Sosyal Medya

Borsa

Piyasa Bülteni: Ukrayna’nın direnişi devam ediyor, piyasalar dalgalı

Rusya-Ukrayna savaşının daha doğru bir yaklaşımla Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin 5. günündeyiz. Rus askeri güçlerinin topyekûn bir şekilde Ukrayna şehirlerine…

Piyasa Bülteni: Ukrayna’nın direnişi devam ediyor, piyasalar dalgalı

Rusya-Ukrayna savaşının daha doğru bir yaklaşımla Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin 5. günündeyiz. Rus askeri güçlerinin topyekûn bir şekilde Ukrayna şehirlerine yönelik saldırıları devam ediyor.

Her ne kadar savaş Ukrayna’da ‘askeri’ olarak devam etse de, Ukrayna’nın direnişi karşısında tüm dünyanın da cesaretlenmesi ile süper güç Rusya’ya karşı ‘daha cesur’ adımlar atmaya da başladığını görüyoruz. Dağ fare doğurdu tarzında yaptırımların hedefinde olan Batı, haftasonu önemli kararlara imza attı: ‘Bazı’ Rus bankalarının, küresel bankacılık sisteminin gmail’i olan SWIFT (muhabir bankalarla mesajlaşma sistemi) sisteminden çıkarılmasına karar verildi. Not düşmek gerekir ki, Rus finansal sisteminin %70’ini Sber, VTB ve Gazprombank bank oluşturuyor.

ABD ve Avrupa’nın SWIFT yaptırımı, Rusya merkez bankasının Rubleyi destekleme ve Putin’in savaş çabalarını finanse etme yeteneğini sınırlamak için en önemli ‘finansal nükleer silah’ olarak görülüyor. SWIFT, Belçika merkezli bir şirket. IMF gibi devletler üstü resmi statüye sahip bir kuruluş da değil. Önde gelen bankalarca 1970’li yıllarda yaratılmış, merkezi Brüksel’de olan bu sistem günümüzde 200 ülkenin yaklaşık 11 bin finans kuruluşuna hizmet sunuyor. SWIFT sistemi, Belçika Merkez Bankası tarafından, ABD ve İngiltere başta olmak üzere dünyanın önde gelen merkez bankaları tarafından ortaklaşa denetime tabi tutuluyor. Mesela KKTC’de faaliyet gösteren yerel bankalar, KKTC’nin tanınmaması nedeniyle maalesef SWIFT’te üye değil!

SWIFT konusu, Rusya’yı küresel finansal sistemin dışına itmeye ve cezalandırmaya aday görünürken, Rus merkez bankasının uluslararası varlıklarının da durdurulmasına karar verildi. Rusya merkez bankasının rezervleri, aşağıdaki grafikten de görülebileceği üzere 643 milyar dolar ile tüm zamanların zirvesinde yer alıyor. Rusya, ABD yaptırımlarından çekindiği için, rezervlerin kompozisyonun da belli bir ölçüde çeşitlendirmeye gitmiş. Bu bağlamda, 130 milyar dolar altının Rusya’da tutulduğunu, 60 milyar dolar Renminbi’nin Çin’de; geriye kalanları ise G7 ülkelerinde tutulduğunu görüyoruz.

Rusya’nın süratli bir şekilde Ukrayna’yı işgal edeceği yönünde baz senaryo olan beklentinin de her geçen gün zayıflaması, muharebenin daha da sertleşmesine neden olabileceğini düşünüyoruz. Reuters haberlerine göre, Rusya, Ukrayna’nın petrol ve gaz tesislerine haftasonu saldırıları düzenledi: Petrol terminali, gaz boru hattı ateşe verildi. Batı’nın da sürece ‘seyrici’ kalmaktan öte Komedyen (!) ve halkının cesur müdafaasına paralel cesaretlendiğini görüyoruz. İster istemez bu gelişmeler de jeopolitik risk düzeyinin daha da artmasını beraberinde getirecektir.

Elbette, riskleri azaltacak yegane gelişmenin, müzakere masasının ortaya konması ile olacağını düşünüyoruz. Cuma günü, Bloomberg’in haberin göre, taraflar (Rusya ile Ukrayna) Belarus’un başkenti Minsk’te müzakerelere başlama yönünde kararı aldılar. Elbette, muharebenin dozu ve Ukrayna ile Batı’nın umudu arttıkça, diplomasinin (bu aşamada) ne kadar faydalı veya yararlı olabileceğini kestiremiyoruz. Lakin yaşananların, küresel arenada siyasi yansımalarının da olacağı şüphe kaldırmıyor.

Perşembe günü savaşın patlak vermesi ile bir anda tepetaklak olan ve güvenli limanlara hücum eden küresel mali piyasalar, Cuma günü müzakere masasının gündeme gelmesi ve endişe edilenin aksine, çatışmanın boyutunun daha da büyümeden ve küresel ekonomiyi topyekûn etkilemeden sınırlı kalacağı beklentisi (!) ile piyasalar şaşırtıcı bir şekilde ‘vurdumduymaz’ bir tavır takındığına da şahit olduk.

Jeopolitik risk algısının zirve yaptığı dönemlerin bir numaralı panzehiri olan altının ons fiyatı, Perşembe günü 1,974 dolar seviyesine kadar hızla tırmanarak son 27 ayın zirvesini test etmesi ardından Cuma günü neredeyse 100 dolar gerileyerek 1,880 seviyesinin diplerine kadar geri çekildi. Benzer bir şekilde, Brent cinsi petrolün de vari fiyatı, 106 dolar seviyesine dayanarak son 8 yılın yeni en yüksek seviyesini test etmesi ardından haftayı neredeyse 10 dolar düşüşle 97 dolar seviyesinden tamamladı. Altın ve petrol fiyatlarına bakan ve haberleri takip etmeyen bir kişi Cuma günü savaşın bitti şeklinde yorumda bile bulunabilirdi. Bu fiyatamaya pek de inanmadığımızın altını çizmek istiyoruz.

‘Bazı’ Rus bankalarının SWIFT’ten çıkarılması, dolar transferi yapmakta oldukça zorluk çekecekleri anlamına geliyor. Bu bağlamda Ruble kaynaklı Dolar işlemlerinin de azalması, ister istemez arzı sınırlı ve bu tip özel dönemlerde rağbet gören değerli metallar için pozitif bir gelişmedir. Merkeziyetsiz bir yapıya sahip Bitcoin ve beraberinde Blokzincir teknolojisinin de neden ‘devrim’ olduğunun bir kez altının çizilmiş olalım.

Türk mali piyasaları, jeopolitik konumu ve son yıllarda Nato ile Rusya arasında S400 / F35 mevzusu ile sıkışması nedeniyle Perşembe günü ilk fiyatlamada sıkı bir ara dayağı yediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. USDTRY kuru haftalardır işaret ettiğimiz üzere 13,90 seviyelerindeki önemli direncini hızlıca aşarak, güvenli liman dolar talebi ile soluğu 14,62 seviyesine varan bir yükseliş alırkem, akabinde kamunun süregelen desteğinin dozunun artması ve teyide muhtaç da olsa, piyasa katılımcılarının iddialarına göre kamunun yaklaşık 3 milyar dolar büyüklüğünde müdahalesi ile haftayı 13,90 seviyesinin hemen altında tamamladı.

Hazır kurdan söz etmişken, en son 14 Şubat tarihli BDDK günlük bülteninde yer verilen ve o günden beri güncellenmeyen Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürününe yönelik rakamların da yayından kaldırıldığını not edelim! Bu arada, KKM şemsiyesi altına girmek isteyen şirketlere tanınan vergi avantajının da Cuma günü son gün olduğunu ve USDTRY kurunun aşağı yönlü hareketinde bunun da payını olduğunu düşünüyoruz.

Elbette, Cuma günü yaşananları panik havasının bir nevi törpülenmesi olarak kabul etmek gerekiyor. Jeopolitik risk algısı biraz hafifleyince dikkatler Cuma günü açıklanan ve FED’in enflasyon konusunda bir numaralı veri olarak takip ettiği PCE enflasyonu çevrildi. PCE’nin yıllık bazda %6,1 artış kaydederek 40 yılın zirvesinde gerçekleştiğini gördük. Elbette gözler Ukrayna’da olsa da, multi yılların zirvesine çıkan enflasyon verilerine paralel FED’in de bu nazik ortamda (Mart ayı olağan FOMC toplantısına artık günler var) nasıl bir karar vereceği merakla bekleniyor.

Geçen hafta bültenlerimizde, yaşanan gelişmelerin Türkiye ekonomisine pek çok açıdan olumsuz etkiler doğuracağını ele almıştık. Devreye alınan yeni ekonomi programının bel bağladığı rekabetçi TL, yani turizm ve ihracat gibi ana başlıkların, ana turizm koridorları olarak Ukrayna ve Rusya’dan yaşananlar nedeniyle olumsuz etkileneceğini düşünüyoruz. Dahası, enerji fiyatlarının yükselmesi, enflasyonun şirazesinden çıktığı bir ortamda, hem Türkiye’nin ithalat faturasını (cari açık) hem de enflasyonunu (pompa fiyatlarını) artıracağına kesin gözüyle bakıyoruz. Dahası, buğday üretiminde söz sahibi olan iki ülkede yaşananlar, buğday fiyatlarını Perşembe günü 9,5 dolar ile son 13 yılın zirvesine itmişti. Savaşın uzaması, bu gibi ana kalemleri daha da baskı altına alarak cari işlemler dengesinde fazla verilmesi umuduna dayanan yeni ekonomi politikasını oldukça zorlayabilir.

Gelişmelerin diplomatik boyutuna da bakmak gerekirse, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’in açıklamalarını teyit eden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Ukrayna’daki durumun savaşa dönüştüğü kanaatine vardık. Montrö hükümlerini şeffaf bir şekilde uygulayacağız.” dedi. Bu da Türkiye’den ilk kez resmi olarak Boğazların kapatılacağı sinyali geldiği anlamını taşıyor. Not etmek gerekir ki, Türkiye’nin taraf olmadığı bir savaş halinde, Boğazı savaşın tarafı olan ülkelerin gemilerinin geçişine kapatabilir.

Haftasonu, Ukrayna Cumhurbaşkanı hakkında sosyal medyada pek çok yoruma rastladım. Zelenskiy, devlet başkanının, milletvekillerinin ve yargıçların dokunulmazlıklarının kaldırılması, yolsuzluklara sıfır tolerans, rüşvet alanların ve verenlerin hapse atılması, önemli kararlar için referanduma gidilmesi, ülkesinin NATO üyeliği yolunda ilerlemesini desteklediğini ve AB’ye entegrasyon hedefini de sürdüreceğini söyleyerek Ukrayna halkı tarafından %73 oyla seçilmişti. AB ve NATO’nun sanıldığı gibi Ukrayna’yı yarı yolda bırakmadığını not etmek gerekiyor. Her ne kadar Putin’in askeri ve devlet tecrübesi ile karşılaştırmak mümkün olmasa da, Zelenskiy’in bir önceki devlet tecrübesine sahip Cumhurbaşkanı gibi ülkesini ilk fırsatta terk etmeyip beklenmedik bir şekilde Rus tehdidi karşısında Başkent Kiev’de kalmayı ve mücadele etmeyi tercih ettiğini görüyoruz!

Bizler elimizde telefon haberleri takip ederken, Ukrayna’da insanların göç etmeye hatta sokaklarda molotof kokteyli hazırladıklarını çaresiz bir şekilde yaşanan insanlık dramının izlerken, bir an önce bu kabusun bitmesini ümit ediyoruz. Sosyal medyada “Ukrayna halkı komedyen devlet başkanı seçerek ülkesine yazık etti” başlıklı koşe yazılarını da oldukça üzülerek okudum. Masum insanlar ölürken, özgür ülkeler işgal edilirken, Atatürk’ün “vatan savunması haricinde savaş cinayettir” sözü de kulaklarımda yankılanıyor!

Cuma gününü vurdumduymaz bir havada tamamlayan küresel piyasalar, yeni haftanın ilk işlem gününe satıcı bir seyirle başladıklarını görüyoruz. Özellikle Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılması ve Rus Merkez Bankası’nın varlıklarının dondurulması gibi oldukça sert yaptırımlar ardından Putin’in nükleer silahlara savaşa hazır olun emri verdiğini görüyoruz. Ruble, dolar karşısında haftaya yaklaşık olarak %20 değer kaybı ile başlıyor. Rusya borsasının da açılması ardından benzer oranda çöküşle karşı karşıya kalabileceğini düşünüyoruz.

Asya piyasalarında göreceli olarak sakin bir seyir görülürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde %2’yi aşan oranda kayıplar görülüyor. Doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahviller, güvenli liman özelliği ile bu sabah %1,88 seviyesine geri çekildi. Doların piyasa kuru olan DXY (sepet) güvenli liman talebinin artması ile 97,3 seviyesine varan bir yükseliş kaydederken, Ocak ayında, orta vadeli bir bakış açısıyla ele aldığımız ve ön plana çıkardığımız EUR ve GBP bu sabah sırası ile 1,1150 ve 1,3350 seviyesine geriledi. Özellikle, EURUSD paritesinde 1,11 seviyesinin altında haftalık kapanış durumunda, 1,08 seviyesinin gündeme gelebileceğini düşünüyoruz.

Cuma günü KKM vergi istisnası ve kamunun desteği ile 13,90 seviyesinin altına gerileyen USDTRY kuru, yeni haftanın ilk işlemlerinde 14,10 seviyesine yükseldi; riskleri mevcut ortamda yukarı yönlü görüyoruz. Petrolün varil fiyatının da benzer bir şekilde 103 doları aştığını not edelim.

Rus-Ukrayna yetkilileri barış görüşmeleri için Belarus’un başkenti Minsk’te bir araya gelmeleri ve müzakere masasının ortaya konması, finansal piyasalarda var olan kayıpların bir nebze de olsun önüne geçtiğini not etmek gerekiyor. Yine de, sert bir volatiliteye hazır olunması gerektiğini ve tedbirli duruşu elden bırakmamak gerektiğinin altını çizelim.

 

 

iktisatbank.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler