Sosyal Medya

Ekonomi

İktidara Yakın Gazeteden Şok İddia! ”Ekonomik Tetikçilikle” Suçladı

İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinden ağızları açık bırakacak bir iddia geldi. Gazete yaptığı bir haberde muhalefet partilerinin “ekonomik tetikçilik”…

İktidara Yakın Gazeteden Şok İddia! ”Ekonomik Tetikçilikle” Suçladı

İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinden ağızları açık bırakacak bir iddia geldi.

Gazete yaptığı bir haberde muhalefet partilerinin “ekonomik tetikçilik” yaptığını iddia etti. Ekonomide rakamların manipüle edilerek piyasada panik oluşturulmaya çalışıldığını öne sürdü.

 

Türkiye, 28 Mayıs’taki 2. turda cumhurbaşkanını belirlemek için gün saymaya başladı. İkinci tura kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da seçim çalışmalarına devam etti.

 

Öte yandan seçim konusu gündemdeyken, Türkiye ekonomisi hakkında yapılan analizler ve söylemler de son günlerde dikkat çekti.

 

İktidara yakın Yeni Şafak gazetesi,  haberinde ekonominin kötüye gideceği yönündeki iddiaları Altılı Masa’nın öne sürdüğünü ve dezenformasyon yaptığını öne sürdü. Haberde muhalefet partilerinin rakamları manipüle ederek piyasada panik oluşturma çabasına girdiği iddia edildi.

 

İşte Yeni Şafak’ın muhalefeti hedef aldığı “Son çırpınışları ekonomik tetikçilik” başlığıyla yayınladığı haber şu şekilde:

 

“Seçim kampanyasında türlü yalanlarla algı ve dezenformasyon yapan muhalefet, umduğunu bulamayınca son çare olarak ekonomik tetikçiliğe sarıldı. Yürütülen battık-bittik algısı tutmayan ve 14 Mayıs seçiminde hayal kırıklığına uğrayan muhalefet, ekonomi üzerinden eş zamanlı operasyona kalkıştı.

 

 

YALANIN BİNİ BİR PARA

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) propaganda makinelerinin sosyal medyada bankacılık sektörünü hedef alan söylemleri muhalefet medyası aracılığıyla servis edildi. Dışarıdan yapılan saldırılara, içeriden destek veren ve siyasi bakış açılarını analizlerine yansıtan sözde ekonomistler de felaket tellallığına ortak oldu. “Faiz yüzde 50’ye çıkacak”, “Borsa çökecek”, “Dolar 30 lira olacak”, “Bankalar batacak” “Şirket iflasları başlayacak”, “İşsizlik patlayacak” gibi yalanları sosyal medyada dolaştıran tetikçiler, 2018’den bu yana sürdürdükleri algı oyununu bir kez daha sahneliyor.

 

KORKU SENARYOLARI İŞE YARAMADI

Ancak ekonomik tetikçilerin iddia ettiği gibi piyasalar, Cumhur İttifakı’nın Meclis’te çoğunluğu elde etmesini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci turda kazanmaya çok yakın olmasına olumsuz bir tepki vermedi. Spekülatif söylemlere ve ekonomik tetikçilerin girişimlerine rağmen dolar geçen hafta stabil kaldı ve sadece yüzde 1 değer kazandı. Avrodaki artış ise yok denilecek kadar düşük oldu ve yüzde 0,07 ile sınırlı kaldı.

 

DOLARDAN KAÇIŞ SÜRÜYOR

Döviz kurlarının uzun süredir sakin seyretmesi hem bireysel yatırımcıların hem de şirketlerin dolardan kaçışını beraberinde getiriyor. Doları artık bir yatırım aracı olarak görmeyen yatırımcıların yabancı para mevduatlarında azalma sürüyor. 5 Mayıs ile biten haftada 217,4 milyar dolar olan bankacılık sektörü yabancı para cinsi mevduatların toplamı 12 Mayıs ile biten haftada 3,8 milyar dolar azalışla 213,6 milyar dolara geriledi.

 

ALGIYLA YÜKSELEN HİSSELER ÇAKILDI

Borsa İstanbul’da da algı oyunlarına ve dezenformasyona rağmen, aşırı bir geri çekilme olmadı. Borsa İstanbul Ulusal 100 Endeksi, muhalefete yakın duran gruplara ait şirket hisselerindeki değer kaybı nedeniyle bu haftayı yüzde 6,1’lik düşüşle tamamladı. Borsa’daki bu kayıp, seçimden önceki hafta Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığından çekilmesinin ardından “Kılıçdaroğlu kazanıyor” algısıyla yükselen şirket hisselerindeki düşüşten kaynaklandı. Nitekim bu hafta en çok değer kaybedenler; yüzde 15,91 ile İş Bankası (C), yüzde 13,35 ile Anadolu Efes Biracılık, yüzde 13,25 ile Yapı Kredi şeklinde sıralandı.

 

BANKALAR GÜÇLÜ VE SAĞLAM

Türkiye’de ısrarla bir finansal kriz çıkarmak isteyenlerin yalan ve iddialarının aksine bankacılık sektörü de güçlü şekilde üretimi, yatırıma, istihdama ve büyümeye destek veriyor. Veriler; bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı, yüksek aktif kalitesi ve karlılık oranlarıyla son derece sağlıklı bir görünüme sahip olduğunu gösteriyor. Toplam mevduatı 10 trilyon 405 milyar lira seviyesinde bulunan bankacılık sektörünün kredi kullandırımı da güçlü. 9 trilyon 67 milyar liralık bir kredi hacmi bulunan Türk bankacılık sektörü, yılbaşında bu yana 1 trilyon 494 milyar lira (yaklaşık 75 milyar dolar) kredi kullandırdı.

 

KUR KORUMALI’YA İLGİ ZİRVEDE

Muhalefetin diline doladığı bir başka önemli konu da Kur Korumalı Mevduat uygulamasına yatırımcıların ilgisi artarak devem ediyor. Kur korumalı mevduatların toplamı 12 Mayıs ile biten haftada eklenen 143 milyar lira artışla 2 trilyon 346 milyar lira seviyesine ulaştı. Vatandaşın parasını hem uzun vadede hem de TL cinsi mevduatta tutmasını sağlayan Kur Korumalı Mevduat uygulamasının süresi geçtiğimiz aylarda 31 Aralık 2023 tarihine kadar uzatılmıştı. İşsizlik ise yüzde 9,9 ile tek hanede.

 

BİLGE YILMAZ DA ALGIYA KALKIŞTI

İYİ Partili Bilge Yılmaz da daha fazla dayanamayıp manipülasyon yapanların kervanına katıldı. Millet ittifakı’nın “kurtarıcı” olarak lanse ettiği Yılmaz, kendi ekonomi politikalarını anlatmak yerine Türkiye ekonomi modelini hedef aldı. Kur Korumalı uygulaması üzerinden korku senaryosu geliştiren Yılmaz, yalana başvurmayı ihmal etmedi. Yılmaz, “KKM bir canavara dönüştü ve Türkiye ekonomisini yutmasına çok az kaldı! Bugün devlet KKM adı altında dolara %36 faiz ödüyor” iddiasında bulundu. Yılmaz’ın söyleminin aksine Kur Korumalı Mevduat uygulamasında doların yükseliş hızı, mevduatın dönem faizini aşması halinde devletin katkısı söz konusu olabiliyor.

 

 

BİRAZ DA GERÇEK DÜNYAYA DÖNELİM

 

Yeni Şafak yazdığı haber bu şekilde servis edilirken ekonomide uzun zamandır sinyalleri görülmeye başlamış kötüye gidiş seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından rakamlara yansımaya başladı.

 

Piyasalarda yükselişin yanında yaşanan gelişmeler bunlarla sınırlı kalsa iyi. Ek olarak TCMB mali ihtiyati tedbir başlığı altında bankaları daha da baskı altına alarak, mudilerin TL kredi taleplerini sınırlamaya gidiliyor. Amaç seçime kadar alınan TL kredilerin dolar talebine yansımasını engellemek. Ama birden bundan vazgeçiliyor. Sebep, vatandaşı ekonomideki durum konusunda uyandırmama.

 

Dolar cinsinden mevduat sahiplerine yönelik olarak da, bu mevduatlarını TL’ye dönüştürmeleri yönünde baskı ve teşvikleri uygulanmaya başlandı.

 

TCMB politika faizi yüzde 8’lerde sabit tutulmasına rağmen, piyasa faizleri yüzde 40’lar seviyesine çıktı bile. Kredi bulmak güçleşti. Bulsanız bile faizleri ödenemeyecek seviyeye geldi.

 

28 Mayıs seçimlerinin ardından Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlanması halinde, mali piyasaların gösterdiği bu olumsuz tepkilerin ne boyutlara çıkacağı iseen çok tartışılan konular arasında yer alıyor.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler