Politika
Ali Bilge: ÖLÜMCÜL YAZDAN KİM SAĞ ÇIKACAK? *
Bütün bunlara rağmen iktidar güç kaybediyor ve muhalefet yükseliyor, yapılacak ilk seçimlerde de iktidarı kaybedeceği anlaşılıyor, anlaşıldıkça da rejimi daha da sıkılaştırmaya başlıyor. Seçimleri işlevsiz kılan hegemonik bir düzene geçmek için de otokrasinin sıkılaştırılması gerekiyor.

Sert otokrasiye geçmek için ekonomik kapasite uygun mu?
Bu iktidar, geleneksel sermaye dediğimiz kesimle hep sorunlu bir ilişki yaşadı. İktidar sermayeyi ‘adam’ etmeye çalıştı, ‘makamına şamil’ diyebileceğimiz uygulamalar yaptı, özel sözleşmelerle , kamu kaynaklarını kullandırma opsiyonları ile teşvik tercihleriyle , manipülasyonla sermayeyi eğmeye çalıştı. Sermaye sahiplerini ödül ve ceza politikalarıyla yönlendirdi. Geçen aylarda TUSİAD gözaltılarını yaşadık, yargılamalar devam ediyor , sermayenin sesi kısıldı.
Bu nedenle sermaye kesiminin muhalefete açıktan bir desteği olamıyor. İmamoğlu’nun tutuklanmasından önceydi, parlamento bir yasa kabul etti. Yasaya göre, bir kamu kuruluşu olan TMSF’ye, özel şirketlere el koyma yetkisi verildi. Mülkiyet haklarını tehdit eden bu yasa sermaye kesimini titretti. TÜSİAD’da zaten son çıkışını bu yasa nedeniyle yaptı. Mülkiyet hakları kapitalist bir ekonomi için çok hassas bir konu. Muhalefete sermaye kesiminden açıktan destek gelmemesine karşın, sermayenin hoşnutsuzluğu ve değişim talebi bulunuyor.
Gelelim emek tarafına, hep söylüyoruz 12 Eylül’den bu yana emek dünyası ciddi tırpanlandı, sesi ve gücü cılız. 12 Eylül öncesine göre bugünkü işçi- emek hareketinin kıyası mümkün değil. 1980 öncesi örgütlü işçi sınıfı hareketleri, -demokratik kitle örgütleri denilirdi- örgütlü diğer güçler, anti demokratik gelişmelere çok duyarlıydı, tepkilerini kitlesel düzeyde ortaya koyarlardı, dev mitingler , direnişler, grevler, genel grevler olurdu. Bugün öyle bir durum yok, dolayısıyla emek dünyasından da muhalefete ciddi bir katkı yok.
Bütün bunlara rağmen iktidar güç kaybediyor ve muhalefet yükseliyor, yapılacak ilk seçimlerde de iktidarı kaybedeceği anlaşılıyor, anlaşıldıkça da rejimi daha da sıkılaştırmaya başlıyor. Seçimleri işlevsiz kılan hegemonik bir düzene geçmek için de otokrasinin sıkılaştırılması gerekiyor.
Ancak otokrasinin sıkılaştırılması iktisadi dengeleri bozuyor. Otokrasiyi bir üst platoya çıkarıyorsun, çıkarttığın vakit , döviz, faiz ve enflasyon da bir üst platoya çıkıyor. İktisadi dengeler bozulunca ne yapıyorsun? Tekrar ekonomiyi sıkılaştırmaya başlıyorsun, ekonomiyi sıkılaştırmak demek, kitlelerin iktidardan kopması demek. Kredi mekanizması işlemiyor, iktisadi hayat durağanlaşıyor, hem enflasyon, hem iktisadi daralma yaşıyorsun, zaten devasa işsizliğin var, emeklinin, asgari ücretlinin durumu içler acısı, açlık yoksulluk diz boyu. Sonuçta iktidar; otokrasiyi sıkılaştırma ve ekonomiyi sıkılaştırma döngüsü içinde bulunuyor. Neden böyle bir döngü?
Çünkü bu ülke dış kaynak girişine muhtaç, dış kaynak, sıcak para gelmeyince ekonomi büyüyemiyor, ekonomiyi döndüremiyorsun, reel sermaye zaten gelmiyor, faizi yükselttin mi, reel faiz verdin mi kaynak girişleri oluyor. Takaslara giriyorsun, swaplar yapıyorsun, rezerv toplamaya çabalıyorsun, bilançoyu düzeltmeye çalışıyorsun, böyle olunca da ekonomi daralıyor, seçmenden kopuyorsun..
Türkiye’nin; Azerbaycan, Rusya, Suudi Arabistan, Venezuela gibi doğal kaynakları , petrolü, doğal gazı yok. Bizim otokrasimiz züğürt bir otokrasi, dışa bağımlı bir otokrasi , otokrasinin borçla kurulduğu bir ülkeyiz. Enerji kaynaklarına, doğal gaz, petrol , altına , bakıra dayanarak otokrasiyi sürdürüyorsan, o zaman ekonominin kontrolü senin elinde oluyor, en azından bir kısmı. Türkiye’de ekonomi kontrolü tamamıyla otokrasinin elinde değil.
19 Mart’lar yaşanıyor, gözaltılar tutuklamalar oluyor, yapılan her operasyon iktisadi göstergeleri, dengeleri bozuyor. Merkez Bankası ve Maliye Bakanı panik halinde dış piyasalara koşuyor, yeni sıkılaştırma hamleleri yapıyor, sıkılaştırmayı yapmazsa sıcak para gelmiyor, sürekli döviz kaybına sebebiyet veriyor, sıkılaştırma demek örtük ya da açık faizleri yükseltmek demek.
Bir yanda otokraside daha da sertleşme isteği, diğer yanda ekonomik sefaletin yaşanması, son olarak ta iktidar bileşenlerine yeni bir aktörün eklenmesi, tedirginlikle karşılanan barış süreci ve otokrasinin sıkılaştırılması , tüm bunlar çok problemli bir süreci yaşamamıza neden oluyor.
Her anlamada çok sıcak bir yaz , siyaseten ölümcül bir yaz, ölümcül yazdan kim sağ çıkacak?
Ali Bilge
Gazeteci -İktisatçı
* Bu yazı 07-07-2025- tarihinde APAÇIK Radyo -Açık Gazete-Ali Bilge ile Ekonomi Politik Programından derlenmiştir. https://apacikradyo.com.tr/ekonomi-politik/demokrasi-cephesinin-orulmesi-gerekiyor-yoksa-cikis-yolu-yok