Sosyal Medya

Güldem Atabay

Güldem Atabay: Dünya ekonomisinde büyümenin bu en zayıf yılında Çin ne kadar umut?

Çin Devlet Başkanı Xi benzerleri gibi gücü kendi elinde topladıkça, çoğulcu akıldan ve gerçek gelişmelerden uzaklaşmakta uzunca bir süredir. 2022 bu…

Güldem Atabay: Dünya ekonomisinde büyümenin bu en zayıf yılında Çin ne kadar umut?

Çin Devlet Başkanı Xi benzerleri gibi gücü kendi elinde topladıkça, çoğulcu akıldan ve gerçek gelişmelerden uzaklaşmakta uzunca bir süredir. 2022 bu tek adam yönetimin zirveye ulaştığı ve beraberinde ekonomik sıkıntıların da son 40 yıldır görülmemiş şekilde arttığı bir yıl oldu.

Dünya Bankası “Küresel Ekonomik Görünüm” raporunun 2023 ilk sayısını 10 Ocak’ta yayımladı. Banka’nın dikkat çekmeye devam ettiği, küresel büyüme hızının 2009 Küresel Finansal Kriz ve 2020 pandemi krizi hariç, 2023’te son 30 yılın en düşük seviyesine ineceği. Bu yavaşlamanın çoklu nedenleri olduğuna vurgu yapan Banka, nedenler arasında ön sıralara çok yüksek enflasyonu, faiz artırımlarıyla kötüleşen finansal koşulları ve Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgalinden kaynaklanan kesintileri kontrol altına almayı amaçlayan eşzamanlı politika sıkılaştırmasını koyuyor.

Türkiye’nin de içinde olduğu “gelişmekte olan ekonomilerde” (EMDE’ler) yatırımlardaki artışın son yirmi yılın ortalama oranının altında kalacağını da ekliyor.

Dünya Bankası’na göre dış ticarete ve yabancı finansmana olan bağımlılıkları, sınırlı ekonomik çeşitlilik sahibi ülkeler, artan borç ve bu ülke kategorisinin doğal afetlere duyarlılıkları nedeniyle olası yeni şoklara karşı da son derece savunmasızlar. Küresel durgunluk eşliğinde sıkı para politikası ortamında suların çekilmesiyle birçok ülkede borç sıkıntısı ve buna bağlı risklerin görünür hale geleceğini ekleyen Banka, riskleri azaltmak için küresel bir eylem planı gereğini yineliyor.

Türkiye gibi ekonomilerdeki nispeten sınırlı politika alanı göz önüne alındığında, hükümetlerin kamu mali desteklerini savunmasız gruplara odaklamasını, enflasyon beklentilerinin iyi bir şekilde sabitlemesini ve finansal sistemlerin esnek kalmaya devam etmesini sağlamalarının kritik önemde olduğunu söylüyor.

Kimi uzmanlara göreyse Dünya Bankası’nın bu son raporu, IMF’nin haftalar önce açıkladığı benzer karamsarlıkta raporlar pandemi ile ilgili “geçmiş” zor günlerin devam ettiği ortamda yapılan tahminler. O nedenle de 2023 için fazla “karamsar”.

Bu açıdan bakan az sayıdaki ekonomist, özellikle Avrupa tarafında doğalgaz fiyatlarında sıcak havalara bağlı düşüşü, beklenenden az gaz tüketimini ve küresel talepteki aşırı zayıflama korkularıyla gerileyen enerji maliyetlerini ön plana çıkarıyor. 2023 boyunca da açıklanacak büyüme oranları ve enflasyonla mücadelede elde edilecek kazanımların beklenenden, korkulandan daha iyi gerçekleşmelerle sonuçlanacağını iddia ediyor.

Sonuçta da Dünya Bankası ve IMF gibi kurumların 2023 boyunca büyüme tarafında yapacağı güncellemelerin hep yukarı yönlü olacağını ekliyorlar.

Çin’in performansı 2023’ün resmini değiştirebilir mi?

Küresel ekonominin 2023’te bu iki birbirine zıt yoldan hangisinden ilerleyeceğinde birçok faktör yanında Çin ekonomisi belirleyici olacak.

Çin, “Sıfır Covid” politikası izleme kararı alarak Mart 2022’de tüm vizeleri iptal edip sınırlarını dünyaya kapatmış ve uçuşlara sınırlama getirmişti. Dünyada tedarik zincirlerini alt üst eden, küresel enflasyonu kontrolden çıkaran bu karardansa 26 Aralık 2022’de yapacağını açıkladığı üzere 8 Ocak 2023 itibarıyla tam anlamıyla “çark etti” kapılarını dünyaya yeniden açtı.

Bu arada Çin ekonomisi ise zor günler yaşadı. Zayıf bir iç talep ile yüksek dış enflasyon birleşimi özellikle 2022’nin dördüncü çeyreğinde Çin imalat sanayiyi resmen “vurdu”. Sene boyunca gayrimenkul şirketleri nakit krizi ile boğuşurken, Çin ekonomisinde büyük öneme sahip konut projeleri tamamlanamadı.  Sosyal olaylar patlak verdi.

Hükümet mecburen gayrimenkul geliştiricilerinin dördüncü çeyrekte bankalar, hisse senedi ve borç piyasaları aracılığıyla bu şirketlerin finansman sağlamaları için bir dizi destek adımları açıkladı. Dünyadaki enflasyon sorunu zayıf iç taleple Çin’e uğramadı ancak şans eseri denebilecek şekilde Çin deflasyon sarmalına da girmedi. Şimdiyse Covid-19 bağlantılı ölümlerde büyük artışı göze alarak, Çin hükümeti bir anlamda “mecburen” açılmak zorunda kaldı.

İlk tepki olarak, Çin’in para birimi yuan değer kazandı, Çin borsaları da yükseldi. Fakat Çin’in tam açılması 2023 potansiyeli olarak bu ilk tepkilerden çok daha fazlasını barındırmakta. Ekonomik büyüme oranı “Sıfır Covid” politikasıyla kabaca son 50 yılın dibine inen dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde büyümenin hızlanması bekleniyor. Çin ekonomisindeki hayata dönüşle beraber de küresel enflasyonist dinamiklerin hızla normalleşeceği ve küresel resesyon ortamının da çok hafif atlatılabileceği umudu hâkim.

ABD ve Avrupa, Çin’in ikinci ve üçüncü en büyük ihracat pazarları. Her iki büyük ekonomide de ekonomik durgunluğun zirveye ulaşacağı zaman 2023’ün ilk yarısı civarında olacak.

Kısıtlamalar hafifletildiğinde, zayıf bir iç ekonomi ve yüksek dış enflasyonun bir karışımı 2022’nin dördüncü çeyreğinde imalat sanayiyi vurdu. Buna ek olarak, gayrimenkul geliştiricileri konut projelerini tamamlamak için yeterli nakit almak için mücadele ettiler. Bu, gayrimenkul geliştiricilerinin dördüncü çeyrekte bankalar, hisse senedi ve borç piyasaları aracılığıyla finansman almaları için bir dizi gevşetme önlemi tetikledi. Kırılgan ekonomi, enflasyon baskısının olmadığı ve neyse ki deflasyonun olmadığı anlamına geliyor.

ABD ve Avrupa, Çin’in ikinci ve üçüncü en büyük ihracat pazarları. Her iki büyük ekonomide de ekonomik durgunluğun zirveye ulaşacağı zaman 2023’ün ilk yarısı civarında olacak. Bu açıdan Çin’in en yoğun ihracat yaptığı yılın son çeyreklerinde ABD ve AB’den durgunluğun hafifleyeceği döneme gelmesi bekleniyor ancak durgunluktan sonra ihracat talebinin toparlanıp toparlanamayacağı henüz net değil. Bu da Çin ekonomisindeki daha hızlı büyüme beklentisinin gecikerek gerçekleşmesi riskini yaratıyor.

Esas soru, ekonomideki son dönem politika revizyonunun Çin’in son kırk yıldaki ekonomik yükselişini yaratan esnekliğin yeniden tesis anlamına gelip gelmediği.  Ekim ayında üçüncü bir dönemi güvence altına alan Başkan Xi Jinping’in sıkı kontrolü altındaki dev Çin ekonomisinde izlediğimiz değişim çok kötüleşen bir ekonomi ve buna bağlı olarak kilitlenme karşıtı protestoların artmasına da dar bir vizyonla verilmiş tepki olabilir.

Çin Devlet Başkanı Xi de benzerleri gibi gücü kendi elinde topladıkça, çoğulcu akıldan ve gerçek gelişmelerden uzaklaşmakta uzunca bir süredir. 2022 bu tek adam yönetimin zirveye ulaştığı ve beraberinde ekonomik sıkıntıların da son 40 yıldır görülmemiş şekilde arttığı bir yıl oldu. Karar almanın kurumlar yerine bir kişinin eline geçtiği Çin’de yarın öbür gün açılımların ve desteklerin tersi yönünde adım atılmayacağının garantisi yok.

Yine de mevcut gelişmeler ışığında Çin ekonomisinde büyüme hızı 2022 sonundaki %2,1 seviyesinden 2023 sonunda %4,3-4,5 aralığına çıkacak.

Xi’nin “tek adam rejiminde” karşılaştığı ekonomik sorunlara anlık ve değişken, zaman zaman tutarsız ve istikrarlı olmayan tepki politikaları küresel durgunluğun nedenleri arasında da olurken, küresel ekonomik büyümenin bu yıl beklenenden daha iyi bir seviyeye çıkıp çıkamayacağının da belirleyicisi olacak.

PolitikYol

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler