Sosyal Medya

Güldem Atabay

Güldem Atabay: Erdoğan doğru söylüyor, sıcak para ile TL reel olarak değerlenecek

2 yıl sonrası ortalama enflasyonun %35 civarı olacağı varsayımıyla 2 yıllık gösterge TL tahvilinin şimdiki %40 seviyesinden %45’e doğru yönelmesi herkes için son derece cazip bir alım fırsatı.

Güldem Atabay: Erdoğan doğru söylüyor, sıcak para ile TL reel olarak değerlenecek

Merkez Bankası şahin adımlarla faiz artışlarında ilerliyor. Kasım PPK toplantısında politika faizini 500 baz puan artırdı ve %40’a çekti. Seçimden bu yana geçen altı ayda %8,5’tan %40’a çıkmak hayli radikal. Hele ki politik müdahalelerle zorla uygulamaya sokulan enflasyonu patlatıcı uygulamalar akıllarda ve ceplerde henüz böylesi taze iken.

Banka yönetiminin faiz artışlarıyla iki temel amacı var. İkisi de “beraber olmazsa olmaz” nitelikte: biri enflasyonla mücadele etmek diğeri de sıcak para çekmek.

TCMB bir süredir görevini kötüye kullanarak görmeze yattığı yüksek enflasyona karşı yönetim değişikliği ardından kanunla görevlendirildiği şekilde sonunda faiz silahını kullandı. Amacı düşük faizli kredilerle, aşırı negatif reel faizle köpürtülen iç talebi dengeleyerek enflasyonu düşürmek.

Ekim 2023 itibarıyla TÜFE enflasyonu %61,5 civarında. TCMB’ye göre 2024 ilk çeyrekte yolu %70’in üzerine vardıktan sonra 2024 sonunda TÜFE enflasyonu %36’ye gerileyecek. Piyasanın 2024 sonu beklentisi ise %44 civarında. Başka bir ifadeyle, herkes enflasyonun birkaç ay daha yükseleceğinden emin, ardından düşeceğini de bekliyor. Ancak ne kadar düşeceği konusunda henüz kimse TCMB’nin kendisi kadar iyimser değil.

Banka’nın enflasyonla mücadele yolculuğu sadece kendi kontrolündeki faiz politikasına bağlı değil. Yerel seçimler öncesi artması olası kamu harcamalarının boyutu, yapılacak ücret ayarlamalarının seviyesi ve en önemlisi beklentiler kanalı belirleyici diğer faktörler. Para politikasının ayarları paramparça edildikten ve enflasyon uzun süre yüksek seyrettikten sonra yeniden dizginlemek kolay iş değil. Dışarıdan faktörler de küresel ekonomik dinamiklere bağı olarak başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarının seyri, büyük merkez bankalarının sıkılaştırma politikasından gevşemeye dönüş adımları ve kurlar üzerindeki etkileri olarak özetlenebilir.

Merkez bankasının faiz artışı yaparak ulaşmaya çalıştığı bir diğer hedefi de enflasyondaki düşüşü hızlandırmak ve kalıcı hale getirmek için yabancı sermayeye cazip bir ortam yaratmak. Faiz artışlarıyla 2018’den bu yana kademeli olarak neredeyse sıfıra inen tahvil piyasasına sıcak para çekmek. TL’nin değerini etkilemesi açısından yabancı sermaye girişlerinin de enflasyonu etkileyen çok önemli bir boyutu var. İşte burada merkez bankası 100 metreci misali hızlı bir koşuyla faizleri artırdıktan sonra şimdi ince ayarla sıcak paranın kasaya girmesini sağlama peşinde.

Kasım ayı boyunca Türkiye ekonomisi hakkında yabancı büyük yatırım bankaları birçok rapor yayımladı. Şimşek’le yaptıkları yatırımcı toplantılarında konuşulanlardan ve para politikası değişiminden Türkiye finans piyasalarında ortaya çıkmaya başlayan yüksek kar fırsatlarının son derece farkındalar. 2024’te dünyanın hemen her yerinde tahvilin en gözde yatırım aracı olacağını söylerken Türkiye tahvillerinin kendi ligi içinde büyük talep göreceğini söylüyorlar.

Yabancı yatırımcıların bir zamanlar 70 milyar dolara varan tahvil yatırımlarının yok sayılabilir seviyelerde hala dolaşmasının ise nedenleri var elbette: Swap piyasası TL’ye atak olur kaygısıyla halen kapalı, TL tahviller reel faiz sunmuyor ve TL’de enflasyona göre değer kaybı tatmin edici değil.

Banka ne söyledi, sıcak para ne istiyor?

Dünkü PPK toplantısından çıkan faiz kararıyla birlikte TCMB’den önemli ipuçları da geldi:

  1. TCMB manşet enflasyon yükselmeye devam etse de enflasyonda ana eğilimin faiz artışlarıyla yavaşlama yönüne döndüğünü düşünüyor. İç talep ve hizmetler sektöründeki katılıkların halen ana tehdit olduğunu ekleyerek.
  1. TCMB faiz artışlarının sonuna yaklaştığını ilan ediyor. Bundan sonraki bir veya iki faiz artışlarının ölçeği 250 baz puana daralırken çok muhtemel zirve politika faiz seviyesi %45 olacak.
  1. TCMB’nin faiz artışlarını tamamlaması ardından parasal sıkılaştırmaya likidite yönetimi ile kredi/mevduat faizlerinde yükselişi teşvik ederek yapacak. 

Yatırım bankaları raporlarında sıcak para girişi için faiz artışının %45’e varmasını, TL’nin %10 daha değer kaybetmesini talep ediyor. Faiz artışları ve likidite yönetimiyle 2 ve 5 yıl vadeli Türkiye tahvil faizlerinde 300-500 baz puanlık yükseliş daha yaratmak mümkün. Enflasyon tarafında 2024 boyunca beklentilere göre en kötü %44, en iyi %36 yakalanacak. İşte size sıcak para için cazip kar fırsatı.

2 yıl sonrası ortalama enflasyonun %35 civarı olacağı varsayımıyla 2 yıllık gösterge TL tahvilinin şimdiki %40 seviyesinden %45’e doğru yönelmesi herkes için son derece cazip bir alım fırsatı.

Faiz yüksekteyken enflasyon düşüşü ile ortaya çıkacağı kurgulanan bu “altın dönem” eşliğinde 2024 yaz sonuna kadar 20 milyar dolar civarında sıcak paranın Türkiye tahvillerine girmesi mümkün.

TÜFE enflasyonunun 2024 sonunda değil %36’ya ulaşmak %45 civarına bile gerilemeyeceği, %50’lerde yapışkan kalacağı ortaya çıkmaya başlarsa, o zaman TCMB’nin ince ayarları ile yeniden oynaması ve faizi %45 üzerine taşıması gerekir. Bu olasılıkla yerel seçimlerden sonra yüzleşeceğiz.

Para politikasına politik müdahale olmayacağı varsayımıyla olarak 2024 ile ilgili herkesin anlaması gereken gerçekleri de kısaca sıralamak gerekli:

  1. TL nominal olarak değer kaybetse de, reel olarak değerlenecek.
  2. Politika faizi ilk durak olarak %45’e geldikten sonra mevduat faizleri bu seviyenin üzerine çıkacak, kredi faizleri daha da yükselecek. Tüketici kredisi faizleri ticari faizlerin çok üzerinde seyredecek.
  3. Dövizden/KKM’den TL tahvile, TL mevduata dönmek için ortam olgunlaşacak.
  4. Borsa İstanbul tekleyecek.

2024’ten öteye ise kurgulanan fırsat penceresinin açık kalması şansı görünmüyor.

Sıcak para çekmeye devam edebilmek için enflasyonla mücadelede durmadan yol katetmek gerekli. Merkez bankası atacağı adımlarla enflasyonu %35 seviyesinin altına kalıcı olarak çekebileceği konusunda rüştünü ve özerkliğini ilan edebilmeli. Bunun gerçekleşmesi için de politikacıların büyümeden uzun sayılabilecek bir süre ödün vermeye razı olarak TCMB’yi rahat bırakmaları ön şart.

Son bir not: Yaz ayları gelip de özellikle AKP’ye yakın reel sektörden kredi faizleri ile ilgili şikayetler, şirket iflasları haberleri yoğunlaştığında Cumhurbaşkanı’nın tutumu Türkiye ekonomisinde finansal istikrar adına kalan belki de son şansın harcanıp harcanmadığı konusunda belirleyici olacak.

PolitkYol

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler