Genel
ChatGPT Çağında Üniversitenin Hâlâ Bir Amacı Var mı?
Yapay zekanın akademiye giriş yapmasıyla, birçok öğrenci ödevlerini bu teknolojilere havale etmeyi rutin hale getirmiş durumda. Hatta ironik biçimde, hâlâ emek vererek çalışan öğrenciler, AI kullananlara göre daha zayıf bir izlenim bırakabiliyor. Hocalar, gerçek ve yapay üretim arasındaki farkı tespit etmekte zorlanıyor — daha da ilginci, öğrencilerin işlerini değerlendirmek için kendileri de yapay zeka kullanmaya başlamış durumdalar.

Bloomberg Editoryal Kurulu’nun kaleminden
Bugün üniversite öğrencisi olmak, geçmişe göre oldukça konforlu bir deneyim. Günlerce süren araştırmaları gerektiren ödevler artık dakikalar içinde tamamlanabiliyor. İstenilen konuda, hazır ve pürüzsüz yazılmış metinlere anında erişilebiliyor. Dickens ya da Demosthenes’in eserlerine gömülmeye gerek yok; tek bir yapay zeka komutuyla özet bilgi önünüzde.
Yapay Zeka ile Değişen Akademik Dünya
Yapay zekanın akademiye giriş yapmasıyla, birçok öğrenci ödevlerini bu teknolojilere havale etmeyi rutin hale getirmiş durumda. Hatta ironik biçimde, hâlâ emek vererek çalışan öğrenciler, AI kullananlara göre daha zayıf bir izlenim bırakabiliyor. Hocalar, gerçek ve yapay üretim arasındaki farkı tespit etmekte zorlanıyor — daha da ilginci, öğrencilerin işlerini değerlendirmek için kendileri de yapay zeka kullanmaya başlamış durumdalar.
Ortaya çıkan tablo adeta bir çelişki: Bilgisayarlar tarafından yazılan ödevleri, başka bilgisayarlar değerlendiriyor; öğretim üyeleri ve öğrenciler bu süreci izlemekle yetiniyor; aileler ise yılda on binlerce dolar ödeyerek bu döngünün finansmanını sağlıyor. Akademinin farklı açılardan baskı altında olduğu bu dönemde, bu gelişmeler bir krize işaret ediyor.
Yapay Zekanın Müfredatta Yeri Olmalı Ama Sınırları Net Olmalı
Elbette üniversite eğitimine yapay zekanın entegre edilmesi birçok açıdan mantıklı. Yapılan bazı araştırmalar, bu entegrasyonun öğrenci ilgisini artırabileceğini gösteriyor. Zaten iş dünyasında iş tanımları değişiyor ve mezunlardan yapay zekayı etkin kullanmaları bekleniyor. Bu süreç, verimliliği artırabilir ve inovasyonu hızlandırabilir.
Ancak üniversite eğitimi sadece mesleki beceriler kazandırmaz. Özellikle beşerî bilimler, eleştirel düşünmeyi teşvik etmeyi, zihinsel alışkanlıkları geliştirmeyi, öğrencinin entelektüel ufkunu genişletmeyi ve insanlığın “düşünce tarihini” tanıtmayı hedefler. Aristoteles, Aquinas ya da Adam Smith’i anlamak için bir-iki satırlık komutlar yeterli değildir; bu metinlere emek vermek hem zorlayıcı hem de ödüllendirici bir süreçtir.
Karakter ve Yurttaşlık Eğitimi
Bu sadece entelektüel bir zevk meselesi değildir. Birbirine zıt görüşleri sentezleyip sonuç çıkarabilmek, edebi bir eseri değerlendirebilmek, modern değerlerin felsefi temelini anlayabilmek gibi beceriler yalnızca daha istihdam edilebilir bireyler değil, aynı zamanda daha iyi yurttaşlar yetişmesini sağlar. Temel vatandaşlık ve tarih bilgisi bu noktada önemlidir.
Üniversiteler Ne Yapmalı?
İlk adım, üniversitelerin bu durumu ciddiye almasıdır. Birçok kurum, yapay zeka kullanımıyla ilgili belirsiz, muğlak ya da hiç tanımlanmamış politikalara sahip. Çoğu adeta sorunun kendiliğinden yok olacağını umuyor. Oysa kurumlar, AI kullanımının ne zaman kabul edilebilir olduğunu net bir şekilde belirtmeli — ideal olan, bu tür kullanımın öğretim üyesinin rehberliğinde ve pedagojik bir amaca hizmet ettiği durumlarla sınırlandırılmasıdır. Aksi halde, kuralların ne olduğu ve ihlallerin nasıl cezalandırılacağı açıkça belirtilmeli. Geçmişte “şeref kodeksi” gibi uygulamaların kopya vakalarını azalttığı, ciddiye alındığında başarılı sonuçlar doğurduğu kanıtlanmış durumda.
Değerlendirme Yöntemleri Yeniden Gözden Geçirilmeli
İkinci adım ise, yüz yüze ve denetimli değerlendirme yöntemlerine geri dönmektir. Kağıt-kalem sınavları, sadece sınav günü kopya çekmeyi engellemekle kalmaz; dönem boyunca öğrencileri dersi öğrenmeye teşvik eder. Benzer şekilde sözlü sınavlar da tekrar gündeme alınmalı. Yapay zekayı göz önünde bulunduran yeni ve yaratıcı değerlendirme yöntemleri geliştirmek, öğretim üyelerinin daha fazla çaba harcamasını gerektirecektir; ancak bu, onların da uzun vadeli çıkarınadır.
Teknolojinin Kendisi de Çözümün Parçası Olabilir
Yapay zeka üretimi metinleri tespit eden araçlar henüz çok güvenilir değil. Bu sistemler kolayca aldatılabiliyor ya da yanlış pozitif sonuçlar üretebiliyor. Ancak daha fazla üniversite bu konuda baskı yaptıkça, pazar gelişecek ve araçlar daha iyi hale gelecektir. Şimdiden bazı öğrenciler ekran kaydı gibi yöntemlerle ödevlerini kendilerinin yaptığını kanıtlamaya başladı; bu alışkanlık yaygınlaşırsa, olumlu bir norm oluşabilir.
Geleceğin Üniversitesi Tehlikede
Öğrenciler her zaman kopya çekmiştir ve bu değişmeyecek. Mühim olan bunu zorlaştırmak, sonuçlarını netleştirmek ve özellikle kampüs içinde yeni ve farklı bir çağın etik normlarını yerleştirmeye başlamaktır. Üniversitenin geleceği, büyük ölçüde buna bağlı olacak.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik ücretlidir. Koşullar için bize e-mail atın: [email protected]