Sosyal Medya

Genel

OECD: Yaşlanan Nüfusla Birlikte Emeklilik Yaşı Sonrası Çalışma Zorunluluğu Artıyor

2025 İstihdam Görünümü raporuna göre, yaşlı çalışanların istihdamı artıyor ancak 60 yaş sonrası iş gücünden erken kopuşlar hâlâ yaygın. Politikalar geç yaşlara kadar çalışmayı destekleyecek şekilde yeniden tasarlanmalı.

OECD: Yaşlanan Nüfusla Birlikte Emeklilik Yaşı Sonrası Çalışma Zorunluluğu Artıyor

2025 İstihdam Görünümü raporuna göre, yaşlı çalışanların istihdamı artıyor ancak 60 yaş sonrası iş gücünden erken kopuşlar hâlâ yaygın. Politikalar geç yaşlara kadar çalışmayı destekleyecek şekilde yeniden tasarlanmalı.

OECD’nin 2025 İstihdam Görünümü raporuna göre, son yirmi yılda yaşlı nüfusta eğitim seviyesinin yükselmesi, yasal emeklilik yaşının artması ve sağlık koşullarının iyileşmesi gibi yapısal değişiklikler, 55 yaş ve üzeri bireylerin iş gücüne katılımını artırdı. Ancak bu artışa rağmen 60 yaş sonrasında istihdam oranları birçok ülkede hızla düşüyor ve birçok birey emeklilik yaşına ulaşmadan iş gücünden ayrılıyor.

OECD, bu eğilimle başa çıkmak ve yapısal iş gücü açıklarını gidermek için ülkelerin, bireyleri 60 hatta 65 yaş sonrasında çalışmaya devam etmeye teşvik eden istihdam politikaları geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.


İleri Yaşta İstihdam Artıyor, Kadınlar Başta Geliyor

2000–2024 döneminde 55 yaş üstü çalışanların istihdam oranları OECD ülkelerinde önemli ölçüde arttı. Özellikle kadınlar için bu artış çarpıcı: 50–54 yaş arası kadınlarda istihdam oranı 10,4 puan, 55–59 yaş arasında ise 18,5 puan yükseldi. Erkeklerde de artış gözlemlense de, bu artış kadınlara kıyasla daha sınırlı kaldı.

Ancak bu ilerlemeye rağmen, 60 yaş ve üzerindeki istihdam oranları ülkeler arasında büyük farklılıklar gösteriyor. 2024 yılında OECD ortalamasına göre 60–64 yaş arası bireylerde istihdam oranı %55,9 iken, bu oran İzlanda’da %77,2’ye kadar çıkarken Lüksemburg’da sadece %25,4 düzeyinde kaldı.


Eğitim ve Sağlık Eşitsizlikleri Derinleşiyor

İstihdam oranlarında eğitim düzeyine göre büyük farklar gözlemleniyor. 55–64 yaş arası bireylerde, lise altı eğitim seviyesine sahip kişilerin istihdam oranı OECD ortalamasında %49,2 iken, yükseköğrenim görmüş bireylerde bu oran %75,3’e çıkıyor. Kronik hastalığı olan bireylerde de benzer şekilde büyük farklar var: Bu grupta istihdam oranı Lüksemburg’da %22, İsveç’te ise %75 seviyesinde.

Bu farklılıklar, ileri yaşlarda iş gücünde kalabilmenin sadece yaşla değil, eğitim ve sağlık düzeyiyle de yakından bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.


Erken Emeklilikten Kaçış: Esnek Geçiş Modelleri Önemli

OECD ülkelerinde 50 yaş sonrasında istihdam oranları düşmeye başlıyor; 60 yaş sonrasında ise bu düşüş keskinleşiyor. 50’li yaşlarda istikrarlı şekilde çalışan bireylerin 60’lı yaşlarda da çalışma olasılığı oldukça yüksek. Verilere göre 50’li yaşlarında sürekli çalışanların %69’u, 60’larında da en az bir süre çalışmaya devam ediyor.

Ancak, 50’li yaşlarında istikrarlı bir şekilde çalışanların yalnızca %31’i 60’lı yaşlarında da kesintisiz çalışmayı sürdürüyor. %30’u tamamen iş gücünden çıkarken, %11’i düzensiz şekilde istihdam ediliyor. Bu durum, yaşlı çalışanların daha erken dönemlerde desteklenmesinin önemini ortaya koyuyor.

Yasal emeklilik yaşını artırmak ve erken emeklilik şartlarını sıkılaştırmak, birçok ülkede istihdam politikalarının temelini oluşturuyor. Ancak OECD, bunun yeterli olmadığını belirtiyor. Esnek emeklilik modelleri ve mali okuryazarlığın geliştirilmesi, bireylerin emeklilik planlamasında daha bilinçli kararlar almalarını sağlayabilir.


İşverenler ve Politika Yapıcılar İçin Ortak Sorumluluk

Rapor, yaşlı bireylerin yalnızca iş gücü içinde kalmaya teşvik edilmesinin yeterli olmadığını; onlara anlamlı ve nitelikli iş fırsatları sunulması gerektiğini vurguluyor. Bu noktada en önemli rol işverenlere düşüyor.

Araştırmalar, yaş çeşitliliğinin dengeli olduğu firmalarda verimliliğin arttığını gösteriyor. Ancak buna rağmen birçok işveren, yaşlı çalışanları işe alma veya elde tutma konusunda isteksiz davranıyor. Uyum sağlama becerileri, işyeri düzenlemeleri ve üretkenlik gibi konulardaki endişeler ile yaş ayrımcılığı, bu eğilimlerin temel nedenleri arasında.

Bunlarla mücadele için; yaşlı çalışanların işe alınmasını ve iş değiştirmesini destekleyen politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca iş yaşamı boyunca istihdam edilebilirliğin desteklenmesi, yaşam boyu öğrenme olanaklarının artırılması, sağlıklı iş ortamları ve esnek çalışma modelleri teşvik edilmeli.


Yeni Riskler ve Dönüşen İş Gücü Dinamikleri

Dijitalleşme ve yapay zekâ, iş gücü piyasasında beceri ihtiyaçlarını hızla değiştiriyor. Bilişsel ve rutin dışı işlerde çalışanlar bu dönüşüme daha kolay adapte olabiliyor. Ancak manuel işlerde çalışanlar için otomasyon riski daha yüksek. Aynı zamanda yeşil dönüşüm süreci, birçok sektörde yeni becerilere ihtiyaç duyan iş alanları yaratıyor.

Bu dönüşüm süreci, daha önce dezavantajlı durumda olan bireyleri – özellikle yaşlı, düşük eğitimli veya kronik hastalığı olan çalışanları – iş gücünün dışına itme riski taşıyor.

Kadın istihdamını artırmak için ebeveyn izni ve kreş desteği gibi politikaların güçlendirilmesi ise hem toplumsal cinsiyet eşitliği hem de uzun vadeli iş gücüne katılım için önem taşıyor.


Sonuç: Yaşlanan İş Gücüne Uyum Şart

OECD raporu, yaşlanan toplumların ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği açısından yaşlı çalışanların istihdamda tutulmasının zorunluluk haline geldiğini vurguluyor. Bunun için işverenlerin yaş ayrımcılığını ortadan kaldıran uygulamalara yönelmesi, hükümetlerin ise aktif iş gücü politikalarıyla bu dönüşümü desteklemesi gerekiyor.

Yaşlanan nüfus bir kriz değil, iyi yönetilirse bir fırsat olabilir.


Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

Ask ChatGPT

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler