Dünya Ekonomisi
JP Morgan: Yükselen Korunmacılık Ortamında Gelişen Ülkeler İçin Tek Çare Reform
Küresel ekonomideki son çalkantıların odak noktası ABD ve Çin olsa da asıl baskıyı gelişmekte olan ülkeler (EM) hissediyor. Bu ülkeler aynı anda gümrük tarifeleri, ticaret sapması ve teknoloji kaynaklı üçlü bir şokla karşı karşıya.
Küresel ekonomideki son çalkantıların odak noktası ABD ve Çin olsa da asıl baskıyı gelişmekte olan ülkeler (EM) hissediyor. Bu ülkeler aynı anda gümrük tarifeleri, ticaret sapması ve teknoloji kaynaklı üçlü bir şokla karşı karşıya.
Tarifeler: Yeni Korunmacı Dalga
Son 25 yılda EM’lerin büyümesinin en büyük dayanağı uluslararası ticaret oldu. Ancak şimdi ticaret tarihinin en keskin krizlerinden birine giriliyor. ABD’de gümrük vergilerinin 2,7’den %18’e yükselmesi, 1930’lardan bu yana görülmeyen seviyelere işaret ediyor.
Küçük ve dışa bağımlı ekonomiler için soru şu: Korunmacılığın yükseldiği bir dünyada büyüme nereden gelecek? Adam Smith’in 250. doğum yıldönümüne yaklaşırken uzmanlaşma ve değişim ilkesi ciddi bir tehdit altında.
Çin Şoku 2.0: Ticaret Sapması
ABD’nin 2017’den bu yana uyguladığı Çin tarifeleri, Pekin’i ihracatını gelişmekte olan ülkelere kaydırmaya itti. Şimdi Trump döneminde %42’ye çıkan tarifeler bu süreci hızlandırıyor. Çin’deki aşırı kapasite ucuz ürünlerle Asya’dan Afrika’ya EM pazarlarını dolduruyor.
Tayland, Endonezya ve Hindistan gibi ülkelerde yerli üretim şimdiden Çin ithalatının baskısı altında. ABD 2000’lerde “Çin Şoku” yaşadı; şimdi EM’ler “Çin Şoku 2.0” ile karşı karşıya.
Çin Ekonomisinde Yavaşlama Derinleşiyor: Perakende Satışlar ve Sanayi Üretimi Beklentilerin Altında
Teknoloji: İstihdam Krizi Derinleşiyor
Üretimde hızla artan sermaye-emek oranı, mavi yakalı istihdamı zaten daraltmıştı. Şimdi yapay zekâ ile baskı beyaz yakalı işlere de kayıyor. Gelişen ülkeler genç nüfusuna yeterli iş yaratmakta daha da zorlanacak.
Çıkış Yolu: İçeriye Kapanmak Değil, Reform
ABD’nin korumacılığı gelişen ülkeleri de aynı yola sürükleyebilir. Ancak ithal ikameci politikaların büyüme yaratmadığı Hindistan örneğiyle kanıtlı. II. Dünya Savaşı sonrası 25 yıl boyunca %7’nin üzerinde büyüyebilen sadece 13 ekonomi oldu ve hepsinin ortak özelliği güçlü ihracat ve küresel entegrasyondu.
Küresel ticaret zayıflasa bile EM’ler için alan hâlâ mevcut. Önemli olan pastanın büyümesi değil, paylarını artırmaları. Bu da verimlilik, ölçek ekonomisi, inovasyon ve Ar-Ge yatırımı için küresel rekabete maruz kalmayı gerektiriyor.
Reformların Önemi
Korunmacılığa rağmen ihracatı artırmak ve Çin ithalatına karşı direnç gösterebilmek için rekabetçiliği artıracak yapısal reformlar şart. Arazi, işgücü, enerji, sağlık ve eğitim alanlarında köklü adımlar gerekiyor.
Ayrıca işgücünün sermaye ile daha etkili rekabet edebilmesi için eğitim, beceri kazandırma ve esnek işgücü düzenlemeleri kritik. Güçlü sosyal güvenlik ağları ve yeniden beceri kazandırma programlarıyla bu dönüşüm desteklenmeli.
Tarihi Kavşak Noktası
Gelişmekte olan ülkeler bugün bir yol ayrımında:
-
Ya bu şokları fırsata çevirip reformlarla kendilerini yeniden icat edecekler.
-
Ya da kolay ama yanlış olan yolu seçip korumacılığa kapanacaklar.
Yazar, JP Morgan Asya Ekonomileri Direktörü.
