Sosyal Medya

Genel

ANALİZ: Hollanda’da sandıktan Müslüman ve göçmen düşmanlığı çıktı, Avrupa ne yapacak?

Aşırı sağcı politikacı Geert Wilders, partisini Hollanda genel seçimlerinde kesin bir zafere taşıyarak Avrupa siyasi ortamında şok yarattı. Anketler, göçe…

ANALİZ: Hollanda’da sandıktan Müslüman ve göçmen düşmanlığı çıktı, Avrupa ne yapacak?

Aşırı sağcı politikacı Geert Wilders, partisini Hollanda genel seçimlerinde kesin bir zafere taşıyarak Avrupa siyasi ortamında şok yarattı. Anketler, göçe karşı çıkan ve bir dizi İslamofobik politikayı benimseyen  Wilders’in ancak kampanyanın sonlarında iktidara gelebileceğini göstermeye başladı.

 

Wilders  AB’den ayrılmayı vaat etti

Çarşamba günkü seçimin sonucu hem Brüksel’i hem de Wilders’in askeri yardımı kesme sözü verdiği Ukrayna’yı ilgilendirecek. Wilders’ın Avrupa şüpheciliği Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden çıkışına kadar uzanan bir ‘Nexit’ (Hollanda’nın AB’yi terki) çağrısına kadar uzanıyor.

Hollanda, AB’nin beşinci büyük ekonomisi. AB içinde politika oluşturmada önemli bir etki yaratacak güce sahip. Ülke, 13 yıldır, pragmatik ve skandalları göğüsleme becerisiyle  öne çıkan, “teflon başbakan” olarak ün kazanan merkez sağ Mark Rutte tarafından yönetiliyor.

 

Hollanda aynı zamanda ticaret ve teknoloji gibi Büyük Güçler rekabetinde önemli alanlarda da ABD’nin önemli bir müttefiki. ABD’nin Çin’e tedariki kısıtlama çabaları sırasında gelişmiş yarı iletken ekipmanlara ihracat kısıtlamaları getirdi. Dünyanın en önemli yarı iletken şirketlerinden biri olan ASML firması nedeniyle bu sanayideki rolü hayati önem taşıyor.

 

Wilders’in koalisyon kurması kolay olmaz

150 sandalyeli Hollanda parlamentosunda bir koalisyon oluşturmak, galip gelenin siyasi dışlanmış olmadığı durumlarda bile genellikle uzun ve zordur.

Özgürlük Partisi’nin (PVV) 37 sandalyesine rağmen Wilders’in başbakan olacağının garantisi yok. Diğer partilerin, özellikle de zaferinin büyüklüğü göz önüne alındığında,  Wilders’in PVV ile çalışmama yönündeki önceki vaatlerinden geri dönüp dönmeyeceği henüz bilinmiyor.

Amsterdam Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü profesörü Sarah de Lange, en olası sonucun PVV, Rutte’nin muhafazakar VVD Partisi ve Pieter Omtzigt’in Yeni Sosyal Sözleşme partisinden oluşan sağcı bir hükümet gibi göründüğünü söyledi.

Wilders manifestosunu hayata geçirmek pratik değil

CNBC’nin “Squawk Box Europe” programına konuşan de Lange, koalisyon gereksiniminin büyük ihtimalle Wilders manifestosunun göçü sıfıra indirme, Kuran’ı yasaklama ve camileri kapatma önerilerini içeren  aşırı vaatlerinden vazgeçmesini gerektireceğini söyledi.

Rabobank baş ekonomisti Ester Barendregt, maliye politikası konusunda Wilders’in partisinin “çok popülist” bir eğilime sahip olduğunu söyledi.

“Yani, emekli maaşları, daha yüksek asgari ücretler ve diğer pek alanda daha fazla kamu harcaması gibi  dilekleri var. Ancak bu harcamaların nasıl ödeneceği konusunda net fikri yok. Geert Wilders’ın önerdiği tek çözüm Avrupa’ya daha az bütçe katkısı ödemek. Ne kadar manevra alanına sahip olacağını zaman gösterecek.”

 

Hollanda bütçe disiplinini terkedebilir

Ancak Barendregt, hükümet kurmanın “kamu finansmanını kontrol altında tutmak isteyen” partilerle bir koalisyonu gerektireceğini, bunun da harcamaların kesintilerle dengelenmesi anlamına geleceğini ekledi.

“Aslında Geert Wilders bu seçimleri kazanmak için  son dönemde daha ılımlı tona yöneldi” dedi.

Amsterdam Üniversitesi’nden doçent Liza Mügge, PVV’nin ekonomik planını uygulanabilirliğinin analizi için bir planlama kuruluna sunma geleneğini takip etmediğini ve bu durumun belirsizliği artırdığını belirtti.

 

AB kaygılı

Mügge telefonda yaptığı açıklamada, Wilders’in zaferindeki belirleyici konuların muhtemelen göç ve Hollanda konut krizi olduğunu, Avrupa Birliği ve dış politikanın ise çok daha az tartışıldığını söyledi.

Analistler genel olarak Wilders liderliğindeki bir hükümetin AB içinde ortak politika oluşturmayı güçleştireceğini, ancak zorluğunu boyutunun koalisyon ortakları tarafından dizginlenebileceğini söyledi.

 

AB içinde radikal blok güçleniyor

Bu saptama, Brüksel’de birliğin geleceği ve Ukrayna yardımı, göç ve mülteciler gibi konularda anlaşmazlık çıkması konusundaki kayglarını hafifletmeyebilir.

Wilders, Slovakya ve Macaristan gibi  politikaları ağır şekilde eleştiren ve İsveç ve İtalya gibi kendi ülkelerinin siyasetini daha sağa iten diğer AB liderlerine katılacak.

Control Risks danışmanlık şirketinin direktör yardımcısı Alexandra Kellert, e-postayla yaptığı açıklamada AB’nin artık Hollanda’da hükümet oluşumunu yakından izleyeceğini söyledi. Wilders’ın müttefiklerini ikna etmek için herhangi bir AB’den ayrılma oylamasından cayması  gerekebileceğini söyledi.

Böyle bir oylamanın ivme kazanacağına dair çok az gösterge var. Bu yıl yapılan anketler seçmenin yaklaşık %67’sinin AB hakkında olumlu görüşe sahip olduğunu gösteriyor.

AB liderler zirveleri zorlu geçecek

“Tersine tahminlere rağmen Wilders’in başbakan olması halinde en büyük etki Avrupa Konseyi’nde olacaktır. Burası Wilders’ın Macaristan’daki Viktor Orban gibi diğer Avrupa şüpheci liderlerle ekip oluşturarak, oybirliği gerektiren yaptırımlar ve Ukrayna’ya destek gerektiren dış politika konularında veto kullanma potansiyelinin olduğu platform” dedi Kellert.

“AB aynı zamanda önümüzdeki Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri için sonuçların ne anlama geldiğini de düşünecek. PVV’nin ve AB genelindeki diğer popülist partilerin başarısının tekrarlanması, AB’nin özellikle iklim değişikliğiyle ilgili olmak üzere bazı alanlarda yasa çıkarmasını zorlaştıracaktır.”

 

 

Kaynak:  Far-right anti-Islam candidate clinches shock Dutch election win. Here’s what comes next

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler