Sosyal Medya

Döviz

Mohamed A. El-Erian: Türkiye daha fazla döviz krizini kaldıramaz

Bir döviz krizi Türkiye için yeterince kötü. Tam bir ekonomik kriz çok daha kötü olurdu. Ülke cuma günü bir tanesine…

Mohamed A. El-Erian: Türkiye daha fazla döviz krizini kaldıramaz

Bir döviz krizi Türkiye için yeterince kötü. Tam bir ekonomik kriz çok daha kötü olurdu. Ülke cuma günü bir tanesine biraz daha yaklaşmasına karşın, yayılan mali istikrarsızlığı kontrol altına almak ve kayda değer ekonomik potansiyelini korumak için hızlı hareket ederse en kötü senaryodan hala kaçınabilir. Gelişmekte olan dünyanın geri kalanının da bunda payı var.

Cuma günü Türk finans sistemi için özellikle zor bir gündü. Lira için %10’luk bir işlem aralığı da dahil olmak üzere daha fazla kur oynaklığına günlük %4’ten fazla ek değer kaybı eşlik etti. Borsa, iki devre kesiciyi tetikleyen yoğun bir seansta %8 değer kaybetti.

Genişleyen finansal istikrarsızlık, zaten %20’nin üzerinde olan enflasyona daha fazla zamla katkı sağlarken hane halkının alım gücünü ve tasarruflarını aşındıran enflasyon, üretim ve yatırımların zarar görmesi konusunda alarm veren sanayicilere kadar ekonominin diğer bölgelerine olumsuz yayılma endişelerini körükledi.

Finansal oynaklığın nedeni, merkez bankasının perşembe günü ekonomiye meydan okuyan bir başka faiz indirimi oldu. Politika oranının 100 baz puanlık indirimle %14’e gerilemesi, Eylül ayından bu yana kümülatif düşüşü 500 baz puana çıkardı. Bu faiz indirimi gelişmekte olan dünyadaki diğer merkez bankalarının faiz oranlarını yükseltmesi veya Federal Rezerv durumunda varlık alımlarını azaltarak parasal teşviki azaltması döneminde ortaya çıktı.

Geçen haftaya kadar merkez bankası döviz müdahalelerine rağmen sadece bu yıl yarı yarıya değer kaybeden lira bu alışılmışın dışı para politikasının yükünü çekiyor gibiydi. Yerel para birimiyle ölçülen borsa, özellikle de pek çok kişi bunu yurtiçindeki en iyi enflasyon koruması olarak gördüğü için nispeten iyi iş çıkarmıştı. Ancak cuma günü, bu koruma da güçlü özelliklere sahip bir ekonomide para biriminin değer kaybının yaratacağı ağır hasar riskinin giderek daha fazla gerçekleşmesine kurban gitti.

Zaten uzun zamandır devam eden para birimindeki düzensiz hareketler hem iç hem de dış faktörlerin amplifikatör riskini de o kadar artırır.

İçeride hanehalkları ve şirketler bilançolarının hızla bozulan değerine karşı mücadele ederken dolar veya diğer döviz birimlerinin kullanımını hızlandırmaya itiliyor. Yabancılar fon çekerken sermaye çıkışlarının ekonomi üzerindeki etkisi kolayca artıyor. Bu arada, merkez bankasının para birimini istikrara kavuşturabilme kabiliyetine duyulan güven, ülkenin uluslararası rezervini de aşındıran her başarısız müdahaleyle azalıyor.

Neredeyse her ölçüye göre, lira, özellikle ülkenin genişleyen cari işlemler fazlasını içeren ekonomik nitelikleri göz önüne alındığında, merkez bankasının politikasına zaten aşırı tepki verdi veya aşırıya saptı. Ancak bu, daha fazla değer kaybetmeyeceği anlamına gelmez. Nitekim, gelişmekte olan piyasalardaki kur krizlerinin tarihi, daha fazla zarar vermeden önce bir para birimi değer kayıplarını kontrol altına alamayan ve tersine çeviremeyen ülke örnekleriyle doludur.

Türkiye’de kur dengesizliği ne kadar uzun süre devam ederse, merkez bankasının faiz politikasındaki geri dönüş hem gerekli hem de yeterli olmaktan çıkıp sadece gerekli hale geliyor. Türkiye zaten sadece daha kapsamlı bir iç politika ayarlaması değil, aynı zamanda bir tür tamamlayıcı dış çıpaya da ihtiyaç duyduğu noktada olabilir. Ve sermaye kontrolleri kesinlikle dikkate alınacak olsa da çekicilikleri, küresel ticarete ve yatırıma açık olma konusunda gelişen bir ülkenin potansiyel yapısal ve itibar hasarı ile karartılmaktadır. Ayrıca, aksi takdirde bu tür depresif seviyelerden finansal bir toparlanmanın parçası olmak isteyen yatırımcıların hevesini de düşürür.

Bugüne kadar, Türkiye’nin önemli ekonomik güçlü yönlerinin çoğu döviz istikrarsızlığından zarar görmemiş ve böylece hızlı bir toparlanma ve ekonomik refah potansiyelini korumuşlardır. Yetkililer para birimini kararlı bir şekilde stabilize etmek için ne kadar uzun süre beklerse, ekonomiye yönelik tehdit o kadar artar ve şu an için kesinlikle iç mesele olan şeyin diğer gelişmekte olan piyasalara da istikrarsızlık rüzgarları estirme riski o kadar yüksek olacaktır.

BAKMADAN GEÇME

  • Goldman Sachs’tan Uyarı: ABD Hisselerinde “Altın Saçlı Kız” Senaryosunu Tehdit Eden Üç Büyük Risk!

    ABD borsaları Trump’ın gümrük tarifeleri, yapay zeka rallisi ve Fed’in faiz indirim beklentileri ile tarihi zirvelere yaklaşırken, Goldman Sachs üç büyük risk konusunda yatırımcıları uyardı: stagflasyon ihtimali, uzun vadeli tahvil piyasasında sert dalgalanmalar ve ABD dolarında keskin değer kaybı. Bankaya göre bu riskler gerçekleşirse, ABD hisse senetlerinde görülen “Goldilocks” yani ne çok sıcak ne çok soğuk, denge ekonomisi beklentisi hızla dağılabilir.

  • Eski MKE Başkanı İsmet Sayhan Tutuklandı: Assan Group’a Ait 10 Şirkete Kayyum Atandı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Selahattin Yılmaz suç örgütü” soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Sayhan tutuklandı. Soruşturma çerçevesinde, Assan Group sahibi Emin Öner ve şirket genel müdürü Gürcan Okumuş hakkında “FETÖ üyeliği” ve “askeri casusluk” suçlarından gözaltı kararı verildi. Assan Group’a bağlı 10 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.

  • TCMB: Konut Kredileri Kaynaklı Nakit Akışı İç Tüketimi Destekliyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) “Ekonomi Notları” raporuna göre, konut kredilerinden kaynaklanan nakit akışı kanalı, 2024 yılında özel tüketime %6,9 oranında katkı sağladı. Raporda, bu etkinin, sıkı para politikasına rağmen tüketimdeki yavaşlamayı sınırlayan temel faktörlerden biri olduğu vurgulandı. Düşük faizle geçmişte çekilen uzun vadeli konut kredilerinin, enflasyonla eriyen faiz yükü sayesinde hâlâ iç talebi desteklediği ortaya kondu.

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

Benzer Haberler