Gündem
Tahvil Piyasalarında Alarm Zilleri: Kamu Borçlanması Küresel Risk Haline Geliyor
Devletlerin uzun vadeli borçlanma maliyetleri onlarca yılın zirvesine çıkarken, yatırımcıların tahvile olan iştahı hızla azalıyor. Küresel borçlanma piyasasında kırılganlık artıyor.

Devletlerin uzun vadeli borçlanma maliyetleri onlarca yılın zirvesine çıkarken, yatırımcıların tahvile olan iştahı hızla azalıyor. Küresel borçlanma piyasasında kırılganlık artıyor.
Geçtiğimiz ay Japonya’nın 20 yıllık devlet tahvili ihalesine gelen zayıf talep, dünya genelinde devlet tahvillerine olan güvenin sarsıldığını açıkça ortaya koydu. Hemen ardından ABD’nin benzer vadeli borçlanmasına da ilgi düşük kalınca, uzun vadeli tahvil getirileri sıçradı, borçlanma maliyetleri yükseldi.
Yatırımcı İştahı Azalırken Borçlanma Rekor Kırıyor
Uzun vadeli tahvil ihalelerine dair bu dikkatli izleme, iki temel gerçeği ortaya koyuyor: Yatırımcı talebinde zayıflama ve devletlerin rekor düzeyde borçlanma planları. Pandemi ve küresel krizlerin ardından artan bütçe açıkları, hükümetleri yoğun biçimde piyasaya tahvil sunmaya zorlarken, geleneksel yatırımcılar sahneden çekiliyor.
T Rowe Price’tan sabit getirili menkul kıymetler uzmanı Amanda Stitt’e göre, “Bu klasik bir arz-talep dengesizliği, ama küresel ölçekte yaşanıyor. Ucuz ve uzun vadeli finansman dönemi sona erdi.”
“Tahvil Militanları” Geri Döndü
Ekonomist Ed Yardeni’nin 1980’lerde tanımladığı “tahvil militanları” (bond vigilantes), yeniden manşetlerde. Yüksek kamu borçlarını cezalandıran piyasa oyuncuları, bu kez ABD, Japonya ve İngiltere gibi ülkelerde 30 yıllık borçlanma maliyetlerini onlarca yılın en yüksek seviyelerine taşıdı.
Yatırımcıların talebindeki düşüş, kamu borçlarının sürdürülebilirliğini tartışmalı hale getiriyor. Artan faiz ödemeleri, savunma, eğitim ve sosyal harcamalar gibi alanları tehdit ediyor.
ABD, İngiltere, Japonya… Herkes Satıyor, Alıcı Az
ABD’de 30 yıllık tahvil getirisi %5’in üzerine çıkarken, Kongre’de tartışılan ve borç stokuna 2,4 trilyon dolar eklemesi beklenen yeni vergi ve harcama yasası piyasadaki tedirginliği artırıyor.
Japonya’da merkez bankasının ultra gevşek para politikası sona yaklaşırken, 30 yıllık tahvil getirileri %3’e ulaştı. Bu, Japonya için tarihi bir seviye. İngiltere’de tahvil getirileri 1998’den bu yana en yüksek seviyelere tırmandı. Almanya bile daha fazla tahvil ihracı planlıyor.
Geleneksel Alıcılar Çekiliyor
Tahvillerin geleneksel alıcıları olan emeklilik fonları ve hayat sigortası şirketleri, ya yaşlanan nüfus nedeniyle daha az talep gösteriyor ya da yeni üyeler kabul etmiyor. Boşluğu hedge fonlar gibi daha kısa vadeli alıcılara bırakıyorlar.
Bu yapısal kayma, özellikle uzun vadeli tahvillerde fiyatların düşmesine ve getirilerin yükselmesine neden oluyor. Japonya’da bu etki en net şekilde görülüyor: Yıllarca sabit kalan JGB piyasası artık volatil hale geldi.
ABD’den Kötü Haberler Art Arda Geliyor
JPMorgan CEO’su Jamie Dimon, ABD tahvil piyasasının “çökebileceği” uyarısını yaparken, Hazine Bakanı Scott Bessent “ABD borcunu ödemeyecek diye bir şey söz konusu değil” açıklamasıyla yatıştırmaya çalıştı.
BlackRock CEO’su Larry Fink ise %2 büyümeyle bu açıkların sürdürülemeyeceğini, Citadel’in kurucusu Ken Griffin ise %6–7 GSYH açığının “tam anlamıyla mali disiplinsizlik” olduğunu vurguladı. Elon Musk ise Kongre’nin yeni yasasını “iğrenç bir iflas planı” olarak niteledi.
Avrupa’da da Gerginlik Yükseliyor
Fransa’nın 2024’te sadece faiz ödemelerine ayıracağı bütçe 62 milyar euro, bu tutar savunma ve eğitim harcamalarının toplamına eşit. Michel Barnier, Fransa’nın borcunu “Damokles’in kılıcı” olarak tanımlamıştı.
İngiltere’de borçların ortalama vadesi 14 yıl olsa da, hükümet uzun vadeli tahvil satışlarını bu yıl azaltmak zorunda kaldı. Almanya, daha düşük borç oranlarına rağmen ek tahvil ihracı planlıyor.
Risk: Faizlerin Kontrolü Merkez Bankalarının Elinden Kayabilir
Tahvil getirilerinin özellikle uzun vadede yükselmesi, merkez bankalarının kısa vadeli faiz oranları üzerindeki etkisini zayıflatıyor. “Term premium” olarak bilinen uzun vadeli faiz tazminatlarının yükselmesi, piyasadaki endişelerin sinyali.
Uzmanlara göre, tahvil getirilerinin daha da dikleşmesi (steepening), sadece kamu borçlanmasını değil, özel sektörün finansman maliyetini de artıracak. Man Group’tan Mike Scott, “Merkez bankalarının kontrolünden çıkan uzun vadeli faizler, özel sektörü daha da baskılar” diyor.
Kısa Vadeye Kaçış, Geçici Çözüm Olabilir
Hükümetler çözüm olarak kısa vadeli tahvillere yöneliyor. Ancak yatırımcılar, bu yaklaşımın yalnızca sorunu vadeye yaydığını, talep sorununu çözmediğini vurguluyor. Merkez bankalarının kriz döneminde aldığı tahvilleri satmayı yavaşlatması da önerilen başka bir yol.
Hazine’nin yüklü borçlanma programı faizler üstünde baskı yaratacak
Barclays analisti Moyeen Islam, İngiltere Merkez Bankası’nın tahvil satışlarını durdurmasının, “mali görünüm açısından olumlu etkiler yaratabileceğini” söylüyor. Ancak BoE Başkanı Andrew Bailey, satışların piyasa işleyişini bozduğuna dair kanıt olmadığını savunuyor.
ABD: "Yavaş Yavaş, Ama Sürekli" Batma Riski
ABD Kongresi’nin onaylamak üzere olduğu yasa, 2034’e kadar kamu borcuna 2,4 trilyon dolar ekleyecek. Moody’s, bu yıl ülkenin AAA kredi notunu düşürmüştü. Nisan ayındaki ticaret savaşı sonrası satışlar ve Trump’ın Fed Başkanı Jay Powell’a yönelik saldırıları da piyasa güvenini sarsmış durumda.
Standard Chartered’tan Steve Englander, Hemingway’in ifadesini hatırlatarak, “Batış önce yavaş, sonra aniden gelir. ABD uzun süre ‘yavaş’ kısmında kalabilir” diyor.
Enflasyonla Borcu Eritme Riski
Bazı uzmanlara göre, ülkeler borcun reel değerini yüksek enflasyona sessiz kalarak azaltabilir. Bu da "dolaylı temerrüt" anlamına gelir. Ancak bu yaklaşım da merkez bankası bağımsızlığını ve fiyat istikrarını tehdit eder.
DoubleLine Capital’dan Bill Campbell, “Fiskal baskınlık” tehlikesine işaret ediyor: Devlet harcamalarının özel sektörü dışladığı bir ekonomik durgunluk ve borç batağı senaryosu.
Özet: Tahvil Krizi Olmayabilir, Ama Yapısal Sorun Derin
Çoğu yatırımcı, büyük ekonomilerde bir “borç patlaması” beklemese de, kamu borcunun uzun vadeli etkilerinden endişeli. TCW’den Jamie Patton, “Bir borç krizi beklemiyoruz ama bir vergi mükellefi ve vatandaş olarak derin kaygılarım var” diyor.
Kaynak: Financial Times / Ian Smith
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]