Sosyal Medya

Döviz

Uzmanlar enflasyon ve dolar için uyardı: Depremin ekonomiye etkisi ne olacak?

6 Şubat depremleri sonrasında ekonomik sonuçlar üzerinde değerlendirmelerde bulunan ekonomistler, en iyimser tabloda dahi on milyarlarca dolarlık kaybın olacağını söyleyerek…

Uzmanlar enflasyon ve dolar için uyardı: Depremin ekonomiye etkisi ne olacak?

6 Şubat depremleri sonrasında ekonomik sonuçlar üzerinde değerlendirmelerde bulunan ekonomistler, en iyimser tabloda dahi on milyarlarca dolarlık kaybın olacağını söyleyerek afet bölgelerinin normale dönmesinin uzun yıllar alacağını belirtti. 2023 yılı büyüme oranının yüzde 1’lere düşebileceğini ifade eden ekonomistler enflasyonda da yeni yükselişlerin kapıda olduğunu kaydetti.

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ülke ekonomisi üzerinde yaratacağı etkiye ilişkin ekonomistler görüşlerini paylaştı.

DW Türkçe’nin haberine göre, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre depremden etkilenen 11 ilden oluşan bölgenin GSYH içindeki payı yüzde 9,8 seviyesinde bulunurken bölge yaklaşık 14 milyonluk bir nüfusu barındırıyor. Afet bölgesinde ekonomi, hem tarım ve hayvancılık hem de başta tekstil, demir çelik ve enerji olmak üzere sanayi üretimi üzerinde şekilleniyor.

Örneğin Kahramanmaraş, Türkiye iplik üretiminin yüzde 36’sını tek başına gerçekleştiriyor, Ortadoğu pazarlarının ihracat üssü olan Gaziantep ise tek başında dünya tek parça halı üretiminin yüzde 60’ına ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin toplam narenciye üretiminin üçte biri Adana’da, Hatay ise Türkiye’nin en büyük demir çelik fabrikasını barındırıyor ve turunçgil üretiminin yüzde 21’ini karşılıyor. Son yıllarda turizm ve gastronomide öne çıkan Şanlıurfa ise tahıl, pamuk ve mercimek üretiminde başı çekiyor.

Ortadoğu ülkelerine ilişkin rapor ve analiz yayınlayan Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü’nün (Middle East Institute) geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporunda, deprem sonrasında Türkiye’nin yakın gelecekte yeni bir döviz kriziyle karşılaşmasını bekleyenlerin sayısının giderek arttığı belirtildi. Dr. M. Murat Kubilay tarafından kaleme alınan raporda, Türkiye ekonomisinin dış finansal şoklara karşı aşırı bir kırılganlık sergilemeye devam ettiğine ve bu durumun ülke içindeki beklentileri de olumsuz etkilediğine işaret edildi.

Kahramanmaraş depreminin ekonomiye olan etkilerini 2011’deki Van depremi veya 1999’daki Marmara depremi ile kıyaslamanın doğru olmayacağını vurgulayan Dr. M. Murat Kubilay, “Van depremi çok kısıtlı bir alanda gerçekleşti. Marmara depremi ise Türkiye’nin üretim ve finans merkezinde oldu. Bu deprem, ikisinin arasında. Devasa bir alanı etkiledi ama finansal sistem çalışıyor, tedarik zincirinde ciddi bir kopma yok. Ancak tablo henüz netleşmedi” diye konuşuyor.

‘2023 BÜYÜMESİ YÜZDE 1’LERE DÜŞEBİLİR’

Deprem öncesinde Güneydoğu bölgesinde tarımsal üretimde ciddi sıkıntılar baş göstermişti. Bir yandan kuraklık, diğer yandan Ocak 2023’te yüzde 142’yi aşan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, tarımsal üretimde önemli bir yavaşlamaya işaret ediyordu. Deprem sonrasında ise bölgede özellikle yem sorunu yaşanıyor. Üreticilerin kaybettikleri altyapılarının yanı sıra deprem nedeni ile telef olan hayvan sayısı ve bölgeyi terk eden çiftçilere ilişkin bilgiler de henüz net değil.

Murat Kubilay’a göre depremin altyapıda yarattığı zarar 10 milyar doları geçecek olsa da asıl olumsuz etki kendini Türkiye’nin büyüme performansında gösterecek. 2023’te yüzde 3 ila 3,5 büyümesi beklenen Türkiye ekonomisinin bu büyümenin yaklaşık yüzde 2’lik kısmını kaybedebileceğini dile getiren Kubilay, “Bir başka deyişle, kabaca bir hesapla büyümeden de yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kaybımız olacak” diyor.

“Enflasyon düşmez”

Deprem felaketi sonrasında ekonomiye ilişkin merak edilen bir diğer konu enflasyonun ne olacağı. Türkiye’de hükümetin faiz indirimi politikası ile birlikte son 1,5 yılda rekor hızla artarak tüketici fiyatlarında yüzde 90’lara, üretici fiyatlarında ise yüzde 160’a dayanan enflasyon, baz etkisinin devreye girmeye başlamasıyla Kasım ayında gerileme trendine girmişti. Son açıklanan 0cak 2023 enflasyonu ise yıllık bazda tüketici fiyatlarında yüzde 57,68, üretici fiyatlarında ise yüzde 86,46 olarak gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan deprem öncesi herkesin yıl sonu enflasyon hesabını yüzde 20 olarak yapması gerektiğini açıklamıştı. Ancak uzmanlara göre depremin yarattığı yıkım sonrası pek çok mal ve hizmete duyulan ihtiyaç, enflasyonda yukarı yönlü bir etki yaratacak. Murat Kubilay’a göre herhangi bir seçim gerilimi veya döviz krizi olmasa bile, enflasyon yılı en iyi ihtimalle yüzde 50 seviyelerinde kapayacak.

Diğer bir ifadeyle halkın satın alma gücündeki erimenin devam edeceğini vurgulayan Kubilay, “Bununla birlikte kamu tarafından yapılacak harcamalar için hem parasal genişleme hem de ek vergiler gündeme gelecek. Bu da enflasyonu hızlandırıcı bir etki yapacak” değerlendirmesinde bulunuyor.

Ekonomideki bir başka kırılgan nokta ise dış ticaret açığı olarak gösteriliyor. 2022’de 110,2 milyar dolarlık rekor açık veren Türkiye, 2023’e de kötü başlamıştı. Ocak ayında 14,4 milyar dolarlık dış ticaret açığı veren Türkiye ekonomisinde, küresel enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen ithalat faturası kabarmaya devam ediyor.

Depremin yaralarını sarabilmek ve milyonlarca depremzedenin ihtiyaçlarını giderebilmek için ciddi bir talep patlaması yaşanacağını belirten ekonomistlere göre, bu durum hükümetin yatay seviyede tutmaya çalıştığı dolar kurunda yeni atakların önünü açabilir. Tüm bunlara bir de seçim tarihindeki belirsizliğin eklendiğini ifade eden Dr. Kubilay, bu durumun da deprem felaketinin ekonomi üzerindeki etkilerini artıracağını kaydediyor.

Farklı ekonomik tahminler var

Depremin doğurduğu sonuçların Türkiye ekonomisini 2023’te ne kadar etkileyeceği konusunda farklı tahminler yapılıyor. ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley, depremlerin Türkiye’ye olası makroekonomik maliyetine ilişkin hazırladığı raporda Türkiye’deki doğrudan konut hasarına ilişkin maliyetin 24 milyar dolar civarında olacağı öngörüldü. Bu rakamın ilave birtakım maliyetler hesaba katıldığında 38 milyar dolara kadar çıkabileceği tahmininde bulunan banka, bu dönemde ithalatta yaşanacak artışın da cari açığa 9 milyar dolarlık ilave yük getirebileceği tahmininde bulundu.

Afet modelleme şirketi Karen Clark&Company deprem sigortası kapsamındaki kayıpların 2,4 milyar dolar olmasını beklediklerini açıkladı. ABD merkezli yatırım bankası JPMorgan da fiziksel yıkımın yol açtığı doğrudan maliyetin en az 25 milyar dolar olacağı öngörüsünde bulundu. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da depremlerin ekonomik etkilerinin Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 1’e varan bir kayba yol açabileceğini duyurmuştu.

Türkiye iş dünyasının çatı kuruluşlarından TÜRKONFED’in hazırladığı 2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu başlıklı raporunda ise Marmara Depremi verilerinin kullanıldığı metodoloji ile Kahramanmaraş depremlerinin 84,1 milyar dolarlık mali hasar yaratacağı hesaplandı.

Ekonomik sistem bozuk ve ranta dayalı

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, deprem nedeniyle yaşanan insani kayıpların hiçbir maddi kaynak ile karşılaştırılamayacağını, ancak ülke ekonomisi açısından bir bilanço çıkarmanın da zorunluluk olduğunu söylüyor. Prof. Yeldan, Türkiye’de üretimin batıda yoğunlaşmış olması nedeni ile depremin vurduğu kentlerde sanayi veya tarımsal üretimine dönük kayıpların sınırlı olacağını ifade ediyor.

Türkiye ekonomisinde bölgelere göre büyük farklar gösteren çarpık büyüme ve rant sisteminin bu deprem felaketiyle bir kez daha kendini gösterdiğini dile getiren Yeldan, “Türkiye’nin olmayan sanayi stratejisi ve rant mekanizmasına dayalı bölüşüm anlayışı, depremin yarattığı yıkımdan çok daha fazla bir toplumsal yıkıma neden oluyor. Bu yaşadığımız acının ardında işte bu çarpıklıklar yatıyor” diye konuşuyor.

 

 

 

karar.com

BAKMADAN GEÇME

  • Luxera GYO Yeni Dönemi Başlatıyor: NEW ERA 2030 Vizyonuyla İstanbul’da Dört Yeni Projeye İmza Atıyor

    2024 yılında gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşüm sürecini tamamlayan Luxera GYO, kurumsal yapılanmasını güçlendirerek yeni bir büyüme fazına geçti. Şirket, dönüşüm odaklı stratejisi doğrultusunda 2026 itibarıyla İstanbul’da ikisi Anadolu Yakası’nda, ikisi Avrupa Yakası’nda olmak üzere toplam dört yeni projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor.

  • Neden Online İngilizce Platformları Artık Bir Adım Önde?

    Klasik kursların yerini artık online İngilizce platformları alıyor, hem de haklı sebeplerle. Çünkü insanlar artık zamana değil, zaman onlara uysun istiyor. Online platformlar da tam bunu sağlıyor: Esneklik, erişilebilirlik ve kişisel tempo. Sadece bilgisayar ya da telefonla, istediğin yerde, istediğin saatte derslere katılabiliyorsun. Üstelik canlı oturumlar, interaktif içerikler ve anında geri bildirimlerle öğrenme deneyimi hiç olmadığı kadar kişisel hale geliyor. Bu yazıda, online İngilizce platformlarının neden bir adım önde olduğunu yakından inceleyeceğiz.

  • Merkez Bankası Rezervleri Yükseliş Gösterdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 12 Aralık haftasında önemli bir artış kaydetti. Bir önceki haftaya kıyasla 4 milyar…

  • FT: Yapay zekâ veri merkezleri uzaya taşınırsa ne olur?

    Google’ın uzayda, güneş enerjisiyle çalışan bir yapay zekâ veri merkezi kurma fikri, AI patlamasının enerji ve altyapı sınırlarını zorladığını gösteriyor. Karada enerji, su ve arazi engelleriyle karşılaşan teknoloji devleri, çözümü yörüngede ararken; uzay çöplüğü, çarpışma riski ve yönetişim eksikliği gibi yeni ve çok daha büyük sorunlar gündeme geliyor. Uzay veri merkezleri, AI’nin “sınırsız ölçeklenebilirliği” anlatısına güçlü ama tartışmalı bir metafor sunuyor.

  • İngiltere Merkez Bankası’ndan Faiz İndirimi

    İngiltere Merkez Bankası (BoE), 2025’in son para politikası toplantısında politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75’e çekti. Karar, zayıflayan ekonomik veriler, yumuşayan iş gücü piyasası ve beklenenden hızlı gerileyen enflasyonun etkisiyle alındı. Faiz indirimi, özellikle mortgage borcu olan haneler ve kredi kullanan şirketler için kısa vadeli bir rahatlama sağlarken, tasarruf sahipleri açısından getirilerin düşmesi anlamına geliyor.

  • Zengin ülkelerde güven tavan yapıyor, Türkiye’de dipte: Toplumsal güven neden çöküyor?

    Pew Research Center’ın 25 ülkede gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, toplumsal güvenin ülkeler arasında keskin biçimde ayrıştığını ortaya koyuyor. Yüksek gelirli ve eğitim düzeyi yüksek ülkelerde “insanlara güven” yaygınken, Türkiye bu alanda dünyanın en düşük seviyelerine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Araştırma, güvenin kültürel bir özellikten ziyade ekonomik refah, eğitim ve kurumsal yapı ile doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

  • Türkiye Özgürlük Endeksinde 165 Ülke Arasında 144cü Sırada

    Cato Enstitüsü’nün Aralık 2024’te yayımlanan Human Freedom Index 2024 (İnsan Özgürlüğü Endeksi), Türkiye’nin hem kişisel hem de ekonomik özgürlükler alanında küresel ölçekte en zayıf ülkeler arasında yer aldığını ortaya koydu. Endekste Türkiye 165 ülke arasında 142’nci sırada yer alırken, 2025 ölçümlerinde bu sıralama 144’e geriledi. Rapora göre Türkiye, 2007’den bu yana özgürlüklerde en sert düşüş yaşayan ülkeler arasında Çin, İran ve Venezuela ile birlikte anılıyor.

  • İktidarın hedefi: “Sadık sermaye” yapılanması mı?

    T24'ten Gökçer Tahincioğlu'na göre, Son aylarda Türkiye’de operasyonların odağı belediyelerden finans, medya ve özel sektör şirketlerine kaymış durumda. İktidara ve iktidar ortağı MHP’ye yakın olduğu düşünülen kişi ve kurumların da hedef alınması, kulislerde farklı senaryoların konuşulmasına yol açıyor. En dikkat çekici iddialardan biri ise iktidarın, siyasi geleceğini garanti altına alacak “kendisine sadık bir sermaye yapısı” oluşturma arayışı.

  • Küresel Jeopolitik Görünüm: Ateşkes Arayışları, Bölgesel Gerilimler ve Kırılgan Denge

    2025 sonuna yaklaşılırken küresel jeopolitik tablo, diplomatik temasların hız kazandığı ancak kalıcı çözümlerin hâlâ zor olduğu bir dengeye işaret ediyor. Rusya-Ukrayna savaşından Orta Doğu’daki kırılgan ateşkeslere, ABD-Çin rekabetinden enerji ve ticaret hatlarının yeniden şekillenmesine kadar birçok başlıkta riskler yüksek seyrediyor. Küresel sistem, çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışırken, yapısal belirsizlikler ve bölgesel krizler kırılganlığı artırıyor.

  • Goldman Sachs: Gelişen piyasalar 2025’te sürpriz yaptı, 2026 için beklenti korunuyor

    Goldman Sachs’a göre gelişen piyasa hisseleri 2025’te beklentilerin de ötesinde güçlü bir performans sergilerken, bu ivmenin 2026’da da sürmesi bekleniyor. Zayıflayan dolar, düşen emtia fiyatları, Çin’in ihracat gücü ve küresel faiz indirim döngüsü; gelişen piyasaları, ABD’de yapay zekâ ve teknoloji hisselerinde yoğunlaşmanın yarattığı oynaklığa karşı portföylerde dengeleyici bir unsur haline getiriyor.

  • Ernst & Young: 2026 küresel ekonomik görünüm

    Ernst & Young (EY) Parthenon’un küresel görünüm raporuna göre dünya ekonomisi 2026’da ılımlı bir yavaşlama sürecine giriyor. Küresel büyümenin %3,1’e gerilemesi beklenirken, ticaret gerilimleri, demografik baskılar ve jeopolitik riskler aşağı yönlü riskleri artırıyor. Buna karşın yapay zekâ yatırımları, orta vadede verimlilik ve büyüme açısından önemli bir fırsat alanı olarak öne çıkıyor.

  • Ticaret Bakanlığı’ndan Yeni Düzenleme: Elektronik Defter Dönemi Başlıyor

    Ticaret Bakanlığı, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren kurulacak tüm şirketler için Elektronik Ticari Defter Sistemi’nin (ETDS) zorunlu hale getirileceğini duyurdu.

  • 🏆 Saxo Bank’tan Dev Altın Analizi: “Sadece Bir Yatırım Değil, Sistemin Yeni Köşe Taşı!”

    Küresel piyasaların dev ismi Saxo Bank, altının son iki yıldaki %110’luk rallisini analiz ederek 2026 sonu için 5.000 dolar hedefini yineledi. Rapora göre altın, artık geçici bir korunma aracı olmaktan çıkıp küresel finans sisteminin stratejik merkezine yerleşti.

Benzer Haberler