Sosyal Medya

Ekonomi

Mahfi Eğilmez TÜİK ve ENAG’ın yayınladığı enflasyon verilerini karşılaştırtı

İktisatçı Mahfi Eğilmez, TÜİK ve ENAG tarafından açıklanan enflasyon verilerini değerlendirdi ve “TÜİK enflasyonu ya da ENAG enflasyonu, hangisini kabul edersek edelim, bu faiz oranıyla yüzde 5'lik enflasyon hedefine ulaşmak, deflasyona geçilmediği sürece mümkün olamaz.” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.

Mahfi Eğilmez TÜİK ve ENAG’ın yayınladığı enflasyon verilerini karşılaştırtı

İktisatçı Mahfi Eğilmez, TÜİK ve ENAG tarafından açıklanan enflasyon verilerini değerlendirdi ve “TÜİK enflasyonu ya da ENAG enflasyonu, hangisini kabul edersek edelim, bu faiz oranıyla yüzde 5’lik enflasyon hedefine ulaşmak, deflasyona geçilmediği sürece mümkün olamaz.” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.

 

 

İktisatçı Mahfi Eğilmez, TÜİK ve ENAG tarafından açıklanan enflasyon verilerini değerlendirdi ve “TÜİK enflasyonu ya da ENAG enflasyonu, hangisini kabul edersek edelim, bu faiz oranıyla yüzde 5’lik enflasyon hedefine ulaşmak, deflasyona geçilmediği sürece mümkün olamaz.” şeklinde bir değerlendirmede bulundu. Eğilmez, yazısında, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon verilerini karşılaştırarak ekonomi notları paylaştı ve enflasyonun nasıl düşürülebileceği konusuna değindi.

 

Mahfi Eğilmez’in analizine göre, TÜİK’in 2023 yılı enflasyonunu yüzde 64,77, ENAG’ın ise e-TÜFE’yi yüzde 127,2 olarak açıkladığını belirtti. Eğilmez, geçmişte TÜİK’in enflasyon verilerine güvendiğini ancak fiyatların gerçek hayatta açıklanan enflasyonun üzerinde arttığını fark ettiğini söyledi. Bu noktada, Prof. Dr. Veysel Ulusoy liderliğindeki ENAG’ın, günlük olarak derlenen mal ve hizmet fiyatlarıyla yaptığı ölçümü ve elde ettiği sonuçları paylaşmaya başladığını ifade etti. ENAG’ın, TÜİK’in kullandığı mal ve hizmet sepeti ile aynı ağırlıkları kullanarak benzer bir yöntemle ölçüm yaptığını belirten Eğilmez, iki kurumun ulaştığı sonuçlar arasında kabaca bir kat farkının bulunduğunu vurguladı.

 

 

Mahfi Eğilmez, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon verilerine ek olarak, Merkez Bankası politika faizi ve enflasyon hedeflemesi politikası için belirlediği enflasyon hedefini içeren bir tabloyu değerlendirdi. Tabloya göre, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon verilerinin yanı sıra Merkez Bankası’nın politika faizi ve enflasyon hedefi de yer alıyor.

 

Dikkat çeken bir nokta, tablodaki diğer verilerin değişiklik göstermesine rağmen, enflasyon hedefinin sabit kaldığıdır. Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon tahminlerinin değiştiğine vurgu yapılırken, hedefin her zaman aynı kaldığına dikkat çekildi. Ayrıca, tablodan görüldüğü üzere, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon bulguları arasında önemli bir fark olduğu belirtilmektedir.

 

 

İktisatçı Mahfi Eğilmez’in değerlendirmesine göre, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon verilerini karşılaştırarak, faiz oranının yüzde 5’lik enflasyon hedefine ulaşmanın deflasyona girilmediği sürece mümkün olamayacağını belirtti. Grafiklerde, Merkez Bankası politika faizinin TÜİK enflasyonuna yaklaşmaya başladığını, ancak arada hala mevcut faizin yarısından fazla, yani 22,5 puanlık bir fark bulunduğunu vurguladı. ENAG enflasyonunu değerlendirdiğinde ise farkın faizin iki katına çıktığını ortaya koydu.

 

Eğilmez, Merkez Bankası’nın faizi artırma kararı almadan önce yaptığı uyarıları hatırlatarak, enflasyonla mücadelede faizin artırılması gerektiğini ve bu artışın yavaş yavaş gerçekleşmesi gerektiğini ifade etti. Ancak, faizin yanlış belirlenmesinin ekonomiyi olumsuz etkileyebileceğini belirtirken, yapısal reformların da faizin yanında hukukun üstünlüğü ile birlikte ele alınması gerektiğini vurguladı.

 

Eğilmez, geçmişte Merkez Bankası’nın faiz politikasını destekleyici adımlar attığını ancak yapısal reform konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini ve hatta bu alanda olumsuz yaklaşımların devam ettiğini belirtti. Maliye politikasının ekonomiyi destekleyecek şekilde kullanılmadığını ve büyümeyi kollamak amacıyla genişlemeci bir politika izlendiğini ekledi.

 

Sonuç olarak, Eğilmez’e göre, enflasyonun düşürülmesi için gerçek enflasyonun açıklanması, faizin yavaşça artırılması, acil olarak yapısal reformlara başlanması ve ekonomik sorunların çözümü için hukukun üstünlüğünün sağlanması gerekiyor. Ancak, bu adımların uygulanmasının zorluğu, sorunların kangren haline gelmiş olması nedeniyle kalıcı bir düşüş olasılığını zorlaştırıyor.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler