Sosyal Medya

Ekonomi

Recep Erçin:  Ters köşe faiz indirimi, enflasyon ve krediler

FİYATLAMALAR SİL BAŞTAN Eylül ayı başında dolar kuru 8.20 TL düzeyindeydi. Daha önceki dönemlerde TL’deki hızlı değer kaybı süreci dikkate…

Recep Erçin:  Ters köşe faiz indirimi, enflasyon ve krediler

FİYATLAMALAR SİL BAŞTAN

Eylül ayı başında dolar kuru 8.20 TL düzeyindeydi. Daha önceki dönemlerde TL’deki hızlı değer kaybı süreci dikkate alındığında önümüzdeki aylarda fiyatlamaların 9.50 TL düzeyinden yapılacağı aşikar. Enflasyondaki atalet uyarınca döviz kuru kaynaklı yeni bir fiyat hareketinin çarşı pazara yansıması görülecek. Geçen yıl hatırlanacağı üzere kur ve enflasyondaki hareket uyarınca yine sonbaharda Merkez Bankası’nın faiz artırması bekleniyordu. O dönem ekonomi kurmaylarının Külliye’ye durumu izah ettiği ancak olur alamadığı sonradan kulislere yansıdı.

Faiz artmayınca kurda sıçrama yaşandı, dolar 8.50’yi gördü. Önce Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevden alındı, ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak görevden affını istedi. Bu süreçte Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğündeki iş insanları heyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşerek, hızlı kur artışı kaynaklı rahatsızlıklarını ilettiler ve Naci Ağbal döneminde önce para politikası sadeleştirildi ardından faiz artırım süreci başladı ve bahar aylarında faiz yüzde 19’a kadar çekildi. Bundan sonra Merkez Bankası Başkanı görevden alınana kadar kurda kısmen bir dengelenme ve rezervlerde artış yaşandı.

 

 

 

AYNI SÜRECİ YAŞAR MIYIZ?

Bugün gelinen noktada geçen yılki krizli süreçte yüzde 15 olan fiili politika faizi bugün yüzde 16’da, 7.9 TL olan kur ise 9.5 TL’ye dayanmış durumda. Ekim 2020’den Ekim 2021’e tablo bu şekilde ve bundan sonra TL’yi bekleyen diğer tehlike FED’in olası varlık azaltımına başlaması. Olumsuz senaryoda dolar kurunun  çift hanelere doğru yönelmesi ihtimal dahilinde. Marks’ın Louis Bonaparte’in 18 Brumaire’i” adlı eserinde belirttiği üzere, “Tarihte olaylar her zaman iki kere tekerrür eder. İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.” Bu anlamda iki süreç birbirinin çok az farklı tekrarı gibi.

 

Bundan sonra artan girdi maliyetleri nedeniyle ürün fiyatlarına zam yapmak zorunda kalacak, çarşı pazara yansıyan pahalılık yüzünden işçi ücretlerinde düzeltme yapma ihtiyacı duyacak, tedarik sağladığı firmalardan gelecek fiyat baskılarına maruz kalacak imalatçıların rahatsızlıklarını doğrudan Külliye’ye iletip iletmeyeceği merak konusu. Nitekim ilk sinyal dün İstanbul Sanayi Odası’ndan geldi. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Twitter hesabından şu mesajı paylaştı: “Merkez Bankası, bugünkü kararıyla enflasyonu önemsemediğini ve dikkate almadığını ortaya koydu.”

 

METİNDEKİ O KISIM BOŞA DÜŞTÜ

Erdal Bahçıvan’ın da işaret ettiği üzere Merkez Bankası yönetimi enflasyon konusundaki politikasını değiştirmiş oldu. Şu halde dün açıklanan metnin sonunda yer alan, “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir” ifadeleri anlamını yitirmiş bulunuyor. Çünkü yine Merkez Bankası’nın çeşitli raporlarıyla da sabit olduğu üzere piyasada fiyatlamalar faizden çok döviz kuru seviyesinden yapıldığından, negatif reel faiz politikası ile serbest kur rejiminde yapılan devalüasyonun fiyatlar genel düzeyini yukarı çekeceği aşikar.

 

 

 

BANKALAR KREDİ VEREBİLİR Mİ?

Yine geçen ay yapılan 100 baz puanlık ve bu ay yapılan 200 baz puanlık indirime gerekçenin “Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır” tespiti olduğu anlaşılıyor. Buna göre Merkez Bankası’nın reel sektörü yani üretimi ve imalatı desteklemek için ticari kredi faizlerinin aşağı çekilmesi için faiz indirimine gittiği söylenebilirdi. Ancak bankacılık sektöründe TL kredi/mevduat makasının durumu ortada. Mevduatlarda dolarizasyon seviyesi yüzde 50’ler mertebesinde. Şu halde faizler indirilse dahi döviz tarafındaki hareketten ötürü finansal kesimin verili politika faizinden ilave kredi açma istediği ve kapasitesinin ne miktarda olduğu analiz edilmeli. Nitekim bankacılık sektörünün ticari kredilerdeki isteksizliği faizden değil kurdaki belirsizlikten ileri geliyor. Öte yandan Kurul metnini okuduğumuzda faiz indirimi için geçen aykinden farklı ilave bir açıklama, izahat görülmedi.

 

Bununla birlikte metinde, “Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede politika faizi 200 baz puan indirilerek yüzde 16 olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı Kurul tarafından değerlendirilmiştir” ifadesi yer aldı. Buna göre yılsonuna kadar bir miktar daha faiz indirimi yapılacağı işareti verildi. Kasım ve aralık aylarındaki indirimlerin ne düzeyde “sınırlı” olacağı ise merak konusu.

 

Bankacılık verileri: Kredi büyümesi yavaşlıyor

 

Doç.Dr.Ata Özkaya: Faiz kararı ve para politikası geleceği

 

YORUM:  Faizleri düşürmek, kredileri hızlandıracak mı?

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler