Sosyal Medya

Döviz

SABAH YORUMU:  ‘Power’ on: FED’den 1994’ten bu yana en sert faiz artışı

Geride bıraktığımız hafta açıklanan ABD Mayıs ayı manşet TÜFE enflasyonunun beklentileri aşması sonrası, enflasyon konusu 2021 yılında “geçicidir” diyerek göz…

SABAH YORUMU:  ‘Power’ on: FED’den 1994’ten bu yana en sert faiz artışı

Geride bıraktığımız hafta açıklanan ABD Mayıs ayı manşet TÜFE enflasyonunun beklentileri aşması sonrası, enflasyon konusu 2021 yılında “geçicidir” diyerek göz ardı eden ve politika hatası yapan FED, 50 baz puan olan beklentinin de ötesine geçerek, biraz da kaybettiği kredibilitesini yeniden tesis etmek adına politika faizini 75 baz puan artırarak 1,50-1,75 bandına getirdi. Böylelikle FED, enflasyonla mücadele kararlılığını veya piyasa tabiri ile ‘şahinlik’ dozunu da artırmış oldu.

Karar ardından yayımlanan FED üyelerinin ileriye dönük projeksiyonlarına bakınca, 2023 yılında FED’in sert faiz artırımına devam ederek politika faizini %3,8 seviyesine kadar yükseltmesi, akabinde ise 2014’te indirmeye başlayıp uzun vadede %2,5 seviyesinde denge seviyesine getirmesi bekleniyor. FED’in faiz artırımı tahmin edileceği üzere, kredi piyasasına erişimi zorlaştırarak ekonomik aktivitenin de üzerinde daraltıcı bir rol oynayacaktır. En basit tabirle bunu resesyon riski olarak görüyoruz. Lâkin, FED’in projeksiyonlarda, büyümenin önümüzdeki 3 yılda en düşük %1,7 seviyesine gelmesi;  işsizliğin ise yine aynı zaman ufkunda en yüksek %4,1’e yükseleceği bekleniyor. En son açıklanan işsizlik verisinin %3,6 olduğu düşünülürse, FED’in öngörüsünün çok da karamsar olmadığını düşünüyoruz. Konuya bu açıdan bakarsak, beklentinin üzerinde gelen faiz artırımına rağmen piyasa tepkisinin temkinli iyimser kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Karar ve Başkan Powell’ın sunumu sonrası, dolar endeksinin bir miktar da olsun gerilemesi de bunu yansıtıyor. Neredeyse hafta başında 105,8 ile son 20 yılın zirvesine yükselen doların piyasa kuru DXY, geceyi 104,8 seviyesinde tamamladı. Doların piyasa faizi olan 10 yıllıkların ise benzer bir şekilde hafta başı %3,5 seviyesine dayanması ardından geceyi %3,3 seviyesinden tamamladığını görüyoruz.

Dolar endeksi içinde ağırlıklı olarak yer alan EUR, dün FED kararından bağımsız dalgalı bir seyir izledi. Dün sabah saatlerinde, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faizleri belirleyen yönetim kurulunun, tahvil piyasalarında son günlerde görülen satışları değerlendirmek üzere takvimde olmayan bir toplantı yapacağını duyurulması, volatiliteye neden oldu. ECB’nin geçen hafta bir dizi faiz artırımı gerçekleştirileceği yönünde taahhütte bulunmasının ardından tahvil getirileri keskin şekilde yükselmişti. Almanya (%1,75) ile başta İtalya (%4,10) olmak üzere, borç sahibi güneyli ülkelerin tahvil getirileri arasındaki fark iki yıldan uzun bir sürenin en yüksek seviyesini gördüğünün altını çizelim.

ECB toplantısı öncesi 1,05 seviyesinin hemen üzerini deneyen EURUSD paritesi, faizlerde bir değişikliğe gidilmemesi sonrasında yönünü yeniden aşağıya çevirerek FED toplantısı öncesi 1,0350 seviyesini test etti. ECB, İtalya gibi borçlu ülkelerin faizlerinde görülen sert yükselişe karşı bazı teknik kurullara talimat geçtiği belirtildi. Elbette, bunun ne olduğu pek de anlaşılmayınca EUR da ne yapacağına karar veremedi. Büyük resimde, doların bir süre daha güçlü seyretmesi ana beklentiyi oluşturuyor. Bu zaman diliminde, yatırımcı gözlüğümüzü takarak, her anlamlı düşüşte EUR ve GBP’de kademeli pozisyon kovalayacağız.

Kıymetli madenlerde ise, dün de bültenimizde söz ettiğimiz üzere, henüz heyecan uyandıracak bir gelişme göremedik. Altının ons fiyatında 1,865 dolar; gümüşte ise 22 dolar seviyesi geçilmeden kenarda beklemeye devam edeceğiz. Gram altın geride bıraktığımız hafta 1,026 TL seviyesine kadar yükselmesi ardından USDTRY kurunun bu hafta 17,25-17,30 bandında sakin bir seyir izlemesi, altının ise hafif de olsa gerilemesine paralel 1,020 TL seviyelerinde salınmaya devam ediyor. Gram altında, belirleyici olacak unsurun ons altından ziyade USDTRY kurunun bundan sonra izleyeceği seyir olacağını düşünüyoruz. Teknik mânâda yukarıda bir sonraki seviye 1,065 TL olarak görülüyor.

Hazır USDTRY kurundan söz etmişken, yabancı nezdinde Türkiye’nin risklerini yansıtan 5 yıl vadeli CDS risk primi hafif de olsa gerileyerek 805 baz puan seviyesine gelirken, TCMB’nin teminat havuzu kararı ardından (YP mevduatlar için TL tahvil tutma koşulu) uzun vadeli tahvil faizleri aşağı yönde baskılanmaya devam etti. Hisse senedi piyasasının ise dün sakin bir seyir izlediğine şahit olduk.

Dün Türkiye cephesinde açıklanan ve sonucu önemli olan iki veri gözümüzden kaçmadı. TÜİK verilerine göre, Mayıs ayında 122,768 konut satıldı. Mayıs ayı özelinde bakılırsa bu bir rekor! Bir önceki yılın aynı ayına göre %107,5 artış! Daha öncede söz ettiğimiz üzere, enflasyon dönemlerine karşı büyük bir tecrübesi olan Türk insanı, parayı ev, araba, arsa gibi taşınmaz mallara bağlamaya devam etmesi, rakamların arkasında yatan rekoru aslında tüm çıplaklığı ile anlatıyor. Lâkin, bina inşaat maliyetinin geldiği seviye (konut fiyatları) ve harcanabilir gelirin oldukça düşmesi (disposable income) mevcut eğiliminin ne kadar daha korunacağına şüphe ile yaklaşmamıza neden oluyor. Hisse senetleri, kripto paralardan sonra sıranın konut piyasasına da bir noktada geleceğine mim koymuş olalım. Bu da başka bir bültenin konusu olsun.

Öte yandan, dün Hazine ve Maliye Bakanlığı Mayıs ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerini yayımladı. Buna göre, bütçe dengesi 144 milyar TL, faiz dışı denge ise 161,9 milyar TL fazla verdi. Verinin detaylarına baktığımızda, aslan payını kurumlar vergisinin 152 milyar TL ile aldığını görüyoruz (geçen yılın aynı ayına göre neredeyse 6 kat artmış). Cari açık rakamlarından da tahmin edileceği üzere, ithalattaki büyük patlamaya paralel ithalden alınan KDV 43,7 milyar TL, özelden alınan tüketim vergisi 30,6 milyar TL ile geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık 2,5 kat artmış. Elbette, bütçe gerçekleşmesini olumlu olarak okusak da, performansın harcamaya yönlendirilmesi durumunda enflasyonist sonuçlar doğuracağını; aksinin ise olumlu olacağının altını çizelim.

Bugün gözler, İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) olağan faiz toplantısında olacak. Hatırlatmak gerekirse, İngiltere ekonomisi keskin bir yavaşlama ile çift haneli bir enflasyon arasında sıkışmış vaziyette. Piyasalar, BoE’den çeyrek puanlık faiz artışıyla politika faizini %1,25 seviyesine getirmesini bekliyor. Sürpriz bir şekilde, tıpkı FED gibi, BoE’nin de 1995’ten beri ilk kez yarım puanlık bir artışa gitme ihtimali %50 olasılıkla fiyatlanıyor. BoE, koronavirüs pandemisinden sonra faiz artırımına soyunan dünyanın en büyük merkez bankalarından ilki oldu. Aralık ayından bu yana borçlanma maliyetlerini dört kez artırdılar. Lâkin, yüksek enflasyon ve sıfır büyüme veya durgunluk karışımı Sterlin üzerinde ciddi mânâda baskı kurmaya devam ettiğini görüyoruz. Nisan ayında 40 yılın en yüksek seviyesi olan %9’a ulaşan enflasyonun, merkez bankasının son tahminlerine göre, BoE’nin %2 hedefinin beş katından fazla, bu yıl %10’u aşması bekleniyor. IMF’ye göre, İngiltere ekonomisi şimdiden yavaşlama belirtileri gösteriyor ve gelecek yıl dünyanın en büyük ekonomiler arasında en zayıf büyüme kaydedeceği bekleniyor. Sterlin ile ilgili gelişmeleri ‘sniper’ pozisyonunda bekliyoruz.

ABD borsaları, enflasyonla mücadele dozunu artıran FED ardından geceyi olumu bir şekilde tamamladı. Risk iştahının göstergesi konumunda Nasdaq endeksi %2,5 yükselirken, iyimser havanın bu sabah Pasifiğin diğer ucuna da uzandığını görüyoruz. Asya borsalarının gösterge endeksi Tokyo borsası %1,4 yukarıda işlem görürken, ABD borsalarını vadeli işlemlerinde de %0,7 civarında yükselişler görülüyor.

Piyasaların bütün istediği sert bir faiz artışı mıydı? Bu soruyu bize de kendimize sormadan edemedik. FED’in geç kalması nedeniyle hızlı adımlarla piyasa faizlerini yakalama gayreti, kredibilite anlamında olumlu karşılanırken, yukarıda da değindiğim üzere, resesyon riski küçümsenmeyecek kadar yüksek olsa da, FED üyelerinin işsizlik ve büyüme projeksiyonları piyasaları bardağın dolu tarafını görmeye yöneltti.

Netice itibariyle, sene başına göre Nasdaq’ın %30 aşağıda olduğunu, Bitcoin’in 7 ayda %70 değer kaybettiğini ve piyasaların belki de tarihe geçecek kadar karamsar ve risk-off modunda oldukların unutmayalım! Bu arada Bitcoin’in aşırı satım bölgesine geçtiğini de not ederek bültenimizi bu günlük tamamlayalım.

 

 

Emre Değirmencioğlu, Grup Müdürü, Kıbrıs İktisat Bankası

 

Güldem Atabay: 50 ya da 75 baz puan fark etmez: ABD ekonomisinde “yumuşak iniş” hala çok mümkün

 

(Yenileme-ilk piyasa tepkileri eklendi): Fed 75 baz puan artırdı, 50-75’er adımlarla devam edeceği mesajını verdi

 

Sürpriz Avrupa Merkez Bankası toplantısından ne çıktı?

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler