Sosyal Medya

FÖŞ’ten Kapsamlı Piyasa Analizi: Türkiye’nin Riskleri ve 2026 Dolar Tahmini

16 Kasım 2025

Son videomun Gemini tarafında kaleme alınan değerlendirmesi

Atilla Yeşilada, sunumuna küresel ve yerel piyasalardaki son gelişmeleri analiz ederek başladı. Programın ana eksenini, Türkiye ekonomisindeki yeni verilerin yarattığı dengeler, kripto ve sanal bahis platformlarına yönelik hızlanan operasyonların arkasındaki gerçek nedenler ve 2026 yılı için Dolar’ın küresel para birimleri karşısındaki muhtemel yükselişi oluşturdu. Yeşilada, yatırımcılara mevcut ortamda nasıl pozisyon almaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.

 

Video burada

1. Türkiye Ekonomisinde Kur Krizi Riski Ortadan Kalktı mı?

Yeşilada, Türkiye’deki en önemli ekonomik verilerden biri olan Ödemeler Dengesi verileriyle analizine başladı. Eylül ayında verilen cari fazla ve Ekim ayında beklenen yaklaşık 1 milyar dolarlık fazla ile birlikte, 2025 yılının 20 milyar dolar civarında bir cari açıkla kapatılacağı öngörülüyor. Milli gelire oranlandığında bu açık, yıl sonunda yaklaşık yüzde 1,5 seviyesinde kalacak. Bu oran, hükümetin sürdürülebilir cari açık hedefi olan %2,5’in dahi altında bulunuyor.

Yeşilada, bir ülkede ödemeler dengesi krizinin en önemli nedeninin cari açığın sürdürülemez boyutta olması olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu açıdan rahatladığını ifade etti. Banka ve özel şirketlerin vadesi gelen her 100 dolarlık borç için ortalama 150 dolar borçlanabildiği, yani dış borçlanmanın gayet konforlu olduğu gözleniyor. Ayrıca, Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin 185 milyar dolar civarında olması nedeniyle, döviz kurunun Merkez Bankası’nın kontrolünden çıkmasının imkansız olduğu vurgulandı.

Bu nedenle, Yeşilada, meslektaşlarının sıklıkla yayınladığı “Döviz Krizi” videolarına çok fazla zaman ayrılmaması tavsiyesinde bulundu. Ona göre dövizde Merkez Bankası’nın kontrol edemediği önemli bir hareket, bu kış değil, ancak gelecek kış konuşulabilecek bir senaryodur. Siyasi şokların da (örneğin, bir siyasi parti hakkında açılan kapatma davası imaları) borsada yarım seanstan fazla bir etki yaratmadığı belirtilerek, Dolar/TL’nin her zaman enflasyonun ve TL faizlerin altında kalacağı beklentisi yinelendi.

Enflasyon ve Faizler

Açıklanan bir diğer önemli veri, TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi oldu. Anket, yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 32’nin üzerinde olduğunu ve gelecek 12 ay için %24 civarında kaldığını gösteriyor. Bu rakamlar, Merkez Bankası’nın kendi koyduğu %16’lık hedefin çok üzerinde.

Konut satış verilerinin güçlü gelmeye devam etmesi (Ekim’de 164.000 konut satışı) ise, iç talebin hala güçlü olduğunun ve enflasyonist baskının sürdüğünün bir kanıtı olarak sunuldu. Tüm bu şartlar altında, Merkez Bankası’ndan çok hızlı bir faiz indirimi beklemek abes olur. Yeşilada, Aralık’ta sembolik bir 100 baz puanlık indirim (dostlar alışverişte görsün misali) olabileceğini, ancak sonrasında duraklamaya geçileceğini tahmin ediyor.

Bu çerçevede, Borsa İstanbul’un cazibesi de sorgulanıyor. 12 ay sonrası için BIST 100 hedef adil değeri 13.500 puan civarında hesaplanırken, bu rakamın yaklaşık %25’lik bir getiriye işaret ettiği, oysa risksiz Para Fonlarının yıllık %35-40 civarında getiri sağladığı belirtildi. Bu açıdan bakıldığında bile borsa, risksiz alternatiflere göre verimli bir seçenek olmaktan uzaklaşıyor.

 

2. Şirket Operasyonlarının Arkasındaki Gerçekler: FATF Baskısı

Piyasalardaki asıl kaygı kaynağı olarak, kripto varlık platformlarına ve bazı şirketlere yönelik hızlanan operasyonlar gösterildi. Son olarak Coino’nun basılması ve Investco iştiraklerinin (21 şirket) TMSF’ye devredilmesi bu endişeleri körükledi. Yeşilada, bu operasyonların tamamen kara para aklama, sanal bahis ve hileli işlemler üzerine odaklandığını ve başlangıçta hissedilen politik kötü niyet korkusunun şu anda geçerli bir delili olmadığını belirtti.

Operasyonların hızlanmasının ardında iki temel neden yatıyor:

  1. FATF Denetimi: Dünyanın kara para ve aklama polisi olan FATF (Mali Eylem Görev Gücü), Türkiye’ye 24-28 Kasım tarihleri arasında denetime geliyor. Bu denetim, bir uyarı olarak algılanmış durumda. Türkiye’de kripto hacminin büyük olması, ancak para kaçaklarının ve transfer edilen paranın kaynağının takip edilememesi, FATF’ın operasyonları hızlandırmadaki itici gücüdür.
  2. Vergi Gelirleri: Devlet, bütçe açığını kapatmak amacıyla vergi gelirlerini artırmak zorundadır. Kaynağı belli olmayan paraların yurt dışına veya çeşitli cüzdanlara gönderilmesi, devletin vergi toplamasını engelliyor. Sanal bahiste de kaçak piyasanın resmi piyasadan daha büyük olduğu düşünülüyor. Devlet, bu kayıt dışı parayı kontrol altına alarak vergi havuzunu genişletmek niyetinde.

Yeşilada, kayyuma devirlerin devam edeceğini ve bunun küçük veya orta ölçekli borsa şirketlerine sıçrama ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyor. Bu nedenle, yatırımcıların bu konuları çok iyi bilmiyorlarsa Borsa İstanbul’a yaklaşmamaları yönünde ciddi bir uyarı yapıldı. Ayrıca kripto varlıklarda, borsanın aksine merkezi bir saklama (Takasbank gibi) sistemi olmadığı için, işlem yapılan aracı kurum ve platform seçiminin hayati önem taşıdığı belirtildi.

3. 2026 Doların Yılı mı Olacak? Küresel Para Kıtlığı

Programın ana odak noktası olan Dolar’ın geleceği masaya yatırıldı. Son aylarda Trump’ın radikal politikalarının etkisinin yargı sistemi ve Senato tarafından azaltılacağı beklentisiyle dolar üzerindeki baskı hafifledi. Ayrıca, Fed’i ele geçirme çabalarının da kolay olmadığı anlaşıldı.

Bu politik korkuların ortadan kalkmasıyla, dolar, diğer G7 para birimlerine göre faiz farklarıyla (Carry Trade) değerlendiriliyor. Dolar, özellikle Japon Yen’i ve Euro’ya kıyasla daha kârlı bir trade vaat ediyor. En önemlisi, Amerikan hükümetinin kapanışı esnasında dolar oynaklığının ciddi boyutta düşmesi, dolar borçlanma ve hedging (korunma) maliyetlerini düşürerek carry trade’i daha cazip hale getirdi.

Ancak, doların asıl yükseliş nedeni, küresel dolar kıtlığı (scarcity) tezi. Fed, 2008 krizi ve COVID döneminde genişlettiği bilançosunu (para basma hamlesini) şimdi daraltıyor (Quantitative Tightening – QT). Bu daralma, bankaların Merkez Bankası’nda tuttuğu serbest rezervlerin 3 trilyon doların altına inmesine yol açtı. Bankaların Fed’den borçlandığı parayla kendi aralarında borçlandığı paralar arasındaki faiz farkının (spread) yükselmesi, bu kıtlığın önemli bir işaretidir.

Yeşilada, Fed’in bu kıtlık ortamında bir finansal kriz anında, Trump yönetimi kontrolündeki Hazine’nin izni olmadan büyük ülkelere swap hattı açıp açmayacağının belirsizliğinden de endişe duyuyor. Fed bilançosunu küçültmeyi Aralık’ta sonlandıracak olsa bile, banka rezervleri düşük kalmaya devam edecektir. Bu bağlamda, 2026 yılında büyüyen bir dünya ve finansal sistem ışığında, doların kıt olacağını ve fiyatının yükseleceğini varsayıyor.

Majör Parite Tahminleri:

  • Euro/Dolar: Yeniden pariteye (1.00) dönebilir. Avrupa Merkez Bankası’nın resesyon ve hatta deflasyonla mücadele riski nedeniyle faiz artırma niyeti yok, zorunlu olarak faiz indirimine gitmesi gerekebilir.
  • Japon Yeni/Dolar: Dolar karşısında %10 daha değer kaybedebilir. Japonya Merkez Bankası’nın gevşek para politikasından çıkışta çok temkinli hareket edeceği, hatta beklenen faiz artırımını geciktirebileceği belirtiliyor.

Sonuç: Dolar endeksinin yükselmesi bekleniyor. Bu durum, ithalatı Dolar ile yapıp ihracatı Euro ile yapan Türkiye sanayicisi için olumsuz bir senaryodur ve Türkiye ekonomisini bir miktar yavaşlatabilir. Ancak, Merkez Bankası’nın döviz kurunu kontrolü elden kaçırmayacağı düşünülüyor.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları