Sosyal Medya

Döviz

Natixis:  Trump’ın “çılgın” doları düşürme planı

ABD'nin hem ticaret dengesizliğini hem de şişkin bütçe açığını yabancı sermaye ile finanse etmesini mümkün kılan bu erdemli döngü risk altında olabilir. Bu da ABD dolarının üstün rezerv para olma statüsünün geleceğini tehdit edebilir. Bu risk, Trump yönetiminin açıkladığı ve “Mar-a-Lago Anlaşması” olarak adlandırılan yeni bir planla ilişkilendiriliyor.

Natixis:  Trump’ın “çılgın” doları düşürme planı

Trump, dünya çapında neredeyse tüm ülkelere yönelik yüksek gümrük vergilerini uygulama planını 90 gün ertelediğini açıklayarak, hedefin açıkça Çin olduğunu belli ederek herkesi şaşırttı. Ancak Trump’ın ekonomi ekibinden gelen bu haber, belki de en kötüsü  değil. Ticaret üzerindeki gümrük vergileri zararlıdır ancak kolayca kaldırılabilir. Vergilerin artırılması ya da kaldırılması güven üzerinde ciddi bir etki yaratsa da, finansal akışları etkileyen önlemlerle kıyaslanamaz.

ABD’nin hem ticaret dengesizliğini hem de şişkin bütçe açığını yabancı sermaye ile finanse etmesini mümkün kılan bu erdemli döngü risk altında olabilir. Bu da ABD dolarının üstün rezerv para olma statüsünün geleceğini tehdit edebilir. Bu risk, Trump yönetiminin açıkladığı ve “Mar-a-Lago Anlaşması” olarak adlandırılan yeni bir planla ilişkilendiriliyor.

 

Trump  doların değerini düşürmek için bir plan hazırladı.  Hafta içinde  Dolar Endeksi’nin 2 yıllık dip yapması ve ABD devlet tahvili faizlerinde 50 baz puan sıçrama bu plana bağlanabilir:

 

İşte detaylar

Sermaye hesabı açık olan bir ülke –ki ABD böyledir– güvenin aniden sarsılması halinde sermaye çıkışıyla karşılaşabilir. Oysa ABD, onlarca yıldır yabancı sermayeyi kolayca çekmeyi başarmıştır. Bu durum, ABD için ticaret açığının boyutundan bile daha önemlidir çünkü ABD bu açığı yabancı sermaye ile finanse etmektedir. Şimdiye kadar bu sermaye, ABD dolarının rezerv para olma özelliği sayesinde herhangi bir prim talep etmeden gelmiştir.

 

ABD’nin hem ticaret dengesizliğini hem de şişkin bütçe açığını yabancı sermaye ile finanse etmesini mümkün kılan bu erdemli döngü risk altında olabilir. Bu da ABD dolarının üstün rezerv para olma statüsünün geleceğini tehdit edebilir.

 

Trump Maro-Lago Antlaşması istiyor

 

Bu risk, Trump yönetiminin açıkladığı ve “Mar-a-Lago Anlaşması” olarak adlandırılan yeni bir planla ilişkilendiriliyor. Bu girişim, Trump tarafından Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanlığına yeni atanan Stephen Miran’a atfediliyor. Planın birden fazla hedefi var ve bazıları birbiriyle çelişiyor olabilir.

 

Önemli hedeflerden biri, aşırı değerlendiği düşünülen –her ne kadar açık kanıt sunulmasa da– ABD dolarının değerinin düşürülmesi. Diğer bir hedef ise, ABD Hazine Bakanlığı’nın borçlanma maliyetini düşürmek: Bunun için mevcut ABD tahvilleri, faiz ödemesi olmayan, 100 yıllık ve alınıp satılamayan sıfır kuponlu tahvillerle veya hatta süresiz tahvillerle değiştirilecek. Bu değişim piyasa getirisinin altında bir oranla yapılacak.

“Mar-a-Lago Anlaşması”nın temel gerekçesi, ABD’nin hem ticaret hem de bütçe açıklarındaki büyük dengesizlikleri düzeltmektir. Trump’ın yeni açıkladığı ithalat vergileri, ticaret açığını azaltmaya yardımcı olabilir ve “Trumpçı” bir bakış açısıyla, bu vergiler vergi olarak görüldüğünden bütçe açığını da azaltabilir. Ancak gerçek şu ki, ithalat vergileri ABD dolarını zayıflatmak yerine genellikle değer kazandırır, bu da Mar-a-Lago’nun ruhuna ters düşmektedir.

 

 

Büyük dolar şokuna hazırlanın!

 

Bu çelişkiler nedeniyle Trump’ın yalnızca gümrük vergileriyle yetinmeyeceği düşünülüyor. Çünkü bunlar, özellikle daha zayıf bir dolar hedefi için yeterli değil. Bu nedenle, ABD dolarıyla yapılan tüm finansal işlemleri etkileyebilecek daha büyük bir şok için hazırlıklı olmak gerekebilir.

 

Planın ayrıntılarına inildiğinde, ABD hükümetinin yabancı hükümetleri, ellerindeki ABD tahvillerini daha uzun vadeli ve faiz ödemeyen tahvillerle değiştirmeye ikna etmesi bekleniyor. Bu tahviller indirimli satılacak ve vade sonuna kadar faiz ödemeyecek. Bunun faydası, ABD’nin yıllık faiz yükünün azaltılması olabilir. Ayrıca, ABD hükümeti doların değerini zayıflatmak için uluslararası bir koordinasyon sağlamayı hedefliyor; bu da rekabetçiliği artırabilir.

 

ABD hükümeti açısından kazançlar açık: Özellikle borçlanma faiz yükünün azaltılması ve daha zayıf dolar sayesinde dış rekabet gücünün artması. Bu da Trump’ın sanayi kapasitesini canlandırma hedefiyle örtüşüyor. Ancak, bu kazançlardan çok daha büyük olabilecek birçok sorun da gündeme gelebilir.

 

 

Küresel finansal istikrar  tehlike altında

En bariz tehlike, küresel finansal istikrarın riske girmesi. Eğer yabancı alacaklılar bu koşulları kabule zorlanırsa, en likit ve güvenli varlık olan ABD tahvillerinin alınıp satılamaz hale gelmesi durumunda yatırımcılar cayabilir. Bu da ironik olarak, ABD’nin uzun vadede borçlanma maliyetlerini artırabilir. Bir diğer önemli olumsuz etki ise, ABD dolarının rezerv para statüsünün zedelenmesi. Doların kasıtlı olarak zayıflatılması, ABD borcuna olan talebi azaltabilir, faizleri yükseltebilir ve ABD’nin açıklarını finanse etmesini zorlaştırabilir. Aynı şekilde, ABD dışından dolar varlıklarına olan talep aniden durabilir ve bu da ticaret ve bütçe açıklarının finansmanını daha da zorlaştırabilir.

 

Son olarak, ekonomik hedeflere ulaşmak için baskı kullanılması uluslararası ilişkileri gerip, müttefikleri uzaklaştırabilir. Bu da alternatif ekonomik iş birliklerine ve potansiyel olarak alternatif para birimlerine yönelimi hızlandırabilir.

 

Sonuç olarak, Trump’ın son gümrük tarifelerinden daha kötü önlemler alması zor gibi görünse de, bu mümkündür ve hatta muhtemeldir. Çünkü sözde “Mar-a-Lago Anlaşması”, Trump Kasım ayında başkanlığı kazanmadan önce bile ekonomi ekibinin planları arasında yer alıyordu. Bu anlaşma, daha büyük ve eşi benzeri görülmemiş bir meseleyle ilgilidir: ABD dolarını zayıflatmak için, ABD devlet borçlarını elinde tutan yabancıların daha kötü koşulları kabul etmeye zorlanması. Eğer bu gönüllü değil de zorlayıcı bir temelde gerçekleşirse, finansal istikrar ve doların rezerv para rolü üzerinde büyük bir yıkıcı etkisi olabilir.

 

Özetle, yatırımcılar artık gümrük vergilerinden çok ABD dolarının geleceğine odaklanmak zorunda kalabilir.

 

Natixis Varlık Yönetimi

BAKMADAN GEÇME

  • ABD’de işten çıkarmalar 22 yılın zirvesinde

    ABD’de şirketler, Ekim ayında 153.074 çalışanı işten çıkardığını açıkladı. Bu rakam, son 22 yılın en yüksek “Ekim ayı toplu işten çıkarma” verisi oldu. Teknoloji ve depo/lojistik sektörleri başı çekiyor. Uzmanlara göre yapay zekâ yatırımları, ücret maliyetleri ve tüketici harcamalarındaki zayıflama şirketleri agresif maliyet azaltmaya yöneltti.

  • Gönül Tol/New York Times: Erdoğan’ın vazgeçilmezliği

    Gönül Tol’un New York Times için kaleme aldığı analiz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı başkentleri tarafından “stratejik olarak vazgeçilmez” görülmesi nedeniyle demokrasiye yönelik baskıların görmezden gelindiğini savunuyor.

  • ABD borsalarında sert düşüş – yapay zekâ hisselerinde satış dalgası sürüyor

    Wall Street’te perşembe günü satış baskısı hâkimdi. Yapay zekâ odağındaki teknoloji hisseleri yeniden değer kaybederken Dow Jones 400 puana yakın düşüş yaşadı, Nasdaq ise %1,9 geriledi. Nvidia, Microsoft, Palantir, AMD ve Broadcom satış dalgasından en çok etkilenen hisseler oldu.

  • Türkiye – ABD S400 pazarlığı başladı

    Bloomberg’in üst düzey hükümet kaynaklarına dayandırdığı habere göre, Türkiye ABD’nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerinin tamamen devre dışı bırakılması veya kaldırılması yönündeki talebine olumsuz yanıt verdi. Ankara, S-400’leri elinde tutarak “sınırlı kullanım ve teknik koordinasyon” modeli öneriyor.

  • Çetin Ünsalan:  Vermeden alan el

    Çetin Ünsalan Mehmet Şimşek'in bütçe sunumunu eleştirdi

  • Empa Elektronik “Empa 2.0” ile Yeni Projelere Göz Kırpırken, Bir Yandan da Halka Arza Hazırlanıyor

    Türkiye’nin savunma, havacılık, uzay ve endüstriyel elektronik projelerinde Empa’nın en önemli oyuncu olduğunun altını çizen Empa Elektronik CEO’su Murat Sarpel, “Biz büyük projelerin vazgeçilmez bir parçasıyız. Ufak bir dişliyiz ama o dişli olmadan çark dönmüyor. Büyümemiz sürecek” şeklinde konuştu.

  • Türkiye’nin Servet Uçurumu: Milyarderler Kazanıyor, Emekçiler Kaybediyor

    Türkiye’de milyarderlerin serveti 5 yılda yüzde 52 arttı; eşitsizlik derinleşirken, emekçilerin durumu değişmedi. Sermaye birikimi, serveti katlarken yoksulluğu büyütüyor ve Marx’ın 150 yıl önce vurguladığı yapısal eşitsizlik günümüzde de sürüyor.

  • Emekli Promosyon Ücretlerinde Rekabet Kızıştı: Emekli Maaşı Promosyonu Hangi Bankada Daha Yüksek? İşte Güncel Promosyon Ücretleri

    Bankalar, emekli müşterilerini çekmek amacıyla promosyon yarışını hızlandırdı. Ocak ayında emekli maaşlarına yapılacak artış öncesinde, bazı bankalar 3 yıl süreli taahhüt karşılığında promosyon ödemelerini 32 bin TL’ye kadar yükseltiyor. Promosyon miktarı, emeklinin maaşı ve bankanın belirlediği ek koşullara göre değişiklik gösteriyor. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı emeklileri ile yetim aylığı alanlar da bu kampanyalardan yararlanabiliyor.

  • Mahfi Eğilmez’den TCMB’ye Kritik Tavsiye: “Ben Olsam Aralıkta Faizi Değiştirmem”

    İktisatçı Mahfi Eğilmez, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 7 Kasım Cuma günü açıklayacağı yıl sonu enflasyon raporu öncesinde, bankanın tahmin aralığını güncellemesi gerektiğini belirtti. Eğilmez ayrıca Ekim ayı enflasyon verilerini ve piyasaların merakla beklediği Aralık ayı faiz kararını değerlendirerek, “Ben olsam aralıkta faizi değiştirmem” yorumunda bulundu. Eğilmez, CNBC-e yayınında TCMB’nin enflasyon raporu toplantısına ilişkin önemli uyarılarda bulundu.

  • Düşünce Kuruluşu:  İngiltere borç krizine gidiyor

    Metin, İngiltere’nin yatırımcı güvenini kaybetmesi hâlinde acil kemer sıkma, göçmen sınır dışı politikalarının sertleştirilmesi, net-sıfır hedeflerinin iptali gibi politik adımlar öneriyor. Rapor, finans çevrelerinin Reform UK partisine ilgisinin arttığına işaret ediyor.

  • Fitch’ten 2026 Analizi: Türk Bankaları İçin Pozitif Beklenti

    Fitch Ratings, Türk bankalarının karlılıklarında 2026 yılında iyileşme bekliyor. Fitch Ratings Bankalar Direktörü Ahmet Emre Kılınç, “Gelecek yıl bankaların karlılıklarının bu yıla göre görece daha iyi olacağını öngörüyoruz. Birçok bankanın ihraç yaptığını gördük. Bu da dış piyasalara erişim olduğunu gösteriyor” dedi. Kılınç, faiz indirimlerinin başlamasının bankaların karlılıklarını destekleyeceğini belirterek, 2026’da bankaların karlılıklarının bu yıla göre görece daha iyi olacağını düşündüklerini ifade etti.

  • Michael Burry’den yeni “Big Short”: Ünlü yatırımcı Nvidia ve Palantir’e karşı 1 milyar dolarlık düşüş pozisyonu aldı

    "The Big Short” filmiyle ünlenen ve 2008’de ABD mortgage balonunu patlamadan önce öngören yatırımcı Michael Burry, bu kez yapay zekâ sektörüne karşı dev bir bahis açtı. Burry, AI çip devi Nvidia ve yazılım şirketi Palantir hisselerinin düşeceğine yönelik toplam 1 milyar doların üzerinde put opsiyonu aldı

  • Kaja Kallas’tan Türkiye Vurgusu: “AB için Kilit Bir Ortak”

    AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, ocak ayında AB dönem başkanlığını devralacak olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) ziyaret ederek Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos ile Lefkoşa’da ortak basın toplantısı düzenledi.

Benzer Haberler