Sosyal Medya

Ekonomi

Herkes Artık Bu Can Alıcı Soruyu Soruyor: IMF ile Anlaşma Olur mu?

Türkiye, IMF (International Monetary Fund / Uluslararası Para Fonu) ile anlaşır mı?

Herkes Artık Bu Can Alıcı Soruyu Soruyor: IMF ile Anlaşma Olur mu?

Türkiye, IMF (International Monetary Fund / Uluslararası Para Fonu) ile anlaşır mı?

 

 

Yeni kabinede, Mehmet Şimşek’in ekonominin başına getirilmesi şaşkınlığı bitmeden, Merkez Bankası’nın başına da Amerika’da bankacılık yapan Hafize Gaye Erkan getirildi.

Heterodoks ekonomik politikaları yerini ortodoks ekonomi politikalarına bırakacak. Başka bir üslupla söylemek gerekirse; Nas Ekonomi  yerini rasyonel kamu maliyesine bırakacak.

Bu tercih, iktidardaki kabinenin 180 derece bir dönüşünü ifade ediyor. Öyleyse yeni değişiklikler de beklemeli miyiz? Bu beklenmeyen durumlardan biri de IMF ile anlaşma imzalamak olabilir mi?

 

 

IMF ile tarihi ilişkilerimiz

 

Türkiye, 1961’den bu yana Uluslararası Para Fonu (IMF) ile toplam 52.5 milyar doların üzerinde krediye sahip 20 stand-by anlaşması imzaladı. Son anlaşma 2008 yılında 10 milyar dolarlık bir anlaşma yapıldı ve bu anlaşma 2013 yılında sona erdi. O zamandan beri Türkiye, IMF’den yeni bir kredi talep etmedi; ancak son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, bazılarının IMF ile yeni bir anlaşmanın gerekli olabileceğine inanmasına neden oldu.

Türkiye, 1960’tan bu yana Dünya Bankası’ndan da toplam 15,7 milyar dolarlık kredi aldı. Ayrıca en son, 2018’de onaylanan 1,5 milyar dolarlık bir kredi anlaşması gerçekleşmişti.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası: Türkiye, bunun yanı sıra 1992’den bu yana Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan da (EBRD) toplam 13,7 milyar dolar kredi aldı. En son 2020 yılında EBRD’den onaylanan 1 milyar dolarlık bir kredi anlaşması oldu.

 

 

 

 

Bu arada IMF konusunda şöyle bir şey de yaşandı: 

Türkiye, 2012 yılında IMF’nin küresel ekonomik krize karşı oluşturduğu ihtiyati fona 5 milyar dolarlık destek taahhüdünde bulunmuştu. Bu taahhüt, IMF tarafından hiç kullanılmadı. Buna rağmen, Erdoğan, “Biz IMF’ye kredi veriyoruz” benzeri lafları sık sık konuşmalarında kullandı.

IMF ile anlaşma yapılması gerektiğini söyleyenler, Türkiye’nin durumu ile ilgili şu gerekçeleri ileri sürüyor:

Son yıllarda Türkiye hem iç hem de dış bir takım ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldı. Kamu maliyesi karmaşık bir hesaplar bütünüdür. Elle tutulabilen, gözle görülen ve uluslararası kriterlerde ele alınan rakamlar şöyle:

– Türkiye’nin enflasyon oranı 2020’de Merkez Bankası’nın yüzde 14,6 hedefini aşarak dünyanın en yüksek oranlarından biri haline geldi. Pandemi ile bütün dünyada ivme kazanan enflasyon dünya genelinde düşmeye başladı ama Türkiye’de düşüş belirtisi görünmüyor. Bu arada farklı kesimlerin TÜİK’in enflasyon sonuçlarına göre çok daha yüksek tespit ve tahminleri de bulunuyor.

– Türkiye’nin cari açık miktarı 2020’de 36,7 milyar dolara başka bir hesaba göre 21.7 milyar dolara ulaştı. Bu seviye, 2019’daki seviyesinin yaklaşık üç katı bir miktarı ifade ediyor.

– Türkiye’nin toplam dış borcu 2020’de 440 – 450 milyar dolara veya milli gelirinin yüzde 62’sine ulaştı. Türkiye’nin dış borcuna dair rakamlar da tartışmalı bir durum oluşturuyor.

– Türkiye’nin brüt döviz rezervleri 2020’de 95 milyar dolara düştü ve net rezervleri negatife döndü. Aylık olarak değişen bir rezerv hareketi olmasına ve swap işlemlerine rağmen durum bugünlerde de negatif görünüyor.

– Türk lirası, 2020’de dolar karşısında değerinin yüzde 20’sinden fazlasını kaybederek tarihi en düşük seviyelere ulaştı. Son günlerde politika faizi sebebiyle kur yeniden hareketlenmiş görünüyor. Ayrıca, piyasada mevcut kurun çok üstünde fiili bir döviz kuru oluştuğuna dair de piyasa haberleri dolaşıyor.

– Türkiye hem iç hem de dış politikadaki gerilimler nedeniyle siyasi belirsizlik ile karşı karşıya. Bu da ekonomik güveni olumsuz etkiledi.

 

Bu sorunlar Türkiye’nin ekonomik istikrarı için tehdit oluşturuyor ve acil reformlar gerektiriyor. Ancak Türkiye’nin IMF’den yeni kredi aramasının önünde bir takım engeller var:

 

– Siyasi İrade: 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IMF ile yeni bir anlaşmaya karşı olduğunu defalarca dile getirdi ve muhalefeti böyle bir hareketi desteklediği için eleştirdi. Erdoğan, geçmişte IMF’yi Türkiye’ye şartlar dayatmakla suçladı ve Türkiye’nin borçlarını IMF’nin yardımı olmadan geri ödemeyi başardığını söyledi.

– Kamuoyu:

Türk halkının çoğunluğu IMF ile yeni bir anlaşmayı desteklemiyor. Yakın zamanda yapılan bir anket, Türklerin yüzde 75’inin böyle bir harekete karşı çıktığını ortaya koydu. Muhtemel ki siyasi kadrolar, IMF ile anlaşma öncesinde yeni bir kamuoyu araştırması yaptıracaklardır.

– Alternatif finansman kaynakları: 

Türkiye, Katar gibi diğer ülkelerden ve uluslararası pazarlardan finansman arıyor. 2020’de Türkiye, Katar ile 15 milyar dolarlık bir döviz takas anlaşması imzaladı ve uluslararası yatırımcılara 9 milyar dolarlık tahvil ihraç etti. Özellikle Swap (İkili para takası) konusunda ve Swap için belirlenen kur konusunda da farklı rakamlar telaffuz ediliyor.

 

 

 

IMF nedir ve hangi pozisyona sahiptir?

 

IMF, Türkiye’nin de dahil olduğu 190 üye ülkesi olan uluslararası bir finans organizasyonudur. Her üye gibi, her yıl aidat ödediğimiz bir yapıdır. Misyonu küresel ekonomik istikrarı teşvik etmektir. IMF, ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan ülkelere kısa vadeli krediler ve teknik yardım sağlamaktadır.

IMF, yaklaşık 713 milyar SDR (yaklaşık 1 trilyon ABD doları) kredi kapasitesine sahip bir finans kuruluşudur. Bu ödünç verme kapasitesi iki bileşenden oluşur: Kotalar ve SDR’dir ( Özel Çekme Haklarıdır / Special Drawing Rights). 

Kotalar, üye ülkelerin IMF’ye yaptıkları katkılardan oluşuyor. Bir ülkenin kotasının büyüklüğü, IMF’deki oy gücünü ve IMF’den ödünç alabileceği para miktarını belirler.

SDR’ler IMF tarafından oluşturulan uluslararası bir rezerv varlıktır. Fiziksel bir para birimi değil, uluslararası borçları ödemek için kullanılabilecek bir defter tutma girişidir.

2021’de IMF, üye ülkelere yaklaşık 123 milyar SDR (yaklaşık 157 milyar ABD doları) kredi sağladı. Bu, IMF’nin tek bir yılda yaptığı en büyük kredi miktarı oldu.

Türkiye IMF’den yeni bir kredi talep ederse, IMF muhtemelen karşılığında bir dizi ekonomik reform talep edebilir. Bu reformlar şunları içerebilir:

 

– Ekonomik reformlar: 

IMF, Türkiye’den enflasyonu azaltmak, cari açığı azaltmak, dış borcu yönetmek, döviz rezervlerini artırmak ve döviz kuru oynaklığını önlemek için ekonomik reformlar uygulamasını gerektirebilir. Bu reformlar arasında para politikasının sıkılaştırılması, bütçe disiplininin sağlanması, vergi sisteminde reform yapılması, bankacılık sektörünün güçlendirilmesi ve yapısal reformların uygulanması yer alabilir.

– Siyasi reformlar: 

IMF ayrıca Türkiye’nin siyasi belirsizliği azaltmak, demokratik kurumları güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü korumak ve insan haklarına saygı göstermek için siyasi reformlar uygulamasını gerektirebilir. Bu reformlar arasında yargı bağımsızlığının sağlanması, basın özgürlüğünün korunması, muhalefetin güçlendirilmesi ve dış politikada diyaloğun artırılması yer alabilir.

Son dönemde IMF, anlaşma yapacağı ülkenin sürdürülebilir,  çevreci ve iklim değişikliği ile mücadele gibi politikalar yürütmesini de anlaşma şartlarına dahil ettiği görülüyor.

Bu reformlar Türkiye’nin ekonomik istikrarını sağlamak için gerekli olacak, ancak Türkiye’nin egemenliğinin ihlali olarak da algılanıyor. Sonuç olarak, Türkiye’nin IMF’nin tüm taleplerini kabul etmeye istekli olması pek ihtimal dahilinde görünmüyor.

Ancak, yeni kabine ile birlikte faiz artırımına ve ortodoks politikalara da karşı olan siyasi iktidar muhtemel ki IMF konusunda da farklı bir yaklaşım içinde olabilir. Bu görüş kapalı kapılar ardında konuşulduğu söyleniyor.

 

 

IMF ile anlaşma yapılırsa bir kaç konu tartışılmaya başlanacaktır:

 

 

 

IMF, Türkiye’ye ne kadar kredi verebilir? 

Bu konuda iki radikal örnek var. IMF , 2010 yılında Yunanistan’a 110 milyar dolar kredi sağladı. Yunanistan’ın 8 milyon nüfusuna karşılık, Türkiye’nin nüfusu 80 milyon civarındadır. Yunanistan’ın 200 milyar dolar milli gelirine karşılık, Türkiye’nin 780 milyar dolarlık milli geliri bir kıyas olabilir. Diğer örnek ülke ise 1986 yılında Meksika’ya verdiği 50 milyar dolarlık kredi gösterilebilir. Kulislere göre, iki yıl önce IMF ile temas sağlandı 150 milyar doların üzerinde bir kredi Türkiye’ye önerildi.

– Diğer konu ise krediye uygulanacak faiz oranı ne olacak? 

IMF’nin kredileri için uyguladığı faiz oranları genellikle piyasa faiz oranlarının altında belirleniyor. Ayrıca Kredi Risk Primi de bu kredilerde uygulanmıyor. Son dönemde yabancı kredi kuruluşlarının Türkiye için uygulanan CDS (Credit Default Swap / Kredi Risk Primi) oranı 2022 yılında 885 puanı aşmıştı. Yine de IMF, kredinin vadesine, ülkenin durumuna, kredi miktarına göre ikili görüşmelerde ele alınıp cazip bir faiz oranında anlaşma sağlayacaktır.

– Peki, IMF ile stand-by veya farklı bir anlaşma sağlandığında, “Kanal İstanbul” gibi projelerin yapılmasına mani olabilir mi? 

Bu tür projeler de, bütçe dengesi, yapısal reformlar, gelir dağılımı, sosyal refah bakımından değerlendirilerek karar verilebilecek bir durumdur. Kanal İstanbul, istihdamı artıracak niteliklere sahip bir proje olması sebebiyle, mutlaka masada tartışılacak bir konu niteliğindedir.

– IMF, Türkiye’deki kamuoyu algısını yönetebilecek mi?

IMF’nin imajı sadece Türkiye’de değil, pek çok ülkede olumsuz bir algıya sahiptir. Türkiye ile bir anlaşma çerçevesinde, başka ülkelerde yaptığı gibi olumlu algı için farklı nitelikte halkla ilişkiler projelerini hayata geçirebilir.

– IMF anlaşmalarının çarpan etkisi?

Çarpan etkisi, bir IMF kredisinden kaynaklanan ekonomik faaliyetteki artıştır. Çarpan etkisinin 1,5 ile 2 arasında olduğu tahmin ediliyor, bu da Türkiye’nin IMF’den aldığı her 10 milyar dolar ile birlikte  15 – 20 milyar dolar daha görmeyi bekleyebileceği anlamına geliyor. Çarpan etkisi doğrudan yabancı yatırımcı, diğer yatırım fonları ve borsa yatırımcısını etkileyebilir.

 

 

 

 

Peki, Türkiye IMF ile anlaşır mı?

Türkiye ile IMF arasında yeni bir anlaşma mümkün ama pek olası görünmüyor. Hem Türkiye’deki hem de IMF’deki durum, iki tarafın anlaşmaya varmasını zorlaştırıyor. Türkiye’nin ekonomik sorunları var ama IMF’den kredi almak istemiyor IMF’nin borç verme koşulları var ama Türkiye bunları kabul etmek istemiyor. Bu durumda Türkiye’nin ekonomik istikrarını sağlamak için kendi başına bir çözüm bulması gerekiyor. Aksi takdirde ileride daha da büyük sorunlarla karşılaşabilir.

Nerede ikilem varsa, orada fıkra da vardır: IMF heyeti bir Afrika ülkesine gidip, hükümet yöneticileriyle görüşmek istiyor. Devlet başkanı soruyor, siz kimsiniz? Onlar da “Biz dostuz!”… Başkan tekrar soruyor: “Peki, benim düşmanım kim?” IMF heyeti gülümseyerek cevap veriyor: “Düşmanınız da biziz”…

 

 

 

 

onedio.com

 

BAKMADAN GEÇME

  • Pandemi bitti, kriz bitmedi: Otel doluluk oranı en düşük seviyede!

    Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, otel doluluk oranı Mart 2024’te %26,79’a gerileyerek pandemi döneminden bu yana en düşük seviyeyi gördü. Geceleme sayısı da bir önceki yıla göre ciddi düşüş yaşadı.

  • Google algoritması Türkiye’de tartışma yarattı!

    TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda Google’ın algoritma değişiklikleri tartışıldı. Muhalefet, bağımsız medya kuruluşlarının görünürlüğünün kasıtlı olarak azaltıldığını savundu.

  • Döner fiyatını da valilik belirliyor!

    Erzincan’da et dönerin 100 gramlık porsiyonunun 320 TL’ye satılması kamuoyunda büyük tepki topladı. Valilik devreye girdi, fiyat 290 TL’ye indirildi.

  • Kızılay’ın cirosu 9,7 Milyar TL’ye ulaştı: Yardım kurumu mu, holding mi?

    Çadır satışıyla eleştirilen Kızılay, ticari faaliyetlerini artırarak 2024’te 9,7 milyar TL ciroya ulaştı. Müteahhitlikten içeceğe kadar 14 farklı şirketle faaliyet gösteren kurumun şeffaflık konusunda da geri adım attığı dikkat çekti.

  • Bill Gates servetinin %99’unu bağışlıyor: “Zengin ölmeyeceğim!”

    Microsoft’un kurucusu Bill Gates, servetinin %99’unu önümüzdeki 20 yıl içinde bağışlamayı planladığını açıkladı. Gates Vakfı 2045’te faaliyetlerini sonlandıracak.

  • Sanayi üretiminde bahar canlanması!

    Mart ayında sanayi üretimi hem aylık hem yıllık bazda artış gösterdi. Madencilik ve imalat sanayi yükselişe geçerken, enerji üretiminde düşüş yaşandı.

  • Enerjisa Üretim’den 2.5 milyar dolarlık yenilenebilir enerji hamlesi

    Türkiye'nin en büyük özel elektrik üreticisi Enerjisa Üretim, 30. santralini devreye aldı. Uygar RES’in tamamlanmasıyla Türkiye’nin ikinci en büyük rüzgâr santrali devreye girecek. Şirket, 11 ülkeye hizmet verirken 2.5 milyar dolarlık dev yatırım planını sürdürüyor.

  • Özgür Özel: “19 Mart süreci Türkiye’yi paralize etti, KOBİ’ler iflasa sürüklendi”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Sanayi Odası ziyaretinin ardından yaptığı açıklamalarda 19 Mart sonrası yaşanan ekonomik gelişmelere sert tepki gösterdi: "Türkiye'yi ayakta tutan sağlam kolonlar nefes alamıyor."

  • Aracı Kurumlar Borsa için ne yorum yaptı?  Yükseliş sürebilir

    Genel bir değerlendirme yaptığımızda, son dönemde  sergilediği zayıf seyirle 9,000 bölgesine kadar savrulan  piyasada, dün itibarıyla bu kritik destekten yukarı yönde bir  toparlanma çabası daha başlamış durumda. Yaşanan  yükseliş hareketinin, son dönemkilerden farklı olarak, daha  homojen bir şekilde farklı sektör endekslerine yansımış  olmasını, hareketin devamı açısından cesaret verici olarak  görüyoruz.

  • Dövize kaçış bitti, TCMB rezervleri yükselişe geçti

    2 Mayıs haftasında swap hariç net rezervlerde 2,9 milyar $’lık azalış, yurtdışı yerleşiklerin 1,2 milyar $’lık DİBS satışı ve DTH’lardaki 825 milyon $ azalış öne çıkıyor. Ayrıca, TCMB Analitik Bilanço verilerine göre, swap hariç rezervlerde 7 Mayıs itibariyle 4,2 milyar $’lık artış olduğunu hesaplıyoruz. Haftalık hareketleri şöyle sıralayabiliriz:

  • SABAH Analizi: Ticaret umudu: Risk iştahı arttı, Bitcoin kükredi, dolar toparladı!

    ABD-İngiltere ticaret antlaşması piyasalar moral verdi. Bitcoin, dolar ralliye geçti

  • Trump, Netanyahu ile Bağlarını Kesti: Ortadoğu’da İsrail Olmadan Adım Atacak

    Eski ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bağlarını kopardı. Trump’ın Netanyahu’yu manipülasyonla suçladığı ve Ortadoğu stratejisini İsrail hükümetinden bağımsız yürüteceği bildirildi. 📌 Haber Metni: İsrail Ordu Radyosu’nun haberine göre, ABD eski Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ilişkilerini sonlandırma kararı aldı. Nedeni ise Netanyahu’nun Trump’ı yönlendirmeye çalıştığına dair oluşan güçlü şüpheler. Habere göre Trump’ın yakın çevresi, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’e Trump’ın artık Netanyahu ile Ortadoğu politikalarında koordinasyon kurmayacağını bildirdi. Dermer’e aktarılan mesajda, Trump’ın en çok nefret ettiği şeyin “manipüle edilmek” olduğu vurgulandı. Bir İsrailli yetkili, Dermer’in Cumhuriyetçi çevrelerde alışılmış “kibirli” tutumunun bu gerginliği gidermeye yetmediğini belirtti. Bu gelişme, Israel Hayom gazetesinin Trump’ın Netanyahu’dan “hayal kırıklığına uğradığını” ve artık Ortadoğu’daki adımlarını İsrail’in onayını beklemeden atacağını yazmasının hemen ardından geldi. Trump, 20 Ocak 2025’te başkanlık görevine yeniden başladığından bu yana Netanyahu hükümetine geniş çaplı ve koşulsuz destek vermişti. Bu destek, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yürütülen ve birçok çevre tarafından “soykırım” olarak tanımlanan askeri operasyonlara rağmen sürdü. Ancak Israel Hayom’un isimsiz kaynaklara dayandırdığı haberde, iki liderin kişisel ilişkilerinin giderek soğuduğu ve karşılıklı hayal kırıklığının arttığı ifade edildi. Trump’a yakın iki üst düzey ismin kapalı kapılar ardında, Trump’ın artık İsrail’i beklemeyeceğini ve Ortadoğu gündemini kendi başına ilerleteceğini söylediği aktarıldı. Trump’ın hangi somut adımları atacağı belirtilmemekle birlikte, Tel Aviv’in Trump’ın İsrail’i dışarıda bırakarak hareket ettiğinden şikayet ettiği bildirildi. Bu duruma örnek olarak, Washington yönetiminin Yemen’deki Husilerle imzaladığı ateşkes anlaşması gösterildi. Anlaşma İsrail’e haber verilmeden sonuçlandırıldı ve Tel Aviv tamamen devre dışı bırakıldı. Bu son gelişmeler, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin geleceği konusunda yeni soru işaretleri doğururken, Trump’ın Ortadoğu politikasında İsrail’siz bir dönem başlattığı yorumlarına yol açtı. Kaynak: İsrail Ordu Radyosu, Israel Hayom, Arap basını Atilla Yesilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik koşulları için bize e-mail atın: [email protected] 🔑 Anahtar Kelimeler: Donald Trump, Binyamin Netanyahu, Trump Netanyahu krizi, ABD İsrail ilişkileri, Ortadoğu politikası, Trump İsrail bağları, Israel Hayom, Gazze savaşı, Trump Husi ateşkesi, Trump dış politikası 2025, Ron Dermer, ABD diplomasisi 🧠 Meta Açıklama: Donald Trump, Netanyahu ile bağlarını kopardı. Trump, İsrail Başbakanı'nı manipülasyonla suçlarken, Ortadoğu'da yeni adımlarını İsrail ile koordinasyon kurmadan atmaya hazırlanıyor. Devamında istersen bu haber için görsel önerisi de sunabilirim WS37. Hazır mısın?

  • Çin’in Yeni Teşvik Paketi Piyasaları Etkilemedi: Gözler ABD ile Ticaret Görüşmelerinde

    Çin hükümeti, ekonomiyi canlandırmak için yeni bir teşvik paketi açıklasa da, piyasalar bu adımlara sınırlı tepki verdi. Yatırımcıların odağı ABD ile yürütülen kritik ticaret görüşmelerine çevrildi.

Benzer Haberler