Sosyal Medya

Borsa

YKY  Strateji Notu: El Sıkışmıştık

“Gözlerinin içine dik dik bakacaksın, asla gözlerini kaçırmayacaksın” demişti uzun boylu, iri yarı ve çok sesli konuşan zat. Nedense geçen…

YKY  Strateji Notu: El Sıkışmıştık

“Gözlerinin içine dik dik bakacaksın, asla gözlerini kaçırmayacaksın” demişti uzun boylu, iri yarı ve çok sesli konuşan zat. Nedense geçen hafta izlediğimiz bir gösteri sonrası yıllar öncesinden kalma bu anı aklıma geldi.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin iki güzel eseri “Yunus Mânâ” ve “Alaz ile Cemre”yi geçen hafta izleme fırsatı bulduk. Neoklasik bale formunda sahnelenen “Yunus Mânâ” eserinde, Yunus Emre’nin kendini bilme yolculuğunu Ebru Cansız’ın harika koreografisi ve dansçıların etkileyici performansıyla izlerken, aklımda bu yazının konusu da oluşmaya başladı.

Sanattan çok anlayan biri olduğumu iddia etmeyeceğim ama bu eserlere rengini, gücünü ve belki de değerini veren içerik mi, yoksa bunun tanıtımı mı? İçerik veya öz mü daha değerli, şekil mi? Yoksa her ikisi de mi? Duruma göre değişir mi? Sanalın önlenemez yükselişi devam ederken, benim gibi sanalın öneminin ve değerinin azalmasını, bunların yerine gerçeğin değerinin artmasını bekleyenler yanılıyor mu yoksa bu yönde işaret sandıklarımız aslında kendi önyargılarımız mı? Bizim gibi bu büyük ana trend içinde yer alan finansal varlıklar yerine, ağır enflasyon ve sonrasındaki stagflasyon ortamında emtia, değerli metaller ve bunların alakalı olduğu hisse senetleri, gayrimenkul gibi reel varlıkların nispi olarak finansal varlıklara nazaran daha fazla değerini korumasını bekleyenler hatalı mı?

Şu ana kadar son iki senenin performansları bu görüşün lehinde ama geçmiş performanslar her zaman ileriye yönelik bir gösterge değil. Yanılıyor olabilirim. Daha önce de farklı farklı alanlarda çok yanıldım, bundan sonra da birçok alanda hatalı çıkacağım kesin; ama sanki “bir şeyler” değişti. Sadece bir şeyler değil, aslında “çok şey” değişti veya bana öyle geliyor, bilmiyorum.

“The Revolt of the Elites” ve “The Culture of Narcissism” dahil yazdığı kitaplarla bugünleri neredeyse 30-40 yıl önce öngören Christopher Lasch’ın tüketim toplumunun geleceği, lümpenleşme ve kendi deyimi ile narsistleşen kültürle ilgili çalışmalarında detaylı anlattıkları değerini hala koruyor.

Medya, bilim insanları, üst düzey yöneticiler de dahil kanaat önderleri veya geniş tanımı ile seçkinler, sanki geri kalandan tamamen farklı bir bilgi evreninde yaşıyor. Sanki hala 20. yüzyıldaymışız, bilgi tekellerindeymiş ve katı hiyerarşiler ile kurulan Hindistan’dakine benzer yüksek kast duvarları arkasında, sadece kendileri Platon’un mağarasından kaçabilmiş gibi davranıyorlar. Halbuki belki de gün yüzü sandıkları, sanal bir ortamın “çevreye duyarlı” ekolojik ışıklandırmasıdır. Mağaradan kaçarken, kaçtıklarını düşünürken Truman Show’a saklanmış olamazlar mı?

Kanaat önderleri, ekonomik ve finansal “hikayeleri” de göz alıcı bir ambalaj içinde sunuyor. Son derece sofistike, asla belirsizlik ve yanılma payı içermeyen bir izlenim vermek; sosyal, ekonomik veya finansal “problemleri çözmek” için belirsizlik payı dahi bulunmayan kesin fikirleri ve bunları her zaman kesin olarak destekleyen “somut verileri” özgüveni yüksek bir şekilde sunmak, bu ekosistemde çok önemli.

Keşke benim de özgüvenim bu kadar yüksek olabilse. Halbuki ben, özellikle piyasalarda her zaman “Acaba nerede hata yapıyor olabilirim?” diye düşünüyorum. Çünkü öğrendiğim nadir şeylerden biri, piyasaların “Hatasız kul olmaz” dersini bayağı pahalıya veren ama dershaneye gitmeyi dahi gerektirmeyen özel okullar gibi olması.

ABD’de son yılların en büyük rallisinden hemen sonra, son yılların en büyük düşüşünü gördük. Bu tip volatiliteler, ayı piyasası belirtisidir. Bu yıla ilişkin düşüncelerimizi aktarırken gelişmiş ülke borsaları ve özellikle de ABD borsaları için ayı piyasası ve yıl içinde S&P500 endeksin 4000 seviyesinin altını görmesini beklediğimizi aktarmıştık. Daha sonraki yorumlarımızda yüzde 20-30 arası düşüş beklediğimizi yaldızlara sarmadan, fazla rakama ve cümleye boğmadan paylaşmıştık. Bu görüşleri fazla radikal bulanlar olmuştu. Yılın başında endeks 4800 civarındaydı, bu hafta başında endeks 4000’in altına 3900 civarına geldi. Tabii ki, “Her dediğimiz doğru çıkacak” veya “Çıktı” demek saçmalık olur. Samimi ve doğru olmaz. Konu zaten nokta atışı yapmak da değil, bunu da hep vurguluyoruz.

 

Örneğin ben son yorumumda piyasalarda tepki beklediğimi, ardından bir satış daha gelebileceğini yazmıştım. Gelmedi ve satış devam etti. Bundan bahsetmeyip sadece “4000’in altına geldi piyasa, gördünüz” şeklinde ambalajlamanın anlamı var mı? Belki de vardır, bilmiyorum. Sonuç itibarıyla esas önemli olan büyük hareketler, kırılma anları, trendler ve trendlerin değişim noktaları. Tabii bunların çoğunu gerçekleştikten sonra anlayabiliyorsunuz ama yine de hatalı çıkma riskini alarak odak noktasının bunlar olması gerekiyor bence.

 

Murat Berk, Baş Stratejist

 

Dolar sorunu: gelişmekte olan piyasalar için maliyetler katlanıyor

 

EY: Kripto para ve dijital varlık yatırımcıları tüm dünyada vergi düzenlemelerini dikkatle izlemeli

 

Deniz Yatırım’dan İş Bankası için ‘AL’ önerisi…

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler