Sosyal Medya

Döviz

Financial Times:  Dünyanın en kırılgan beş ülkesi reform yoluna saptı—Türkiye de var

Bir zamanlar reform yapması pek mümkün olmayan bir lider olarak tanınan Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye, faiz oranlarını yüzde 35'ten fazla artıran ve aşırı kredi büyümesini engelleyen ciddi teknokratları göreve getirdi.

Financial Times:  Dünyanın en kırılgan beş ülkesi reform yoluna saptı—Türkiye de var

Financial Times’a yazan Rockefeller International direktörü Ruchir Sarma’ya göre,  küresel ekonominin en zayıf halkaları onarılıyor. Hindistan ve Endonezya gibi gelişmekte olan dünya devleri, son yıllardaki çalkantıları kazasız atlattı ve  istikrarlı büyüme başarılarıyla geniş takdir topladı. Artık gelişmekte olan dünyanın en sorunlu ekonomilerinin birçoğu iyileşmeye yönelik reformlar yapıyor ve piyasalar onları ödüllendirmeye başlıyor.

 

“Kötü yoldan dönenler” arasında en önde Türkiye, Arjantin, Mısır, Nijerya ve Kenya yer alıyor. Reform yapan bu ülkelerin beşi de gelişmekte olan en büyük 40 ekonomi arasında yer alıyor, dolayısıyla onların iyiye gidişi küresel ekonomik toparlanmayı da güçlendiriyor.

Yüksek enflasyon, borç ve  cari açıklardan eriyen döviz birikimleri, 2022’de küresel faiz oranlarının sert yükselişiyle eksiye dönmüştü.  Yüksek borçlanma maliyetleri borç çevirmeyi daha da sıkıntıya sürüklerken, değişmekten başka çareleri yoktu. Arjantin, Kenya ve Nijerya’da reform yetkisiyle yeni seçilen liderleri bunu yüksek sesle dile getirmiyor ancak planları doğrudan eski ve çokça iftira atılan Washington Konsensüs (Dünya Bankası ve IMF’nin kredi isteyen ülkelere yazdığı ekonomik reçete)  sayfalarından geliyordu. Bütçe disiplini ve piyasa güçlerine kulak vermek, bir ulusun parası bittiğinde işe yarayan tek politika seçeneğidir.

 

Reform yapan beş ülke hâlâ yeterince takdir edilmiyor. Daha bir yıl önce gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 5’inin üzerinde açık veriyorlardı. Enflasyon oranları ortalamada yüksek çift haneli seviyelerdeydi ve Arjantin’de yüzde 200’ün üzerindeydi. Yatırımcılar ya devlet tahvillerini tutmak için büyük bir prim talep ederek getirileri ABD tahvillerinin yüzde 15 üzerine çıkardı; ya da bunlardan uzak durdu. Eğer gelişmekte olan piyasa terimleri hala moda olsaydı, bu ekonomiler bu on yılın “kırılgan beşlisi” olarak etiketlenirdi.

Sermaye kaçarken döviz rezervleri yeni dip seviyelere ulaştı. Ortalama üçte birlik düşüş kaydetti. İlk başta hükümetler bu baskılara direndi ve sermaye kontrolleri yoluyla para birimlerini istikrara kavuşturmaya çalıştı. Bu, yerelleri beş para biriminin resmi döviz kurunun ortalama yüzde 45 altında işlem gördüğü karaborsaya itti.

 

 

Sonra “Gerçeğe Çağrı” anı geldi. Kuşatma altındaki ülkeler piyasa gerçeklerine boyun eğmeye başladı. En son Mısır’da Abdülfettah El Sisi yönetimi beyaz bayrak çekti. Sisi, on yıldır iktidarda kaldıktan sonra geçen ay reformlara teslim oldu. Rejimi, yeni mega projelere yapılan harcamaları keserek açığı azaltmaya yönelik adımlar attı. Enflasyonu yenmek için faizleri yükselterek para biriminin serbestçe dalgalanmasına izin verdi.

 

 

Mısır, aralarında IMF ve Dünya Bankası’nın da bulunduğu geleneksel istikrar politikası avukatlarının kredi  koşullarını karşılamak için kısmen reform yapıyor. Birçok açıdan diğer dört ülkeden daha derine batmış olan Kenya ve Arjantin de öyle: Buenos Aires, tahvillerine en yüksek primi ödemek zorunda kaldı ve para biriminde resmi ve karaborsa kuru tamamen birbirinden koptu.

Sonunda, Arjantin en atılgan reformcu oldu. Geçen Kasım ayında yeni bir başkan seçildi: Ülkesinin işlevsizliğine “elektrikli testere” vurma sözü veren popülist Javier Milei. Peso yarıdan fazla değer kaybetti, , kamu maaş bordrosunu azalttı ve yüzlerce devlet şirketini satarken özel jetleri ve diğer resmi ayrıcalıkları ortadan kaldırmak için harekete geçti. Ocak ayında bütçe, 1900’den bu yana çoğunlukla açık veren bir ülkede fazlaya dönüştü.

Uluslararası kredi yardımına ihtiyaç duymayan Türkiye ve Nijerya  bile yeniden düşünmek zorunda kaldı. Bir zamanlar reform yapması pek mümkün olmayan bir lider olarak tanınan Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye, faiz oranlarını yüzde 35’ten fazla artıran ve aşırı kredi büyümesini engelleyen ciddi teknokratları göreve getirdi.

 

Yüzü gülen yabancı sermaye beş reformcuya geri dönmeye başlıyor. Tahvil primleri zirvelerinden en az yüzde 40 düştü. Arjantin hisseleri Milei’nin başkanlığı beklentisiyle hızla yükseldi ve göreve gelmesinden bu yana dolar bazında yüzde 60 daha yükseldi. Karaborsa döviz indirimi Nijerya’da ortadan kalktı, Mısır’da ise neredeyse tamamen ortadan kalktı. Finansal hayat daha normal görünmeye başlıyor.

Bu parlak bir geleceğin garantisi değil. Milletler genellikle kriz zamanlarında reform yaparlar ve fırtınalar geçince eski yöntemlere geri dönerler. Bu döngüden kaçmak, tekrarlamalardan kaçınmanın gerekliliğini kabul eden ve sürekli reform yapmaya kararlı bir liderlik gerektirir. İyileşen ülkelerden herhangi birinin bu yolda olduğunu söylemek için henüz çok erken. Ancak şimdilik iyileşme sürecindeler ve bu da küresel ekonominin daha az kırılgan hissetmesini sağlıyor.

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler