Sosyal Medya

Döviz

Ercan Uygur: TL’den ve sistemden kaçış

M1 içinde yabancı para payının yükselmesi, TL’nin, “değişim / mübadele aracı” olarak işlevinin giderek zayıfladığını gösteriyor. Birçok mal, hizmet ve…

Ercan Uygur: TL’den ve sistemden kaçış

M1 içinde yabancı para payının yükselmesi, TL’nin, “değişim / mübadele aracı” olarak işlevinin giderek zayıfladığını gösteriyor. Birçok mal, hizmet ve varlık alışverişinde TL, para olarak kabul edilmiyor. Bu başlıbaşına bir çöküntü işaretidir… Son iki haftada vadeli TL mevduat 38 milyar TL azalmış, bunun sonucu olarak ilk kez YP tasarruf mevduatı, TL tasarruf mevduatını aşmıştır

Uygulanan para politikası ile TL değer olarak mallar, hizmetler ve yabancı paralar karşısında eriyor. TL’nin satınalma gücü sürekli geriliyor; fiyatlar ve kurlar yükseliyor.

TL aynı anda para olarak işlevlerini kaybediyor. TL ile fiyat vermek, alış-veriş yapmak zorlaşıyor. Uygulanan politika, TL ile tasarruf yapanları cezalandırıyor, tasarrufu caydırıyor.

Bu gelişmeler, TL’den kaçışa, TL tasarruflarının gerilemesine neden oluyor. Politikanın bir önemli sonucu da altın ve döviz gibi bazı varlıkların bir ölçüde bankacılık sistemi dışına çıkmasına neden olmasıdır. Bu tepkinin katılım bankalarından geliyor olması da özellikle ilginçtir. Bu yazının amacı, bu gelişmeleri verilerle açıklamaya çalışmaktır.

Yazının konusu değil ama değinelim. Bir “Yeni Ekonomik Model / YEM” olduğu söyleniyor, ancak söylenen bir model değildir. “Model” adı altında yapılan açıklama, uygulanan para politikasına bir gerekçe olarak ve seçimi düşünerek sonradan ortaya sürülmüştür. Adı üstünde YEM’dir.

TL’den kaçış ve parasal büyüklükler

Uygulanan para politikasının kredi faizlerini düşürerek yatırımı ve üretimi teşvik edeceği söylense de yükselen enflasyona karşılık asıl düşmeye zorlanan TL mevduat faizleridir; TÜİK enflasyonu alınsa bile yıllık reel net vadeli mevduat faizi şimdilik eksi yüzde 6’dır.

Haliyle TL ile tasarruf yapmak anlamsızdır. TL’nin erimesinden kaçmak isteyenler, bulabildiği ölçüde, otomobil, beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim mallarına yöneliyor.

Bu gelişme bir yandan talebin artmasıyla enflasyonu besliyor, diğer yandan tasarrufu geriletiyor. Arz kısıtları olmasa ve bu ürünler bulunabilse, tasarruflar hızla gerileyecek ve cari dengede bozulma görülecektir.

Ancak “TL’den kaçma” sürecinin asıl hızlı kanalı TL yerine dolar ve euro gibi başka paralara yönelmek şeklinde oluyor. Tablo 1’de M1 ve M2 içinde yabancı para (YP) paylarının son aylarda ve özellikle son haftalarda nasıl arttığı görülüyor. Belirtmek gerekir ki, döviz kurundaki hızlı yükseliş bu verilerde etkilidir. Döviz olarak ifade ettiğimizde YP mevduatlarda çok değişme yoktur.

Tablo 1’de M1 içinde YP payının özellikle son haftalarda yükseldiği ve yüzde 64’e ulaştığı görülüyor. G20 ülkeleri içinde, belki Arjantin dışında, M1 tanımı içinde böyle YP olan bildiğimiz başka bir ülke yok. YP’yi dikkate almak için ayrı bir para tanımı olabilir.

M1 içinde YP payının yükselmesi, TL’nin, “değişim / mübadele aracı” olarak işlevinin giderek zayıfladığını gösteriyor. Birçok mal, hizmet ve varlık alışverişinde TL, para olarak kabul edilmiyor. Bu başlıbaşına bir çöküntü işaretidir.

Tablo 1’de dikkat çeken önemli nokta, artan enflasyona karşılık, TL vadeli mevduatların özellikle son haftalarda nominal olarak bile azalmasıdır. Son iki haftada vadeli TL mevduat 38 milyar TL azalmış, bunun sonucu olarak ilk kez YP tasarruf mevduatı, TL tasarruf mevduatını aşmıştır. Sütun 9’da görüldüğü gibi YP tasarruf mevduatı, TL tasarruf mevduatının yüzde 115’ine ulaşmıştır.

Bu da gösteriyor ki, TL, “değer olarak saklanabilme” işlevini, yani tasarruf ve vadeli işlemlerde kullanılma özelliğini kaybediyor. Kısaca, TL saklanmaya değmeyen bir varlık konumuna indirgeniyor.

Belirtelim, bu vadeli mevduat gerilemesi, Türkiye’deki döviz dalgalanmalarında/bunalımlarında da görülmüştür. Son örnek, 2018 Ağutos ayında yaşanan döviz dalgalanması / bunalımı sırasında gerçekleşmiştir. Ancak bu tarihteki gerileme daha sınırlı ve daha kısa sürelidir.

Sistemden kaçış; altın ve döviz hesapları

TL’den kaçış yanında, yerleşiklerin bankacılık sisteminden de bir ölçüde çıktığı gözleniyor. Bu konuda mevduat ve katılım bankalarına ayrı ayrı bakıyoruz, çünkü hareketlerde ve tepkilerde önemli farklar var.

Tablo 2’de birinci ve ikinci sütunlarda mevduat bankalarının döviz ve altın hesapları yer alıyor.  Üçüncü ve dördüncü sütunlarda ise katılım bankalarının döviz ve altın mevduatları var.

Mevduat bankalarının döviz mevduatlarında 2021 Mart ayında, TCMB Başkanı değiştiğinde, önemli bir düşme var. Bu tepki kısa sürede geçiyor ve Ağustos’ta hızlı bir çıkıştan sonra mevduat artışı sürüyor. Eylül’de bir tepki yok, ama Kasım’ın son iki haftasında düşüş var.

Katılım bankalarının döviz mevduatlarında da benzer bir davranış var. Farklı olarak, Eylül ayındaki faiz indirimine belirgin bir tepki var. Katılım bankalarının Kasım’daki faiz indirimine tepkisi de daha belirgin.

Altın mevduatlarında önemli gelişmeler oluyor. Burada altın fiyatı elbette altın mevduatı büyüklüğüne etki ediyor, buna dikkat etmek gerekir. Örneğin, 2021 Mart’ta mevduat bankalarının altın mevduatında yüzde 4,8 gerileme var, ancak bunun yüzde 2,7’si altın fiyatının düşmesinden geliyor. Tepki aslında daha az. Kasım 2021 sonunda ise altın fiyatında yüzde 3,3 düşüşe karşılık mevduat bankalarının altın mevduatı değeri değişmiyor, fiyat etkisinden arındırınca aslında artıyor.

Altın mevduatlarındaki asıl önemli ve ilginç gelişme katılım bankalarında oluyor. Bu bankalarda altın mevdutı Mart 2021’de, TCMB Başkanı değiştiğinde, yüzde 16,7 düşüyor. Halbuki fiyat gerilemesi yüzde 2,7’dir. Tablodan anlaşılacağı gibi, fiyat etkisi bir yana, altın mevduatı katılım banklalarında son dönemde, para politikası tartışmaları arttığında hep geriliyor.

Örneğin, fiyat etkisini dikkate almadan, Şubat 2021’den Kasım 2021’e altın mevduatı katılım bankalarında yüzde 31,3 düşüyor. Halbuki aynı dönemde, arada dalgalanmalar olsa da altın fiyatı yüzde 4 artıyor. Şunu da belirtelim, bu bankalardaki altın mevduatı gerilemesi büyük ölçüde gerçek kişilerden kaynaklanıyor. Tüzel kişilerde (firmalarda) çok sınırlı.

 

Makalenin devamı için: https://www.t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/tl-den-ve-sistemden-kacis-doviz-ve-altin-hesaplarinda-neler-oluyor,33384

t24.com.tr

BAKMADAN GEÇME

  • Goldman Sachs’tan Uyarı: ABD Hisselerinde “Altın Saçlı Kız” Senaryosunu Tehdit Eden Üç Büyük Risk!

    ABD borsaları Trump’ın gümrük tarifeleri, yapay zeka rallisi ve Fed’in faiz indirim beklentileri ile tarihi zirvelere yaklaşırken, Goldman Sachs üç büyük risk konusunda yatırımcıları uyardı: stagflasyon ihtimali, uzun vadeli tahvil piyasasında sert dalgalanmalar ve ABD dolarında keskin değer kaybı. Bankaya göre bu riskler gerçekleşirse, ABD hisse senetlerinde görülen “Goldilocks” yani ne çok sıcak ne çok soğuk, denge ekonomisi beklentisi hızla dağılabilir.

  • Eski MKE Başkanı İsmet Sayhan Tutuklandı: Assan Group’a Ait 10 Şirkete Kayyum Atandı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Selahattin Yılmaz suç örgütü” soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Sayhan tutuklandı. Soruşturma çerçevesinde, Assan Group sahibi Emin Öner ve şirket genel müdürü Gürcan Okumuş hakkında “FETÖ üyeliği” ve “askeri casusluk” suçlarından gözaltı kararı verildi. Assan Group’a bağlı 10 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.

  • TCMB: Konut Kredileri Kaynaklı Nakit Akışı İç Tüketimi Destekliyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) “Ekonomi Notları” raporuna göre, konut kredilerinden kaynaklanan nakit akışı kanalı, 2024 yılında özel tüketime %6,9 oranında katkı sağladı. Raporda, bu etkinin, sıkı para politikasına rağmen tüketimdeki yavaşlamayı sınırlayan temel faktörlerden biri olduğu vurgulandı. Düşük faizle geçmişte çekilen uzun vadeli konut kredilerinin, enflasyonla eriyen faiz yükü sayesinde hâlâ iç talebi desteklediği ortaya kondu.

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

Benzer Haberler