Sosyal Medya

Ekonomi

ANALİZ: Mart ödemeler dengesi, Ağbal etkisi, kırılma noktası ve sonrası

Mart ayına ait ödemeler dengesi verileri içinde cari işlemler dengesi 3,33 milyar dolar açık verdi.  Geçen yılın aynı ayında 5,45…

ANALİZ: Mart ödemeler dengesi, Ağbal etkisi, kırılma noktası ve sonrası

Mart ayına ait ödemeler dengesi verileri içinde cari işlemler dengesi 3,33 milyar dolar açık verdi.  Geçen yılın aynı ayında 5,45 milyar dolar açık olduğundan bu sayede 12 aylık cari açık da 38.3 milyar dolardan 36,2 milyar dolara geriledi. Böylece yıllık cari açık seviyesinde bu sene için öngörülen daralma da başlamış oldu. Ocak-Mart 2021 döneminde oluşan 7,8 milyar dolarlık cari açık da geçen sene ilk çeyrekte pandemi öncesi oluşan 8,8 milyar dolar cari açığın altında.

Yılık ilk çeyreğinde oluşan dış ticaret dengesi 7 milyar dolar açıkla geçen sene mart ayındaki 9,6 milyar doların oldukça altında.  İhracat gelirlerinin artması yanında ithalatın özellikle altın ithalatının gerilemesi bu düzelmede etkili. Mart 2020’de 1,5 milyar dolan altın ithalatı Mart 2021’de 0,3 milyar dolar kadar. Ocak Mart döneminde 2,0 milyar dolarla geçen yılık 4,3 milyar doların yarısının altında. Turizm gelirlerinde ise kanama devam ediyor. Geçen sene ilk çeyrekte 2,8 milyar dolar olan gelir bu sene ilk üç ayda 1,5 milyar dolar.

Mart ayı cari işlemler dengesi finansman kalemlerinde ilk dikkat çeken merkez bankası başkanı Ağbal’ın beklenmedik hızda görevden alınması sonrasında Mart ayında yaşanan yoğun yabancı sermaye kaçışı. Doğrudan yatırım girişi 0,4 milyar dolarla sınırlı kalırken, diğer yatırımlardaki giriş 0,9 milyar dolar.  Ülkeden kaçan portföy yatırımlarının tutarı ise 5,7 milyar dolar. Net çıkış da böylece 4,4 milyar dolar etmekte.

Dolayısıyla, açık finansmanı için merkez bankası rezervlerinin 6,17 milyar dolar düştüğü izlenmekte. Bu da ilk üç ayda banka rezervlerinde yaşanan kaybı 1,7 milyar dolara taşımakta. Aynı günlerde TL’nin dolar karşısında %15 kadar değer kaybı yaşanmıştı.

Net hata ve noksan kalemi ya da kaynağı bilinmeyen sermaye hareketleri kısmında ise Mart ayında 1,6 milyar dolarlık giriş var ki bu da yıllık benzer girişleri 6,9 milyar dolara taşımış durumda.

Cari açık nereye, finansman nasıl, TL ne olacak?

Özetle, Mart ayında oluşan cari açık 3,3 milyar dolar iken bu açığı finanse etmesi gerekene kalemlerden de çıkış toplamı 4,4 milyar dolar olunca karşılanması gereken açığın boyutu Mart ayı için 7,7 milyar dolara yükselmiş oluyor. Doğal olarak net hata ve noksan kaleminden girişler 1,6 milyar dolar olunca da kalan finansman ihtiyacının 6,2 milyar dolarını merkez bankası karşılamış oluyor.

Ağbal’ın görevden alınmadan önce gerçekleştirdiği son 200 baz puanlık faiz artışı ile politika faizinin %19’a taşındığı bu ayda rekor düzeyde sermaye kaçışı yaşanmış olması Türkiye ekonomi tarihinde unutulmayacak dönüm noktalarından bir tanesi.  Para politikasının kötü yönetimi ile oluşan Mart ayındaki son devalüasyon Yüksek faizle beraber artmaya devam eden enflasyonu ve sermaye kaçışını beraber getirdi keza Türkiye’ye.

Önümüzdeki aylarda turizm sektöründe performansın 2020’nin anlamlı ölçüde üzerine çıkması yine aşılama hızındaki yavaşlık nedeniyle zor görünüyor. İlk çeyrek zayıf performansın üzerine ikinci çeyrek de önemli ölçüde kayıp. Geçen yıl 20 milyar dolar kayıpla 10 milyar dolara gerileyen turizm gelirlerinin 2021 toplamında 13-14 milyar doları aşması sürpriz olur. İhracat tarafındaki güçlü seyir ve düşen altın ithalatı ise devam edecek eğilimler.  GSMH artışının bu sene çok kolay bir şekilde %5 civarında olacağı düşünülürse, 2021 sonunda cari açığın yaklaşık 26-28 milyar dolar aralığına gerilemesi; GSMH’ye oransal olarak da %3,7-4,0 arasında oluşması beklenebilir.

Erken faiz indirimi gibi büyük hatalar yapılmadıkça sermaye kaçışının temposunu düşürerek devam etmesi ve yaz sonundan sonra yeniden hızlanması beklenebilir. Cari açığı finanse edecek kadar kuvvetli taze portföy yatırımı girişleri ise mevcut para politikası yönetimi yaklaşımıyla zor.  Bu açıdan finansman yükünün ağrılıkla merkez bakası üzerinde kalacağını, özel sektör ve finans sektörünün kendi dış borç ödemelerini çevirmekle kalacağını da öngörmek mümkün.

Bu durum da cari açıkta beklenen yaklaşık 10 milyar dolarlık düzelmeye rağmen TL üzerinde oluşan baskının devamı anlamına geliyor. Dolar/TL’nin 8,30 civarındaki mevcut sakin seyrini yılın son çeyreğinden itibaren korunması kolay değil. TÜFE enflasyon oranının  da en iyi olasılıkla %15 seviyesinde gerçekleşeceği beklentisi ile sene sonu dolar/TL’nin 9,2-9,5 aralığına yönelmesi yüksek bir olasılık olarak görünüyor.

GA.

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler