Sosyal Medya

Ekonomi

İkinci basamak emeklilik mi, kıdem tazminatı fonu mu?

OVP’de işaret edilen sigortaya literatürde “ikinci sütun” ya da “ikinci basamak” deniliyor. Klasik, kamu tarafından yürütülen emeklilik sistemi yanında ikinci bir prim ödeyip, emeklilik hakkı elde etmeyi sağlıyor. Bireysel emeklilikten farkı ise katılımın zorunlu olması ve kamu ve/veya işverenin de prim desteği verebilmesi.

İkinci basamak emeklilik mi, kıdem tazminatı fonu mu?

Kıdem tazminatı yükü iş dünyası tarafından çok uzun yıllardır gündeme getiriliyor. Orta Vadeli Program’da, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin (TES) 2024’ün son çeyreğinde hayata geçirileceği yazılınca, 2020’de kimsenin sahiplenmediği bir yasa taslağının içeriği hatırlara geldi ve kamuoyuna yansıdı. OVP’de işaret edilen sigortaya literatürde “ikinci sütun” ya da “ikinci basamak” deniliyor. Klasik, kamu tarafından yürütülen emeklilik sistemi yanında ikinci bir prim ödeyip, emeklilik hakkı elde etmeyi sağlıyor. Bireysel emeklilikten farkı ise katılımın zorunlu olması ve kamu ve/veya işverenin de prim desteği verebilmesi.

OVP ile önerilen sistemin ne olduğuna, neyi kapsadığına ilişkin resmi olarak ya da yetkili kişilerce bir açıklama yok. Yine gayri resmi olarak, “Kıdem tazminatı fonu olmayacak” deniliyor.

Kısa bir özetle; 2012 yılında SGK, Türkiye için AB projesiyle ikinci sütun emeklilik araştırması yaptı. Bu dönem kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi isteğinin de alevlendiği günlerdi. O günlerden bu yana bazı hükümet ve ekonomik metinlere kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi ve ikinci basamak emeklilik madde olarak girdi. Geçen zamanda BES hayata geçti, bir ara zorunlu katılım-gönüllü çıkış gibi yöntemler denendi. 2020’de salgın döneminde, kıdem tazminatının da fona dönüşeceği TES önerisi ortaya çıktı. Basın aracılığıyla tartışılan düzenleme taslağı resmi olarak sunulmadı. Sistem, zorunlu katılım, prim ödemesi ve 60 yaş, en az 10 yıl şartını içeriyordu.

Fona dönüşmüş kıdem tazminatı ve zorunlu katılımlı bir sisteme işçi kadar işveren de itiraz ediyor. İşçi sendikaları 1 yıla 30 günlük ücret olan kıdemin kaldırılmasına şiddetle karşı, Türk-İş’in genel grevle karşılık vereceğine dair genel kurul kararı var. İşveren hem işçi sadakati açısından hem de yüksek prim yükü nedeniyle, süre azaltılmadan bir düzenlemenin anlamsız olduğunu belirtiyor. 2024’te yürürlüğe girmesi öngörülen TES her çalışan ve işveren zorunlu prim ödeyecek. Böyle olunca, ilk ödemeler yapılıncaya kadar büyük bir fonun oluşacağı kesin. Peki bu fonu kim işletecek, kim fayda sağlayacak?

Olumlu tarafta, dezenflasyon sürecindeki Türkiye’nin bütçesi ve ekonomisi için ucuz ve sağlıklı kaynak yer alacak. Özellikle Avrupa ülkelerinde çok başarılı örnekler var. Türkiye’nin ise geçmişten gelen kötü “fon” deneyimleri bulunuyor. Kıdem tazminatı olmadan işverene gelecek ilave prim yüküne özel sektör ne der, kayıt dışılığa etkisi ne olur bilinmez. Kıdem tazminatı dahil edilirse çalışma dünyasının önceki tepkilerinden işin zor olacağını şimdiden görmek mümkün.

Ekonomim

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler