Sosyal Medya

Gündem

FT/Alan Beattie: “Kritik Minerallerde Küresel Çatışma Gerçek Bir Tehdit Haline Geldi”

Yıllardır tekrar eden kıtlık korkuları karşısında sergilenen kayıtsızlık, şimdi yerini artan bir endişeye bırakıyor. Yeşil dönüşüm için hayati öneme sahip nadir metallerin tedarikinde yaşanan her dalgalanma, bugüne dek piyasa mekanizmaları, diplomatik girişimler ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kararlarıyla aşıldı. Ancak Çin’in 4 Nisan’da yedi nadir toprak elementi için ihracat lisansı zorunluluğu getirmesi, tabloyu değiştirmiş olabilir.

FT/Alan Beattie: “Kritik Minerallerde Küresel Çatışma Gerçek Bir Tehdit Haline Geldi”

Yıllardır tekrar eden kıtlık korkuları karşısında sergilenen kayıtsızlık, şimdi yerini artan bir endişeye bırakıyor. Yeşil dönüşüm için hayati öneme sahip nadir metallerin tedarikinde yaşanan her dalgalanma, bugüne dek piyasa mekanizmaları, diplomatik girişimler ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kararlarıyla aşıldı. Ancak Çin’in 4 Nisan’da yedi nadir toprak elementi için ihracat lisansı zorunluluğu getirmesi, tabloyu değiştirmiş olabilir.

Bu adım, Başkan Donald Trump’ın Avrupa Birliği’ne yönelik tarifelerine misilleme olarak görülüyor. Her ne kadar kıtlık senaryolarına karşı şüpheyle yaklaşmak alışkanlık haline gelmişse de, bu kez ABD’nin hazırlıksız olduğu gerçek bir krizle karşı karşıya kalma riski artıyor.

“Kurt Geldi” Alarmı Bu Kez Gerçek Olabilir

Kritik mineraller yıllardır “kurt geliyor” misali tehlike sinyalleri veriyor. Avrupa Birliği beşinci kez “kritik hammaddeler listesi” yayımladı, ancak bu zamana dek büyük bir ekonomide ciddi üretim aksamaları yaşanmadı.

2010 yılında Çin’in Japonya’ya nadir toprak elementi ihracatını kesmekle tehdit etmesi bu endişeleri ilk kez küresel düzleme taşıdı. Fiyatlar yükseldi, ancak kaçakçılık ve Avustralya gibi ülkelerin arzı artırmasıyla piyasa dengeye geldi. 2014’te DTÖ’nün Çin aleyhine verdiği karar, Pekin’e arzı manipüle etmenin piyasa hâkimiyetini kaybetmeye yol açabileceğini hatırlattı.

2020’lerde Nikel ve Lityumda da Benzer Senaryolar

2020’li yılların başında lityum ve nikel arzında yaşanan paniklerde Çin, ABD ve AB gibi büyük tüketiciler, Şili ve Endonezya gibi üreticilerle temas kurdu ya da bu ülkeleri DTÖ’ye taşıdı. Ancak arz patlaması fiyatların çökmesine yol açtı. Çin’in 2023 ve 2024’te ABD ve Avrupa’ya yönelik galyum ve germanyum kısıtlamaları da Vietnam ve başka kaynaklardan yapılan ihracatlarla boşa çıktı.

4 Nisan Kısıtlamaları: Yeni Nesil Bir Tehdit

Ancak 4 Nisan’da getirilen yeni lisans zorunluluğu, geçmiş uygulamalardan çok daha ciddi. Bu sefer sadece ham madde değil, askeri ve sivil kullanımı olan mıknatıslar gibi nihai ürünler de kapsamda. Üstelik bu ürünleri yalnızca birkaç Çinli firma üretiyor ve tedarik zincirinde izlenebilir nitelikte. ABD’ye satış yasağı uygulanırsa, bu durum F-35 savaş uçaklarının ve elektrikli araçların üretimini doğrudan etkileyebilir.

Bahsi geçen materyaller, çıkarılması ve işlenmesi zor olan “orta ve ağır nadir topraklar.” Uzmanlara göre bu ürünlerin alternatif kaynaklardan temini ve tedarik zincirinin yeniden yapılandırılması yıllar sürebilir. Duyurunun ardından dysprosium gibi ağır nadir toprakların fiyatları hızla yükseldi.

Çin Hedef Gerçekten ABD mi?

Çin’in asıl hedefi ABD mi, yoksa daha geniş bir mesaj mı vermek istiyor, net değil. Financial Times’a göre bu lisans politikası, küresel üretim ağlarını tehdit ediyor ve Pekin’in abartılı bir hamle yapmış olabileceğine işaret ediyor. İlk lisansların bazıları Volkswagen’in Çin’deki tedarikçilerine verilmiş olması da dikkat çekici. Volkswagen, AB’nin Çinli elektrikli araçlara yönelik sübvansiyon karşıtı vergilerine karşı çıkmıştı.

Kritik maden danışmanlığı yapan Project Blue’nun araştırma direktörü David Merriman, “Siyasi açıdan Çin’le daha yakın ilişkisi olan Avrupa ülkeleri veya Çinli firmaların sahip olduğu şirketler lisans almayı daha kolay başarabilir,” diyor. “ABD için ise tedarik zinciri kesintisi riski oldukça yüksek.”

ABD Hâlâ Kırılgan

Trump’ın 12 Mayıs’ta Çin ile yaptığı geçici tarife indirimi anlaşması, Pekin’in ABD’ye karşı uygulayabileceği yaptırımları yumuşatmış olabilir. Ancak ABD yapısal olarak hâlâ zayıf: İç üretim artırılmadı, işleme kapasitesi yetersiz ve stratejik mineral stokları çok düşük seviyede. Trump, jeoekonomik bir savaşı başlatma riski alırken, bu savaşın risklerine karşı ciddi bir hazırlık yapmış görünmüyor.

Çin’in Elindeki Yeni Jeoekonomik Silahlar

Geçmiş örnekler Çin’in sonunda kısıtlamaları gevşeteceğini ve büyük bir kriz yaşanmayacağını gösterse de, bu kez Pekin’in daha sofistike ve hedefe yönelik ekonomik silahlar geliştirdiği açık. Bugün için “endişeye gerek yok” demek hâlâ mümkün, ancak bu gerekçenin artık eskisi kadar güçlü olmadığını kabul etmek gerekiyor.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler