Sosyal Medya

Ekonomi

Kılıçdaroğlu: İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmamda bir sorun yok

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Haber Global’de Candaş Tolga Işık’ın “Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor musunuz” sorusuna, “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmamda bir sorun…

Kılıçdaroğlu: İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmamda bir sorun yok

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Haber Global’de Candaş Tolga Işık’ın “Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor musunuz” sorusuna“İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmamda bir sorun yok. İttifak liderleri bu konu hakkında hiç konuşmadık. Eğer ki ittifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım. Bir araya gelip oturup karar vermemiz lazım. Biz demokrasiyi savunuyoruz. Karşı tarafta otoriter sistem var.” şeklinde yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu, Az Önce Konuştum adlı programda şu açıklamaları yaptı:

Artık, vatandaşın canına tak etti. TÜİK enflasyonu düşük gösterince emeklinin, memurun, işçinin maaşına da az zam yapılacak. Rakamları düşük gösterin, diye talimat veriyorlar. Siz siyasetçi olsanız buna göz yumabilir misiniz? TÜİK’ e gittik. Milletvekili arkadaşlarım vardı. Ben geleceğim diye kapıyı kapatmışlar. Demir kapı vardı ve ‘Biz kapıyı açamayız’ dediler. İlk kez seçimle gelen milletvekiline resmi devlet dairesi kapatılmıştır. Dünya kamuoyu buna şahit oldu. Normalde randevusuz gidilebiliyor. Ama ben gittiğim için kapıyı kapattılar. Bakan olarak kendilerine unvan verilen insanlar, bir kişinin verdiği talimatları yerine getirmek için getirilen insanlar. Bildiğimiz devlet memurları. Marmaris’te yangın çıkmış, demeç veriyorsunuz, ‘Sayın cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangınları söndürmeye başladık! Talimatla yangın mı söndürülür? Şimdi ortada bakan yok. Atamayla gelen kişiler bütçeyi sunuyorlar.

Yeni sistem kıl payı kazanıldı. Meclis daha güçlü olacak dediler. Halkı kendi medyalarıyla kandırdılar. Bütün bunlara rağmen geldiler. Halk şimdi bu sistemin ülkenin başına felaket getirdiğini görüyorlar.”

“TCMB’ye itibar kazandırmak benim görevimdir”

Türkiye bu kadar derin bir ekonomik buhran yaşamamıştı. İlk kez 84 milyon insan bir avuç insan için çalışıyor. Demokrasi tarihimizde Türk lirasının bu kadar pul edildiği bir dönemi yaşamadık. Merkez Bankası görevlerinden uzaklaştı, müdahale edildi, başkanlar sık sık değiştirildi, itibarının yerle bir edildiğini gördüm. Naci Ağbal’ın neden görevden alındığını açıklaması lazım. TCMB’ye itibar kazandırmak benim görevimdir. Fiyat istikrarı ve Türk lirasından sorumludur. Merkez Bankası’na talimat verebilirsiniz. Ama nasıl ineceğine kendi araçlarıyla müdahale ederler. 128 milyar doları iradesi dışında başkası satsın diyorsunuz. TÜİK’e neden gittim. Çünkü emekli, memur ve çalışanın alacağı maaşlar enflasyon üzerinden belirleniyor. Enflasyon yüzde 50 60’ı bulmuş. Enflasyonu nasıl hesapladınız?, diye soracaktık. Sizde vicdan yok mu? Bunlarla emeli aylığı, asgari ücreti bağlayacaklar. Verdiğiniz rakam doğru değil. Soramadık. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. İnsan hata yapabilir, hatasından erdemle döner, bunu anlayabilirim. Ama bile bile işçinin, emeklinin, memurun hakkıyla uğraşırsanız ben ona isyan ederim.

“Damat ile kayınpederinin kavgası 84 milyona yansıdı”

Merkez Bankasının bağımsız olması gerektiğini söyledim. Sayın başkan karşıladı. Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasıdır. Önemlidir. Fiyat istikrarından sorumludur. Sıcak siyaset müdahale etmemelidir. Müdahale durumunda güven kaybolur. Görevimiz itibarını sağlamaktır. Merkez Bankasının başında liyakatli kişilerin olması gerekir. Merkez Bankasının M’sini dahi bilmeyen bir insanı başına getiriyorsunuz. İşi en iyi yapana teslim edeceksiniz. Kapısından içeri girmemiş insanı başkan yapıyorsunuz. İradesi var mı? İrade sıfır. Dünyada hangi devlet bir kişinin iki dudağından çıkacak söze teslim edilmiştir. Hazine ve Maliye Bakanlarının bütçe çıkarken ağırlığını görürdük. Şimdi neredeler? Yok ki öyle bir bakanlık fiilen. Bütçeyi kamu hesaplarını kendisi yapmıyor. Bakan oturuyor orada, konuşmuyor. Yöneten kişi Merkez Bankasını bilmiyor. Kasada 128 milyar dolar para var. Bunu çıkarıp bir protokolle damadınıza veriyorsunuz. Paranın nereye gittiğini bilmiyoruz. Fakir fukaranın ahı yerde mi kalacak? Ben bunların hakkını savunmayacak mıyım? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenden hesap sormamız lazım. “At izi it izine karıştı.” demişti. Hangi at o, açıklama yapması lazım. Damat ile kayınpederinin kavgası 84 milyona yansıdı.

“Ben olsam ilk önce ekonomik sosyal konseyi toplarım”

Başa gelince ilk adımım Ekonomik Sosyal Konseyi toplarım. Bülent Ecevit kurdu. Anayasal kurum haline geldi. En son 2009’da toplandı. Ekonomik toplumsal tarafların liderleri üyeleridir. Onlara, ‘Buyurun sorunlarınızı anlatın’ derdim. Eskiden 3 ayda bir toplanırdı. Kanun kalktı. Anayasada var ama fiilen yok. Erdoğan Fiyat İstikrar Komitesi kurdu. Merkez Bankasının görevini başka bir kuruma teslim edebilir misiniz? Fiyatı indirecek ve fiyatları koruma altına alacak olan kim? Üreticiyi, stokçuyu suçlayacaklar. Ekonomik Sosyal Konsey’de önce bir anlaşacağız. Faiz yükseltilmeli mi, düşürülmeli mi? Merkez Bankasına görev verirsiniz ve o gerekeni yapar. En son Erdoğan, ‘nas var’ dedi. Siz ekonominin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz demektir. Siyasi partiler devlet değildir. Rüşvet alan hırsızlık yolsuzluk yapanları devletin içinden temizleyeceğiz. Bu devlet sıradan bir devlet değildir. Bizi dünyada da rezil ettiler. Rüşvet alan birisi arabasında Türk bayrağı taşıyor ve siz onu bizi temsil etmesi için yurt dışına gönderiyorsunuz. Ne diyecekler? Bu anlayış devleti çürütür. En kolay şey devleti yürütmektir. Herkesin görevi tanımlanmıştır.

“Millet bu iktidara güvenmiyor”

Memleketi bu hale kim getirdi? 20 yıldır. Yeni iktidar olsalar, yeni bir model getirdik diyecekler. Parayı pul ettiler. Bay Kemal denilince kızmıyorum. Devleti yönetme erkini kaybetmişler. Bu millet bu iktidara artık güvenmiyor. Güvense parasını dolar olarak tutmaz zaten.

“TL alıp dolara yatıranlar ahlaksızdır” demişler. 128 milyar doları satarken ahlak mı vardı? Devlet içinde öyle bir noktaya geldik ki. Seçime kadar ne götürsek kardır. O noktaya geldik şu anda. Onların bürokratları, yöneticileri de öyle diyor. Tam bir soygun düzeni var şu anda.

2021 bu yılın başında net 2 bin 825 liraydı asgari ücret. O büyük kalkınma hamleleri onların olsun. İşçiye bugün 384 doları teslim edin. Şimdi bu parayı verirlerse bu yılın kayıpları önemli ölçüde telafi edilecek. 5 bin 376 TL işçiye vermek zorundalar. Aksi takdirde iktidarın eli işçinin cebinde. Sanayicinin korunması lazım. Asgari ücretin gelir vergisinden muaf olması lazım. Bu piyasanın canlanması için de çok önemli. Yoksa insanları açlığa mahkûm edeceksiniz. 31 Aralık’ta dolar kuru neyse 384 dolar ile çarpıp tam karşılığını vereceksiniz.

Yasalar var. Eskiden devletin üç dört temel kurumu vardı. Devletin akademisi olarak tanımladığımız kurumlar vardı. Bunlar kapatıldı. Rüşvet alıyor, yolsuzluk yapıyorsanız yukarıya tırmanabiliyorsunuz. Bakan kendi bakanlığına şirketinden mal alabiliyor. Bir sefer işi en iyi yapan insanı getireceksiniz. Partisine bakmayacaksınız. Bürokrasi devletin hafızasını taşır. Bürokrasinin ehil ellerde olması lazım.

“Aile destekleri sigortasını hayata geçireceğiz”

Aile Destekleri Sigortası, Türkiye 1971 yılında dokuz sigorta dalını çıkaracağını ve uygulayacağını tayin etti. En son Ecevit döneminde 8’i kabul edildi. Dokuzuncusu bu. Özü şudur, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, herkesin sigortası olacak, yardım insan onurunu koruyacak şekilde yapılacak. Kadının hesabına yatırılacak ve kadın memur gibi maaşını alacak. Bütün kadınlarla görkemli bir toplantı yaptık. Her bir eve gireceksiniz, asla umutsuzluğu aşılamayın, az kaldı iktidar gidecek, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. İnsanları fakirleri sıraya diziyorlar, insanları televizyonlar çekiyor, vicdanlarını rahatlatıyor. O nedenle biz kadının banka hesabına yatıracağız ve kadın çoluğun çocuğun geçimini sağlayacak. 1971’de Meclis’te onaylanan sigorta dalını iktidar olduğumuzda hayata geçireceğiz. Her evde bir sigortalı batacak.

“SGK batsaydı öyle bir kurum olmazdı değil mi”

SGK batsa öyle bir kurum olmaz değil mi? Açık veriyordu SGK. İşin garibi şimdi daha çok açık veriyor. Ben açıkça senin istediğin televizyonda tartışalım, SGK’yı kim batırdı? dedim. Gelir mi gelemez. Boğazdan aşağı haram lokma inmemişse konuşmayacaksınız. Normalde daha prim yatırılırsa daha yüksek maaş almanız lazım değil mi? Öyle bir düzenleme yaptılar ki ne kadar çok yatırırsan o kadar az maaş alıyorsun. O yüzden EYT’li sayısı artıyor. EYT’lilerin hakkını verdirmek zorundayız. Ona rağmen olağanüstü büyük açıklar var. Çıkıp söylüyor mu? Neden açık olduğunu söylesin. Dünyanın her yerinde SGK açık verir. Çünkü tek gelir kaynağı primdir.

“Fakirliğimizi satıyoruz”

Fakirliğimizi satıyoruz. İhracat olsun ama hak ettiğimiz parayı alıyor muyuz? Fakirliğinizi ihraç ederseniz, Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim ederseniz bu iş yürümez. İhracatımız zaten var. Katma değeri yüksek ürün ihraç ediyor musunuz? O zaman dünyada söz sahibi olursunuz. Tekstil sattık güzele ama bu Türkiye’yi büyütmez. Üniversiteler bilgi üretmeli. İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti. Üniversiteleri de perişan ettiler.

“Bir numaralı sorunumuz var olan sistem”

Türkiye’nin ayağa kalkması için dört aşama uygulanmalı. Demokrasi olacak, can ve mal güvenliği olacak. Para çıkışları var kaçak. Bizim iş dünyasının. Kazandığı parayı yurt dışına götürüyor. Çünkü siyasi iktidara güvenmiyor. Mevcut iktidarla iş birliği içinde olanların çoğunun mal varlığı İngiltere’de. Önce güven vermeniz lazım. Üreteceksiniz. Türkiye bir gıda kriziyle karşı karşıya kalacak. Gübre zammından sonra tarlalar ekilecek mi? Buğday ithal edecek ülke bulunmayacak. Paramız var dışarıdan alıyorum derseniz onlar da benim halkım var, derse ne yapacaksınız? Yarın sabah ne olacağını bilmiyorlar. Sanayici de bilmiyor. Üçüncü ayak güçlü bir sosyal devlet inşa edeceksiniz. Dördüncüsü de sürdürülebilirliktir.

Bir numaralı sorunumuz var olan sistem. Devleti bir kişinin iki dudağına teslim edemezsiniz. Bir kişi her şeyi bilmez. Gelişmişliğin yeni tanımı küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Her alan ayrışıyor. Siz bunları bir tarafa atıp bir kişiye ülkeyi teslim ediyorsunuz. Siz binlerce atamanın altına ‘ben imza atacağım’ dediğiniz zaman sistem çöker.

“Fakirden alıp zengine veren bir bütçe”

Neden o el hareketini yaptık. İhale yapıyorsunuz dolar ya da euro ile. Yatırım Türkiye’de neden euro ile? Buna bir de garanti veriyorsunuz yine dövizle. Yani beni değil benim torunumu da borçlandırıyorsunuz. Hadi buna da katlandık. Sen bir de sözleşmenin altına şunu yazıyorsunuz. Bunu hangi ahlak kabul eder? Zaten kazığı yedik. Dolarla yaptık ihaleyi. Yükseldi. Bir de AB’de enflasyonu bir de fiyatlara yansıtıyorsun? Yazık değil mi? Bu bütçe, fakirden alıp bir avuç zengine kaynak arttıran bütçedir. Kim memnun? Devlette dolarla iş tutanlar memnun. 84 milyon bir avuç insana çalışıyor. Bu millet bu kadar büyük bir kazığı yememeli. Bu söylediklerime hiç itiraz yok. Yanlıştır, diyemiyorlar. Neden? Sen o anlaşmaları yaparken çıkar bir görelim. Parasını benim ödediğim yatırım ticari sır olur mu? Bu paralar devlet bütçesinden ödeniyor. İngiltere’deki kuruluşun danışmanlık sitesinden bunları öğreniyoruz. Şu geldiğimiz hale bakın.

“Dolarla yapılmış ne varsa hepsini kamulaştıracağız”

İlk yapacağımız işlerden birisi bunların tamamını TL’ye çevireceğiz. Yatırımların hepsini millileştireceğim. Kim milliyetçi, kim vatansever sormak lazım. Ben 84 milyonun hakkını koruyalım. Konuşurken hangi el hareketini yapacağım, demezsiniz. Yatırımların millileştirilmesi uluslararası hukuka aykırı değil. Hiçbir mahkeme istismarı ihmal etmez. Bu konudaki çalışmalarımızı yaptık. Avrasya Tüneli, Havalimanı, Boğaz Köprüsü… Dolar ile ne yapıldıysa hepsini kamulaştıracağız.

“Cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım”

Kılıçdaroğlu’nun adaylık konusuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

İttifak kabul ederse Cumhurbaşkanı adayı olmamda bir sorun yok. İttifak liderleri bu konu hakkında hiç konuşmadık. Eğer ki ittifak kabul ederse Cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım. Bir araya gelip oturup karar vermemiz lazım. Biz demokrasiyi savunuyoruz. Karşı tarafta otoriter sistem var.

“İttifakın kendi içindeki özel görüşmeleri kamuoyu ile paylaşmak kolay değil. Akşener, Başbakanlığa yakışır. Deneyimi vardır. Bakanlık da yapmıştır. Yetkilerin bir kişide toplanması asla ve asla doğru değildir. Evde eşimizle, çocuklarımızla bir karar alırken konuşuruz. Köyde muhtar ve ihtiyar meclisi var. Biz koskoca devleti bir kişiye teslim ettik. Temel ve köklü bir krizimiz var aslında. Devletin bütün kurumlarda ciddi çürümeler. Parlamenter sistemin güçlenmesi lazım. Şu anda milletvekilleri ne yapıyor? Bir soru önergesi veriyorsunuz, Bakan soru sordunuz diye sizi mahkemeye veriyor veya hiç cevap vermiyor. Meclis Başkanı da yukarıdan talimat gelmeden konuşmam diyor. Hangi milli iradeden bahsediyoruz? İradesi ipotek altında vesayet altında olan bir parlamento. Bütün yetkileri olduğu gibi devrettik. Biz geldiğimizde bu yetkileri devredeceğiz. Demokratik yetkilere saygınız varsa parlamentoya yetkileri teslim edersiniz.”

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler