıklarını derinleştirdiğini gösteriyor. Enflasyonla mücadele ve sürdürülebilir kalkınma için eşgüdümlü ve kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesi gerektiği bir kez daha vurgulanıyor.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik koşulları için bize e-mail atın: [email protected]