Sosyal Medya

Döviz

Kenneth Rogoff: Doların yükselişi biter mi?

Harvard Üniversitesi ekonomi profesörü KENNETH ROGOFF, doların kısa vadede neden diğer büyük küresel para birimlerine karşı daha da yükselebileceğini açıklıyor.…

Kenneth Rogoff: Doların yükselişi biter mi?

Harvard Üniversitesi ekonomi profesörü KENNETH ROGOFF, doların kısa vadede neden diğer büyük küresel para birimlerine karşı daha da yükselebileceğini açıklıyor.

1980’lerin ortaları ve 2000’lerin başları da dahil olmak üzere ABD para biriminin değerindeki bazı önceki büyük artışları keskin düşüşler izledi. Ancak kesin olarak söylenebilecek tek şey, 2014’te başlayan olağanüstü derecede sakin ana döviz kurları döneminin sona erdiği.

ABD doları bu yaz çok güçlendi. Japon yeni ve euro, yirmi yılın en düşük seviyelerine geriledi; uzun zamandır bir dolardan fazla değere sahip olan euro, şimdi pariteye yakın seyrediyor. ABD Merkez Bankası’nın ticaret ağırlıklı dolar endeksi, COVID-19 salgınının başlamasıyla tetiklenen paniğin ortasında Mart 2020’de ulaştığı zirveye neredeyse yeniden ulaştı. Aslında, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve ticaret ortaklarında enflasyona göre ayarlanırsa, aslına dolar daha da yüksek.

Bu durum, ABD’nin kırk yılın en yüksek yıllık enflasyon oranını ve küresel finansal krizden bu yana en kötü ticaret dengesini kaydetmesine rağmen gerçekleşiyor. Neler oluyor ve dolar düşmeye hazır mı?

Döviz kurları ile ilgili açıklama yapmak da tahminde bulunmak da son derece zor. Fakat dört ana faktör dünyanın en büyük para birimlerinin hareketlerini etkilediği görülüyor. En önemlisi, Fed faiz oranlarını yükseltmeye başladı ve ABD ekonomisi gerçek bir durgunluğun yakınında görünmüyorken, politikayı daha da sıkılaştırmak için hala yer var.

Avrupa’da eşit derecede yüksek enflasyona rağmen, Avrupa Merkez Bankası daha temkinli davranıyor. Bunun nedeni kısmen Euro Bölgesi’nin ekonomik görünümünün daha kırılgan olması. ECB, İtalya’nın yüksek borç seviyelerinden endişe duyuyor, ancak aynı zamanda mevcut enerji fiyatı enflasyonu oranlarının devam etmeyeceğine inanıyor. Japonya, Çin gibi, şu ana kadar önemli bir enflasyon yaşamadı. Japonya Merkez Bankası’nın yakın zamanda politikayı sıkılaştırması pek olası değil ve Çin Halk Bankası ağustos ayında faiz oranlarını düşürdü.

Jeopolitik gelişmeler de doların gücünün arkasındaki bir faktör. Ukrayna’daki savaş, Avrupa için ABD’den çok daha acil bir risk oluştururken, Çin’in Tayvan’a yönelik tehditleri herkes için, ama hepsinden önemlisi komşu Japonya için büyük bir risk. Durgunluk olsun ya da olmasın, hem Avrupa hem de Japonya, uzun vadeli askeri harcamalarda eşlik eden bir artışla birlikte savunma yeteneklerini önemli ölçüde yeniden yapılandırmak zorunda kalacaklar.

Sonra Çin’de devam eden ekonomik yavaşlama var, bu da Avrupa ve Japonya’yı Amerika’dan çok daha fazla etkiliyor. Çin’in yavaşlayan büyümesinin temel nedenleri – sıfır COVID kilitlenmeleri, aşırı inşaat mirası, teknoloji sektörüne yönelik bir baskı ve ekonomik gücün aşırı merkezileştirilmesi de dahil olmak üzere – keskin, sürdürülebilir bir geri dönüş mümkün görünmüyor.

Son olarak, enerji fiyatları hala çok yüksekken, Avrupa ve Japonya’nın büyük ithalatçılar olduğu halde, ABD’nin enerjide kendi kendine yeterli olması da dolara fayda sağlıyor.

Bazıları ABD’nin Avrupa ve Japonya’dan daha güvenli bir sığınak olduğunu ekleyecektir. Bu, Amerika’nın eski Başkan Donald Trump görevde olduğu sürece sonu gelemeyecek soğuk bir iç savaşa batmış olmasına rağmen doğru olabilir. Bir kriz olduğunda ilerlemeyi vaat eden Euro Bölgesi entegrasyonu, küresel reel faiz oranlarının yükselmeye başlaması durumunda ciddi bir şekilde test edilecek. Almanya’da enflasyon 70 yılın en yüksek seviyesine ulaşma yolunda ilerliyor, ancak ECB’nin daha agresif faiz artırımları İtalyan devlet borcundaki spreadlerin patlamasına neden olabilir.

Doların mevcut gücünün küresel ekonomi üzerinde derin etkileri var. Dünya ticaretinin büyük bir kısmı, belki de yarısı, dolar cinsinden. Birçok ülke için bu, hem ithalat hem de ihracat için geçerli. Bu nedenle, dolardaki artış, dünyanın çoğunun ithalatı azaltmasına neden oluyor.

Güçlü bir dolar, gelişmekte olan piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde özellikle acımasız bir etkiye sahip olma riski taşır, çünkü bu ülkelerdeki yabancı yatırımcılardan borç alan özel firmalar ve bankalar bunu sadece dolar cinsinden yapabilir. Ve daha yüksek ABD faiz oranları, zayıf borçluların faiz oranlarını orantısız bir şekilde artırma eğilimindedir. Aslında, birçok gelişmekte olan piyasa merkez bankası, ulusal para birimleri üzerindeki aşağı yönlü baskıyı önlemek için faiz oranlarını proaktif olarak yükseltmemiş olsaydı, geniş dolar endeksi daha da yükselecekti. Ancak bu tür bir sıkılaştırma elbette iç ekonomilerine yük oluşturuyor.

Büyük gelişmekte olan piyasaların şimdiye kadar yüksek ABD faiz oranlarına ve daha güçlü dolara büyük ölçüde dayanmış olması, hoş bir sürpriz oldu. Ancak Fed’in agresif bir sıkılaştırma yolu izlemesi durumunda, özellikle emtia fiyatları aynı anda daha da düşerse (Harvard’lı meslektaşım Jeffrey Frankel’in uyardığı gibi), ABD ve Avrupa, Çin’deki yavaşlamanın üzerine resesyona girerse, bunu ne kadar süre devam edecekleri görülecek.

Yakın vadede, canlı bir dolar Amerika’yı ticaret ortaklarından daha az ciddi şekilde etkileyecek, çünkü ABD ticareti neredeyse tamamen dolar cinsinden faturalandırılmakta. Ancak sürekli olarak daha güçlü bir dolar, ABD’yi üretim için nispeten daha pahalı bir yer haline getireceği için daha uzun vadeli bir iç etkiye sahip olacak. 2019 performansını halen yakalayamamış ABD dış turizmine yardımcı olmayacak, düşürecek.

Doların diğer büyük para birimlerine karşı son zamanlardaki yükselişi tersine dönebilir mi? Elbette, 1980’lerin ortaları ve 2000’lerin başları da dahil olmak üzere doların değerindeki önceki bazı büyük artışları, sonunda keskin düşüşler izledi. Ancak, yine, döviz kurlarının bir yıllık ufukta bile tahmin edilmesi oldukça zor. Euro ve Yen’de ABD para birimi karşısında %15’lik bir düşüş daha mümkün, özellikle de jeopolitik sürtüşmeler daha kötüye giderse. Kesin olarak söylenebilecek tek şey, 2014’te başlayan olağanüstü derecede sakin ana döviz kurları döneminin artık tarih olduğu.

Project Syndicate

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler