Sosyal Medya

Ekonomi

Standard & Poor’s: Türkiye en riskli ülkeler arasında

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), dış finansman maliyetlerindeki artış nedeniyle baskı altında olan gelişen ülkelerin bankacılık sektörlerine…

Standard & Poor’s: Türkiye en riskli ülkeler arasında

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), dış finansman maliyetlerindeki artış nedeniyle baskı altında olan gelişen ülkelerin bankacılık sektörlerine ilişkin bir analiz yayımladı.

Raporda, küresel likiditedeki değişimlere karşı bankacılık sistemlerinin potansiyel olarak kırılgan oldukları düşünülen beş ülke arasında Tunus ve Türkiye, en riskli iki ülke olarak sıralandı.

Sözcü’nün aktardığına göre raporda, dünyada faiz oranlarındaki artışın dış borçlar nedeniyle bankalar için yarattığı doğrudan riskler ve dış borcu olan şirketlerin ve kamunun bankalar için yarattığı dolaylı riskler ele alandı.

“Türkiye kırılgan” ara başlığıyla yayımlanan bölümde, S&P analistlerinin baz durum senaryosunda beklenti “Hükümet ödemeler dengesi risklerini kontrol altında tutabildiği sürece, yenileme oranlarında ılımlı bir düşüş olsa da, Türk bankalarının dış finansmana erişimini sürdüreceği” yönünde oldu.

2022 sonu itibarıyla Türk bankalarının tahminen 144,2 milyar dolarlık “yüksek” dış borcu olduğunu belirten analistler, bu yüksek dış borç nedeniyle Türk bankalarının, özellikle olumsuz piyasa algısına, artan riskten kaçışa, küresel likiditedeki düşüşlere ve yüksek finansman maliyetlerine karşı savunmasız olduğu vurgulandı.

Türkiye’de konut fiyatlarında artışın, varlık kalitesi risklerine karşı bankalara yardımcı olduğunu belirten S&P, 2022’de yüzde 2,8 olan kredi zararlarının 2023’te yüzde 3,2’ye,  2022 sonunda yüzde 2,2 olan takipteki kredi oranının da 2023’te yüzde 4-5 aralığında yükselmesini öngördü.

S&P analizinden diğer satır başları şöyle:

* Türk bankalarının döviz likiditesi, düşük yenileme oranlarını dengelemek için yeterli olacaktır ancak döviz varlıklarının çoğu Merkez Bankası’nda (TCMB) tutuluyor veya

devlet tahvillerine yatırılmış durumda, bu da yüksek stresli bir senaryoda döviz varlıkların kullanılabilirliğini azaltabilir. Mudilerin güveninde yaşanabilecek olası kayıpları da bankacılık sistemi açısından bir risk olarak görüyoruz.

* Kur korumalı mevduat ürünü ve bankaları döviz mevduatları azaltmaya zorlayan düzenlemeler sonucunda 2021 sonunda yüzde 64,6 olan mevduat dolarizasyonu, Şubat 2023’te yüzde 42,5’e geriledi.

 

* Türkiye’deki takipteki kredi oranları, takipteki kredi sayılmayan ve oranların paydasını şişiren hızlı kredi genişlemesinden etkilenen çok sayıda yeniden yapılandırılmış krediyi içermiyor. Özellikle para politikasının resetlenmesi ve liranın önemli ölçüde değer kaybetmesi olasılığı karşısında ve Türkiye’yi etkileyen son doğal afetlerin etkileri nedeniyle, tahminlerimizde önemli riskler görüyoruz.

* Türk bankaları, son yıllarda gayrimenkul fiyatlarındaki artış ve hiperenflasyon ortamında uygulanan oldukça genişleyici para politikalarının da etkisiyle ortaya çıkan ekonomik dengesizliklerin yarattığı risklerle de yoğun biçimde karşı karşıya. Son yıllarda kredi verilmesini özendiren devlet teşviklerinin körüklediği aşırı güçlü kredi büyümesi bu riskleri artırdı.

*Konut fiyatlarındaki artış, teminat olarak tutulan gayrimenkul varlıklarının değerini artırarak bankaların aktif kalitesine kilit oranlarda yardımcı oldu. Bununla birlikte, değerlemelerde sert bir düzeltme olasılığının arttığını ve bunun bankacılık sistemi için önemli kredi kayıplarına yol açabileceğini değerlendiriyoruz.

Ayrıca, gelişmiş piyasalardaki yüksek faiz oranlarının baskısı ve artan ödemeler dengesi ve kur kırılganlıkları nedeniyle TL’nin zayıflamasını bekliyoruz.

TL’nin zayıflığı, toplam krediler içindeki oranı Şubat 2020’de yaklaşık yüzde 37 iken Şubat 2023’te yüzde 30’a gerileyen döviz cinsi kredilere sahip Türk şirketlerinin kredibiliteleri üzerinde de baskı oluşturuyor.

 

 

turizmguncel.com

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler