Dünya Ekonomisi
Fed’in Faiz Senaryosu Küresel Piyasaları Nasıl Etkileyecek?
Fed’in Üçlü Açmazı: İndir, Artır, Bekle Ekonomide yavaşlama işaretleri güçlenirken, enflasyonun yüksek seyrini koruması ve borsaların tarihi zirvelerde bulunması, ABD…
Fed’in Üçlü Açmazı: İndir, Artır, Bekle
Ekonomide yavaşlama işaretleri güçlenirken, enflasyonun yüksek seyrini koruması ve borsaların tarihi zirvelerde bulunması, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) karar setini zorlaştırmaktadır.
Piyasalar, faizlerde indirime gidilmesi durumunda bunun yan etkilerinin hızla geri döneceğini, gecikmeli sonuçların politikayı yeniden sıkıştıracağını fiyatlamaktadır.
Bu görünüm, getiri eğrisindeki olağandışı yataylaşmayı “indir—pişman ol—tekrar artır” patikasını ima etmektedir. Yatırımcılar orta vadeli işlemlere kademeli geçişi stratejilerinin bir parçası hâline getirmektedir.
Rejim Değişimi Tezi: Eski Düzen Çözülürken
Geniş çerçevede, küresel ticaretteki daralmalar, göç akımlarının yarattığı baskılar ve tedarik zinciri kırılganlıkları, fiyatlama dinamiklerinde kalıcı bir değişime işaret etmektedir. Enerjide dışa bağımlılığı yüksek, teknoloji üretiminde geride kalan veya savunma kapasitesi sınırlı ekonomilerin bu tabloda daha kırılgan bir zeminde bulunduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle portföy tercihleri reel varlıklara ve “kazma–kürek” niteliğindeki altyapı temalarına kaymaktadır.
Büyük dil modellerinin kullanımında en çok katma değerin kodlama ve veri analitiğinde ortaya çıkması, ancak bu alanların yüksek hesaplama ve enerji gerektirmesi, yatırımların yazılımlardan ziyade belleğe, hızlandırıcılara, güç teminine ve soğutma zincirine yönelmesine neden olmaktadır. Elektrik ve soğutma talebindeki dikey eğilim, bellek fiyatlamasında çok yıllı artış tezi ve doğal gaz ile güneş kapasitesi ihtiyacındaki artış, önümüzdeki dönemin kritik başlıkları arasında görülmektedir.
Parasal Değer Kaybına Karşı Kalkan
Portföy duruşunun bir ayağı değerli metallerdir. Çin’de gayrimenkul zararlarının bilanço üzerinden tamamen realize edilmeden yönetilmesi çabası, para tabanının genişletilmesi ihtimalini artırmaktadır. Son dönemde para arzındaki genişleme ve altın ithalatında hızlanma, yerel tasarruf sahibinin de paradan kıymetli metallere yöneldiği şeklinde yorumlanmaktadır. Batı portföylerinde altın tahsisinin görece düşük kalması, bu alanda pay artışı ihtimaline işaret etmektedir. Gümüş ise hem “para metali” hem de sanayi girdisi kimliğiyle kaldıraçlı bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Fotovoltaik talebin rekor düzeylere ulaşması, panel verimliliği arttıkça birim başına gümüş kullanımının yükselmesi ve arz tarafında esnekliğin sınırlı olması, gümüş lehine bir sıkışma potansiyeli yaratmaktadır. Bu yüzden altından gümüşe kademeli bir rotasyonun tercih edildiği ve “altın iyi, gümüş şu an daha iyi” yaklaşımının benimsendiği gözlemlenmektedir.
Gümüşte Basit Bir Oynaklık Planı
Piyasa yüzeyinde gümüş fiyatları sakin ilerlese de, fiyat dağılımı içinde %30–50 arası sıçramalara duyarlılığın yüksek seyrettiği görülmektedir. Bu nedenle bazı yatırımcılar, belirli bir aralıkta ölçülü yükselişten fayda sağlamayı amaçlayan yapılandırmalara yönelmektedir. Özetle, 45 dolardan alım opsiyonu, 55 dolardan iki adet satım (call yazımı) ve 65 dolardan tekrar alım opsiyonu ile kurulan “kelebek” stratejisi, maliyeti yaklaşık 1,15 dolar olan, merkez fiyat 55 dolarda en yüksek getiriyi hedefleyen bir çerçeve sunmaktadır. Amaç, fiyatın aşırı kopması değil; belirlenen bandın içinde hızlanan hareketten asimetrik getiri elde etmektir. Fiyat beklenenden çok daha yukarı taşınsa dahi, söz konusu kurgu ek önlem almaya zaman tanıyabilmektedir. Böylece hisse opsiyonlarına kıyasla daha düşük maliyetle, belirgin bir hedef bölge etrafında risk–ödül dengesi kurulmaktadır.
Gerçek Ekonomide İnce Çatlaklar
İşgücü piyasasında son aylarda istihdam artışlarının sağlık, eğlence ve konaklama gibi sektörlere yığılması, beyaz yaka tarafında daralma işaretlerinin güçlendiği bir zeminle birlikte değerlendirilmektedir. Genç işsizlik ve eksik istihdam oranlarının tarihsel resesyon dönemlerine yakın seyri dikkat çekmektedir. Konutta ise özellikle ticari gayrimenkullerde gecikmelerin zirve seviyeleri zorladığı, ofis teminatlı menkul kıymetlerde temerrüt oranlarının önceki kriz dönemlerine yaklaşan bir görünüm sunduğu belirtilmektedir.
Konut kredi maliyetlerinin yüksek, stok ve yeni arz baskısının belirgin olması, tüketici güveni üzerinde aşağı yönlü etki yaratmaktadır. Para politikasında gevşeme yönlü beklentinin bir nedeni de konut kanalındaki bu zayıflıktır.
Piyasa Paradoksu: Güçlü Kârlılık, Kırılgan Yapı
Büyük teknoloji şirketlerinin tarihî kârlılık seviyeleri ve rekor geri alımları boğaları güçlendirmektedir. Ne var ki endeks içinde ağırlığın sınırlı sayıda isme yoğunlaşması, çeşitlendirme hissini zayıflatmaktadır. “Yedi büyüğün” ağırlığının toplam endeks içinde çok yüksek seviyelere çıkması, riskin tek bir anlatı ve tedarik zinciri etrafında toplanmasına neden olmaktadır. Tarihsel düşüş anlarında implied korelasyonların hızla yükselmesi, “biri düşerken diğeri yükselir” varsayımının gerçekçi olmayabileceğini göstermektedir. Bu nedenle, geniş endeksi toptan açığa satmak yerine, korelasyon ve oynaklık üzerinden daha ucuz ve işlevsel korunmaların tercih edildiği bir yaklaşım öne çıkmaktadır.
Kredi Piyasalarında “Mükemmellik” Fiyatlaması
Yatırım yapılabilir tahvil spread’lerinin 90 baz puan civarında, yüksek getirili (HY) tarafta 300 baz puan düzeylerinde olması, “en iyi ekonomi” senaryosunun satın alındığına işaret etmektedir. Ancak para politikasının gevşeme moduna düşmesiyle hisse–kredi dengesi çatallanabilmektedir. Bu tabloda, HY kredi tarafında koruma amaçlı kısa pozisyonların maliyet–etkin bir hedge sunduğu değerlendirilmektedir. Zira hisse opsiyonlarına göre daha düşük maliyetle, büyüme anlatısında yaşanabilecek bir kırılmaya karşı portföyü yastıklamak mümkün olmaktadır.
Pasif Akımların Gücü ve Riski
Emeklilik fonları ve benzeri kurumsal yatırımcıların endekslere düzenli ve “kör” akışları, büyük sermayeli hisselerin ağırlığını daha da artırmaktadır. Ağırlık arttıkça yeni girişlerin payı da büyümekte, bu mekanik yükseliş “ayna etkisi” ile yön tersine döndüğünde doğal alıcıyı ortadan bırakabilmektedir. Genişlik zayıflarken pahalı betaya bağımlılık artmakta, bu da piyasa kırılganlığını yükseltmektedir. Bu nedenle seçici uzun–kısa yaklaşımı ile oynaklık temelli korunmalar öne çıkarılmakta, geniş endeksten ziyade temas bazlı, dengeli yapılandırmalar tercih edilmektedir.
Riskler ve Kırılma Noktaları
Kurulan mimariyi boşa düşürebilecek senaryoların başında kusursuz bir yumuşak iniş gelmektedir. Böyle bir senaryoda, kredi spread’lerinin resesyonda dahi sıkı kalması, Çin’de bilanço sorunlarının baskılanmadan çözülmesi veya yapay zekâ altyapı maliyetlerinin fiziksel sınırları hiçe sayarcasına hızla gerilemesi gerekecektir. Bu bileşenlerin eşanlı gerçekleşme olasılığı ise düşük görülmektedir. Bu nedenle portföy duruşu “çöküşe kumar” değil; yanlış fiyatlanan risklere karşı asimetrik, korumalı ve opsiyonel bir konumlanma şeklinde tarif edilmektedir.
Sonuç: Eski Dünya Sönüyor, Yenisi Doğuyor
Genel tablo, bir döngü tepesinden ziyade bir rejim değişimine işaret etmektedir. Reel varlıklar üzerinden parasal değer kaybına karşı kalkan oluşturmak; kredi ve korelasyonda göreli ucuz korunmalar taşımak; yapay zekâ anlatısında uygulamalardan çok altyapının “kazma–kürek” kısmını sahiplenmek; endeksi tekilleştiren pasif akımların yarattığı risklere karşı seçici olmak… Bu yaklaşım net uzun ama korumalı; risk almaya açık ama asimetrik bir duruşu ifade etmektedir. Amaç, popüler anlatıya kapılmadan, patikalar arası geçişte ayakta kalmaktır. Fed’in indir–artır–bekle üçgeninde sıkıştığı ve küresel üretim–enerji–güvenlik sacayağının yeniden tanımlandığı bu dönemde, sade ve dayanıklı bir portföy mimarisinin öne çıktığı görülmektedir.
