Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Çin’in Orta Asya Hamlesi: Bölgesel Ekonomi ve Enerji Dengeleri Değişiyor

Kazakistan ile Stratejik Ortaklık Genişliyor Çin Devlet Başkanı’nın Astana’daki temasları, Pekin yönetiminin Kazakistan’a verdiği stratejik önemi bir kez daha gözler…

Çin’in Orta Asya Hamlesi: Bölgesel Ekonomi ve Enerji Dengeleri Değişiyor

Kazakistan ile Stratejik Ortaklık Genişliyor

Çin Devlet Başkanı’nın Astana’daki temasları, Pekin yönetiminin Kazakistan’a verdiği stratejik önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Ziyaret kapsamında taraflar, ulaşımdan yeşil enerjiye, tarımdan sanayiye kadar birçok farklı alanda toplam 58 anlaşmaya imza attı. 24 milyar dolarlık mutabakatların yanı sıra, Çin’in 2005’ten bu yana Kazakistan’a yaptığı doğrudan yabancı yatırım miktarının 26 milyar dolara ulaştığı bildirildi.

Hâlihazırda iki ülke arasında yürütülen 224 aktif proje, toplamda 66 milyar dolarlık yatırım hacmine sahip. Bu durum, Çin’in Kazakistan’a sadece ekonomik ortak değil, aynı zamanda uzun vadeli jeopolitik müttefik olarak yaklaştığını gösteriyor.

Kültürel yakınlaşma çabaları da aynı ölçüde dikkat çekici. Kazakistan yönetimi, 2025 yılını “Çin Turizm Yılı” ilan etti. Bu adım, Çinli turistlerin bölgeye çekilmesini hedeflediği kadar, halklar arası ilişkilerin ve kültürel entegrasyonun da geliştirilmesini amaçlıyor. Eğitim alanında ise Konfüçyüs Enstitüleri ve Luban atölyeleri gibi yapılar aracılığıyla, Çin’in “yumuşak gücünü” bölgede derinleştirdiği gözlemleniyor. Üstelik Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in, eski Pekin büyükelçisi olması ve Çince bilmesi, ilişkilerin kişisel düzeyde de güçlü bir temele dayandığını gösteriyor.

Nükleer Enerjide Yeni Dönem ve Uranyum Güvencesi

Kazakistan, nükleer enerji alanında da küresel düzeyde dikkat çeken bir sürece girmiş durumda. Ülke, en az iki yeni nükleer reaktör inşa etmeye hazırlanıyor. İlk santral için Rusya merkezli teknoloji konsorsiyumu öne çıkarken, ikinci tesisin başına Çin’in ulusal nükleer enerji şirketi geçirilmesi planlanıyor. Bu durum, Kazakistan’ın iki büyük jeopolitik aktör arasında denge gözettiğini ve uzun vadeli enerji altyapısını “ikili liderlik” modeliyle güvence altına almaya çalıştığını gösteriyor.

Kararın gerekçeleri arasında, Rusya ve Çin’in eş zamanlı çok sayıda nükleer reaktör inşa etme kapasitesine sahip olması ve bu ülkelerin sadece teknoloji değil, aynı zamanda finansman, nükleer yakıt üretimi ve insan kaynağı eğitimi gibi tüm süreçlerde entegre çözümler sunması yer alıyor.

Kazakistan’ın bu alandaki en büyük gücü ise uranyum kaynakları. Ülke, dünya uranyum üretiminin yaklaşık üçte birini tek başına karşılıyor. Özellikle Çin’in 140’tan fazla yeni reaktör inşa etme planı göz önüne alındığında, Kazakistan’ın uranyum rezervleri Çin için vazgeçilmez bir kaynak hâline geliyor.

Demiryolu ve Enerji Koridorları: Rusya’ya Alternatif Rotalar

Çin, Orta Asya’daki lojistik bağlantıları çeşitlendirmek ve Rusya’ya bağımlılığı azaltmak amacıyla, Kırgızistan ve Özbekistan üzerinden geçen yeni bir demiryolu projesini gündeme aldı. Bu projenin “güney hattı” tercih edilirse, Avrupa’ya yönelen taşımacılıkta yaklaşık 900 kilometre ve sekiz günlük zaman tasarrufu sağlanacağı öngörülüyor. Yıllardır gündemde olan bu projenin, Ukrayna Savaşı’nın yarattığı stratejik boşluk nedeniyle tekrar hız kazandığı belirtiliyor.

Buna paralel olarak, Çin’in en büyük enerji altyapı yatırımlarından biri olan Orta Asya Gaz Boru Hattı’na dördüncü hat ekleniyor. 5.500 kilometrelik hattın mevcut üç kolu, yıllık yaklaşık 33 milyar metreküp Türkmen doğalgazını Çin’e ulaştırıyor. Yeni D hattı ile birlikte kapasitenin 55 milyar metreküpe çıkması hedefleniyor.

Rusya-Çin Rekabeti ve Bölgesel Etki Mücadelesi

Orta Asya’daki jeopolitik dengeler, Moskova ile Pekin arasındaki “sessiz rekabet” ile şekilleniyor. Rusya, bölgedeki etkisini Sovyetler döneminden kalma güvenlik kurumları ve dil-kültür mirası aracılığıyla korumaya çalışırken; Çin, ekonomik araçları, altyapı yatırımları ve ticaret anlaşmalarıyla etki alanını genişletiyor. Bölge ülkeleri, iki güç arasında hassas bir denge politikası izliyor. Nükleer projelerde olduğu gibi, “konsorsiyum” modeli tercih edilerek iki tarafın da aynı alanda temsili sağlanmaya çalışılıyor.

Özellikle Çin’in artan savunma sanayi ihracatı, polis teşkilatlarına danışmanlık ve istihbarat iş birlikleri, bu nüfuzun artık sadece ekonomiyle sınırlı olmadığını da gösteriyor. 10 yıl önce Orta Asya ülkelerinin savunma bütçelerinde Çin’in payı %1.8 iken, bugün bu oran %18’e yükselmiş durumda. Bu tablo, Çin’in bölgede yalnızca yatırımcı değil, güvenlik partneri olarak da konumlanmak istediğini ortaya koyuyor.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler